Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? 24 Aralık gecesi Hz. İsa’nın doğum günü hepimizin bildiği gibi. Bizler Hz. Nuh’tan gelip Hz. İbrahim’e Hz. Musa’ya, Harun’a, Yakup’a, Yusuf’a, İlyas’a, Üzeyir’e, Yahya’ya, İsa’ya ve Hz Muhammed’den önce gelmiş geçmiş bütün peygamberlere ve son olarak Hz Muhammed’e inanan inanlar olarak, Hz. İsa’nın doğum gününü sevgili Hıristiyan kardeşlerimizle birlikte kutluyoruz.
Sağımız solumuz ayrım, gayrım, vahşet… Her yerde insanlık suçları işleniyor ve bizler bu zamanda bu kutsal günlerin birleştirici etkisine çok inanmak istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki aslında bu zamanda sağduyu ve gerçek inanç sahipleri de ne yazık ki çook az!
Her hangi bir dine ya da bir şeye inanmak zorunlu değil, isteyen inanır isteyen inanmaz ama saygıyı da elden bırakmaz. Allah bile sevgili peygamberi Hz. Muhammed’e “seni insanlar üzerine vekil kılmadım” demiştir. Ancak günümüzde din ve inanç üzerinde tüyü bitmemiş çocukların bile vekâleti var. Kafa kesmek için iple boğmak için eğitiliyor. Nasıl bir deliliğin pençesindeler insanın aklı almıyor! Oysa Allah bütün kitaplarında bir cana kıyanın bütün insanlığa kıymış olacağını defalarca vurguluyor. Ancak cehalet ve yobazlık o kadar gerçeğin üzerine girmiş ki uğursuz kanatlarını birçok kendine dindar diyen bile Kuranı Kerim’in ilk ayeti olan Ikra (oku) emrinden bi haber… Oku ki öğrenesin, oku ki bilesin, oku ki anlayasın, oku ki sorgulayasın, oku ki özgür olasın. Okumak özgürlüktür aslında! Bilmek hafiflik, düşünen bir kafaya zorla bir şey yaptıramazsın, aklını esir alamazsın. Öyle canlı bomba, kafa kesen, insan kanı ile beslenen vampir yapamazsın. İşte bizim derdimizde bu. Okumuyoruz, öğrenmiyoruz, cehaletin kör kuyusunda vahşetle baş başa yaşıyoruz.
Yazık oldu bize çok yazık!
Her Noel bayramında herkes birlik ve beraberlik mesajları verir. Ancak bendeniz için en anlamlı olan mesaj hem verildiği tarihte hem de her zaman için İskenderun Katolik Kilisesi Anadolu Havarisel Vekili ve Episkoposu Rahmetli Luigi Padovese’nin mesajı. Oda Kuran-ı Kerim’den alıntılarla bugünün önemine dikkat çekmişti, birlik ve beraberlik adına. “Bu bayram, yalnız Hıristiyanların değil Müslüman kardeşlerimizin de bayramı diyerek Kuran Kerim’de de Hz İsa’nın doğumunun anlatıldığı bölümlerden örnek göstermişti.
Ve sevgili okuyucularım bu yıl yarıkkaya rüzgârlarının bütün şiddeti ile estiği karanlık, soğuk, gerçek bir kış gününde kutlayacağımız Noel bayramı hakkında minik bilgiler vermek istiyorum Kuran Kerim’den İncil’den alıntılarla…
Kuran Kerim Ali İmran suresinde şöyle anlatılır;
“İmran’ın hanımı (Hanne): ‘Rabbim, karnımdakinin tam hür olarak (dünyadan azad edilmiş ve tamamen ihlâslı bir ibadet duygusu ile Mabet bekçisi olarak) Sana adadım. Benden kabul buyur. Şüphesiz Sen işiten, bilensin’ demişti. Onu doğurunca – Allah, onun ne doğurduğunu bildiği halde (Hanne) şöyle dedi. ‘Rabbin, onu kız doğurdum; erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytanın şerrinden Sana ısmarlıyorum. Bunun üzerine Rabbim onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi ve Zekeriya’nın himayesine verdi. Zekeriya ne zaman kızın bulunduğu mihraba girse, onun yanında yeni bir yiyecek bulurdu. ‘Meryem, Bu sana nereden geldi?’ deyince, o da: ‘Bu, Allah katındandır’ derdi. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.’ Âl-i İmran Sûresi, 3/35-37)
Ve Kuran-ı Kerim’de Hz. Meryem’in Hz İsa’yı dünyaya getirmesi, Meryem süresinde böyle anlatılır. Mekke döneminde inmiştir. 98 âyettir. Bazı tefsir bilginlerine göre 58 ve 71. âyetler Medine döneminde inmiştir. Sûre, Meryem’in, oğlu İsa’yı nasıl dünyaya getirdiğini anlattığı için bu adla anılmıştır.
Meryem de ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve (kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasında bir perde germişti. Biz, ona Cebrail’i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü. Ey Muhammed!) Kitapta (Kur’an’da) Meryem, “Senden, Rahmân’a sığınırım. Eğer Allah’tan çekinen biri isen (bana kötülük etme)” dedi. Cebrail, “Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim” dedi. Meryem, “Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım halde, benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi. Cebrail, “Evet, öyle… Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu zaten (ezelde) hükme bağlanmış bir iştir” dedi. Böylece Meryem çocuğa gebe kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi. Doğum sancısı onu bir hurma ağacına yöneltti. “Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!” dedi.
