Satranç: Aklın Stratejisi!

0
380

Yeti diyoruz doğuştan gelen bir şeyleri yapabilme gücümüze.. Bellek, akıl yürütme, algılama, düş kurma, düşünme gibi zihinsel yetiler mesela.. Özlerinde var olan yetilerini birer yeteneğe dönüştürebilmeleri yönüyle eğitilmelerini isteriz çocuklarımızın..

İlköğretim çağında çocuğa kazandırılması gereken becerilerin başında yapıcı, yaratıcı, eleştirici düşünme yeteneği gelir mesela.. Önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için tutulan yolu, bu yolda bir çok gücü bir arada kullanabilme sanatının kavramsal karşılığıdır strateji sözcüğü.. Bu bağlamda düşündüğümüzde; düşünme, anlama, kavrama yetilerinin birer yeteneğe dönüştürebilme yolu yöntemidir diyebiliriz eğitim bilim ve sanatımızın temel stratejisi.. Ve bu anlamda aklın, stratejik bir oyunudur şeklinde tanımlayabiliriz satrancı..

Düşünme, anlama, kavrama yetilerinin bütünsel yeteneğidir akıl.. Ve bu bütünsellikte de faaldir insani özümüzde.. Aklın faaliyetidir mesela karşılaştırma yapma, parçadan bütüne, bütünden parçaya neden sonuç bağlantısı kurma, soyutlama ve yargılama gibi zihinsel süreçler.. Kendi aklının faaliyetinin farkına varamayanlar önemini anlayamayanlar ve gerekliliğini kavrayamayanlar, kendi adlarına düşünen birilerini bulup onun aklına uyarlar.. Kendilerine “üst akıl” olarak seçtikleri bu birilerinin komplo, kumpas, tertip, tezgah ve oyununa düşebilirler, oyuncağı olabilirler.. TDK sözlüğü, aklını gereği gibi kullanamayanları  “ahmak” olarak tanımlar.. İnsan, aklını kullanan varlık olduğuna göre ahmak olamaz! Olamaz fakat aklın faaliyetini birilerini devredenler süreç içinde ahmaklaşabilir!

Eskiden eğitim denilince ilk anda aklımıza, “beşikten mezara kadar” (ki güncelleştirilmiş şekli ‘yaşam boyu öğrenmedir’) hayat mücadelemizdeki, toplumsal “cehaleti mat edebilme”  gelirdi.. Ya şimdi? “Rekabetin olduğu dünyada” (ki bu, ‘altta kalanın canı..’ diye başlayan cümlenin güncelleştirilmiş şeklidir) çocuklarımızın  hayatla mücadelesindeki, bireysel “testlerle şahlaşma!”

“Şah ve mat” sözcükleri satranç oyunundaki stratejik kavramlarıdır.. Hint kökenli olduğu sanılan satrancın, eski çağlardan beri Çinliler, Araplar ve Farslılar tarafından  bilindiği ve oynandığı söylenir.. Satranç teriminin başındaki sesler bana, “sadr” sözcüğünü çağrıştırır.. Sadr; Arapça “göğüs” demektir.. Bu anlamın çağrışımları içerisinde her şeyin önü, ilerisi, yukarısı, başı da bulunur. Sadrazam bu anlamla büyük vezir veya başkan ya da başkanların başıdır.. Satrancın “kralların ya da vezirlerin” oyunu olarak bilinmesi, sadr kelimesinin anlam yoğunluğundan olabilir!

Satrancın “Endülüs Emevileri” aracılığıyla İspanya’ya getirildiği ve buradan da tüm Avrupa’ya yayıldığı ise tarihsel bir gerçektir.. Hint sözcüğü Arapça “geometrik şekil” anlamına gelir.. Geometrinin Arapça karşılığı hendesedir ve kökü “h-n-d”dir.. Mühendis hendeseyi içeren yani geometriyi bilen anlamındadır.. Geo batı dillerinde “yer, toprak” anlamına gelir.. Metre ölçme demektir..

Satranç hem oyun düzlemi ve hem de taşların hareketleri açısından geometriyi içerir.. Yani satrancın özünde mühendislik bulunur.. Satranç oyunundaki bu mühendislik yaşamın her alanını kapsar.. “Yaşamın her alanında her türlü hâl ve şartların ortaya çıkardığı durumların, inişli çıkışlı, dalgalı hareketlerin bütünü” tanımının kavramsal karşılığıdır konjonktür sözcüğü.. Ki buradan satrancın; stratejik yanıyla birlikte konjonktürel yönlü bir oyun olduğunu söyleyebiliriz..  Konjonktürel yönü: Taşların yer ölçümlü karesel düzlem üzerinde kuramsal varsayımlarımıza göre rakibimizin hareketlerini de tahmin ederek sonucu kestirmeye dayanır.. Bu yanı hesap işidir.. Stratejik yanı: Önceden belirlenmiş amaca yani “şah ve mat”a ulaşmak için tüm taşları (güçleri) bir arada kullanabilmeye dayanır.. Bu yanı da kitap işidir.. Özetle satranç, hesap kitap içeren bir oyundur..

Hayatımız da hesap kitap içeren bir satranç oyunu değil mi? Göğsümüzün üstüne çökerek yaşamın bize her an şah diyebileceğini hesaba katalım.. Şah damarımızdan yakın olan varlığın, sadrımızı şerh eden kitabından bir davet: “Aklınızı çalıştırın..” Aklın yolu satrançtan mı geçiyor, yoksa satranç mı aklın yolunu açıyor?

Son tahlilden hareketle ben, kendilerini “üst akıl” olarak gören birilerinin oyununa gelmemek,  “ahmaklaştırma” faaliyetlerine şah ve mat diyebilmek bağlamında, çocuklarımıza satranç oynamalarını öneriyor ve ekliyorum: İyi oyunlar  çocuğum.. Hamle sırası sende.. Senin elinde piyonlar, atlar, filler.. Senin yolunda kaleler, vezirler, şahlar..

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here