Bunun üzerine (Cebrail) ağacın altından ona şöyle seslendi: “Üzülme, Rabbin senin alt tarafında bir dere akıttı.” Hurma ağacını kendine doğru silkele ki sana taze hurma dökülsün.” “Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan, “Şüphesiz ben Rahmân’a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım” de. Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: “Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın!” “Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.” Bunun üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti. “Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?” dediler. Bebek şöyle konuştu: “Şüphesiz ben Allah’ın kuluyum. Bana kitabı (İncil’i) verdi ve beni bir peygamber yaptı.” “Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekatı emretti.” “Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı.” “Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir Hakkında şüpheye düştükleri hak söze göre Meryem oğlu İsa işte budur. Allah’ın çocuk edinmesi düşünülemez. O bundan yücedir, uzaktır. Bir işe hükmettiği zaman ona sadece “ol!” der ve o da oluverir. Şüphesiz, Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse (yalnız) O’na kulluk edin. Bu, dosdoğru bir yoldur.
Ve sevgili okuyucularım. Noel, her yıl dünyadaki Hıristiyanların çoğunluğu tarafından 25 Aralık’ta kutlanır. Kutlamalar 24 Aralık’ta Noel arifesiyle başlar ve bazı ülkelerde 26 Aralık akşamına kadar devam eder. Ermeni Kilisesi gibi bazı Doğu Ortodoks Kiliseleri, Jülyen takviminde 25 Aralık’a denk gelen 6 Ocak’ı Noel olarak kutlarlar. Hıristiyanların çoğunlukta olduğu ülkelerde pratik olarak Noel tatili yılbaşı tatiliyle birleştirilir.
Ve sevgili okuyucularım Hz. İsa’nın temsili doğumunun anlatıldığı bir köşe ışıl ışıl durur kilisenin bahçesinde. Tören sonrası konuklara şekerlemeler ve pastalar ikram edilir. Bizde bu kutlumlarda her zaman dostlarımızın, arkadaşlarımızın yanında olduk her zaman olduğumuz ve olacağımız gibi. Aynen Kurban bayramını kutlarken, Ramazan bayramını kutlarken birlikte olduğumuz gibi. Ve bir kez daha, bütün dostlarımın ve gazete ailemin, başta Ruzkullah bey ve İlyas olmak üzere ailenin bütün fertlerinin ve yeni katılan ve katılacak olanların Noel bayramını kutluyorum. Ve şimdi sağlık, sevgi, birlik ve beraberlikle kalalım ayrımsız gayrımsız sevgili okuyucularım diyorum. Yase
Günün Şiiri
Ülkemin Şiir Atlası
Ben aradığım her şeyi yana yakıla aradım
Kaygılar taşıdım mutlaka bulmalıyım diye
Ama kaldırdığım her taşın altından
Çıka çıka bir yığın böcek çıktı
Kimisi deliklerine kaçtı, kimisi üstüme ağdı
Yol günlüklerine geçti attığım adımlar
Çocukken boynunu kopardığım kuş yavruları
Düşlerimde yolumu kesip bir bir gözlerimi oydular
Ve eğdiğim fidanlar büyüyüp gelişince
Gövdeleri tabutuma birer tahta oldu
Sulara bıraktığım hüsnüyusufların
Yan yatıp suyun üstünde durması gerekirken
Hepsi de dibine çöküp gitti bir bir
Demek ki her şeyin bir derinliği var
Demek ki her şey biraz da derinliktir
Daima ayrılıklar üretti benim yürüyüşlerim
O yüzden adı ayrılık olan bir çiçektir
Şimdi benim avuçlarımdaki çizgiler
Oysa eskiden alçalan bir kara kırlangıcın
Kuyruğunun duruşuydu.
Bilirim incelik ister marifet ister
Arkadaş seçmek de yar seçmek kadar
Çünkü göreceğin küçük bir ihanet bile
Adama evlat acısı gibi koyar
Düşün ki içini döktüğün, sırlarını verdiğin
Seninle birlikte aynı ufka alın dayamış
Birlikte saklanmış, birlikte yatmış birisi
Bakmışsın ki günün birinde ayrılıp gitmiş
Aslında bir su damlası kadar hafiftir insan
Bir söz kadar uçucu, bir reyhan kadar yabani
Ve kırlangıçların gözleri kadar ürkek
Eğer cesaretle doldurmamışsa kalbini
Bilirim oldum olası incelik ister
Arkadaş seçmek de yar seçmek kadar
Çünkü gün gelip çıkarıp öfkeni vereceksin
Ve yurduna dair taşıdığın güzel şeyleri
Yürüdüğüm yolları deftere yazmayı
Günlük tutmayı bağırıp çağırmayı
Ve hayatım üstüne haberler çıkarmayı
Bir marifet sayıp kendimi ele verdim
Bir damla suyun bile ağırlığını düşünmedim
Ama taşı toprakla toprağı çamurla kıyaslayıp
Taşıdığım düşüncelerin sözlere dökülüşüne
Bir anlam veremeden çekip gitmedim
Abdülkadir BULUT
Günün Sözü
Bir filozof söyledikleri ya da yazdıklarıyla tanınmamalı, nasıl yaşadığıyla, hatta yürüyüşüyle tanınmalıdır.
Friedrich Nietzsche
Delilik, kişide seyrek görülür; ancak gruplar, partiler, uluslar, çağlar için bir kural halindedir.
Friedrich Nietzsche