Müfredat ve Kritik!

0
101

Hakemli bir dergide yayımlanmak üzere akademik düzeyde yazılan bir makale, söz konusu sorunu veya konuyu özetleyen bir sunuşla başlar.. Ve hemen altına özeti detaylayacak “anahtar sözcükler”  yazılır.. Derginin hakem heyeti, gönderilen makaleleri önce biçimsel kriterlere uygunluğu açısından kritiğini yaparak değerlendirir.. Uygunsa içeriğine yönelik kritiğini yapmayı, yine belirli kriterlerle yazılmış makalelere bırakır..

Akademik düzeyde ve hakemli bir dergi için olmasa da, nihayetinde akademik bir disiplin olan müfredat kavramından hareketle; konunun detayına yönelik anahtar sözcükleri, eğitim, sistem, müfredat, kritik şeklinde yazmak ve özetle tanımlayarak başlıkta söz konusu edilen sorunu irdelemeye geçmek istiyorum..

Eğitim; şuurlu bir hayatın yaşam boyu farkında olunması (öğrenme) veya farkına vardırılması (öğretme) sürecidir.. Sistem; eğitimsel bütünü oluşturan öğeler manzumesi, sonuç elde etmeye yarayan yöntemler düzenidir.. Toptan bilinen şeylerin ayrıntıları, dökümleri tanımlı müfredat sözcüğünün eğitim dilindeki anlamı; öğretim alanlarının ayrıntılarıyla hacimsel toplamıdır. Öğretimsel toplamın düzenli, sistemli biçimde izlencesinin belirli, tanımlı hale getirilmesine ise program diyoruz. Buradan müfredat programını; öğretim izlencesinin ayrıntılarıyla belirlenmiş, tanımlanmış sistemli tümlüğü olarak tanımlayabiliriz.. Kritik; eğitimin ve sistemin bu sonuca ulaşıp ulaşmadığını inceleyerek bir değerlendirme yargısında bulunabilmektir..

Gündelik yaşamımızda “kritik” sözcüğünü en çok iki olay sırasında kullanıyoruz.. Biri; sağlıkla ilgili endişe verici bir durumda.. Örneğin; “hastanın durumu kritik..” Diğeri; sportif karşılaşmaların  sonrasında.. Örneğin; “maçın kritiğini yapacak olursak” gibi..

“Kritik” sözcüğünün anlamı içinde bir durum değerlendirilmesi bulunuyor.. Bir durumu değerlendirebilmek içinse elimizde nesnel karşılaştırılabilme aracı anlamıyla “kriterler” gerekiyor.. Kriterlerin “yeterlik düzeyi” yapılan kritiğin güvenilir olması yanında, gerçekliğini ve geçerliliğini de açığa çıkartıyor..

Kritik sözcüğünün Grekçe kökeninde bulunan krino; ayırmak, seçmek, yargılamak anlamlarına geliyordu.. Seçme varsa, bunun belirli kriterlere göre yapılması, yapılan işin doğasına uygun olduğu söylenebilirdi.. Eğitimde müfredatın sistemsel kritiğini yapmaya çalışırken, eleştirdiğimiz işin doğasından gelen kriterler ise seçme ve yerleştirme amaçlı sınavlardı.. İyi de bu kriterler eğitimin mi, müfredatın mı yoksa sistemin mi doğasından geliyordu? Ayıklama, seçme olgusunun; şuurlu bir hayatın yaşam boyu farkında olması veya farkına vardırılması süreci tanımlı eğitimin doğasına aykırı olduğunu her eğitimci bilmekteydi.. Bu bağlamda müfredatla ilgili olması gerekenler özetle şöyle sıralanmaktaydı: “1.Müfredat, piyasanın isteklerine değil, toplumun gereksinimlerine göre oluşturulmalıdır. 2.Bireysel değerlerin yanı sıra, toplumsal değerleri de içermelidir. 3.Müfredatın hedefi, gerçekçi ve çok yönlü insan yetiştirmek olmalıdır. 4.Müfredat, eleyen ve seçen bir sistemin ürünü olan sınav ve not sistemi üzerine kurulmamalıdır.”

On küsur yıl önce; “Günümüz dünyasında hızla değişen, ekonomik, sosyal, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri yakalamak ve anlayan, yorumlayan, sorgulayan, eleştiren, bilgi üreten, sorun çözen, bilimsel düşünen ‘bilgi çağı toplumunu’ eğitimle oluşturmak amacıyla” öğretim programı geliştirilmiş, müfredat değiştirilmişti.. Süreç içinde “konu ve öğretmen merkezli bilgi ezberciliğine dayanan şartlandırmalı ve sonuç odaklı öğretimden, öğrenci merkezli, bilgiyi keşfetme ve yeniden oluşturmaya dayanan süreç odaklı öğrenmeyi öğreten” sisteme geçilecekti.. Öğretim ve öğrenmede hangi kuram temelde ise, ona uygun öğretim ve öğrenme ortamı ile birlikte; ölçme ve değerlendirme sistemi oluşturulması; kuram uygulama birliği nedeniyle zorunluydu.. Yoksa yapılan değişikliğin anlamı biçimsel olacaktı.. Biçimin batı dillerindeki karşılığı ‘form’du ve Türkçemizde “öze ilişkin bir değer teşkil etmeyen durumlar” da formalite olarak nitelendirilmekteydi..

On küsur yıl sonrasında ‘müfredatın kritiği’ bağlamında soralım: Öze ilişkin değişen veya değişmeyen ne? ‘Kritiğin müfredatı’ anlamında yanıtlayalım: On yıllık süreçte biçimsel olarak onlarca kez değişen ve fakat sonuçta değişmeyen; OKS, SBS, TEOG(SS), ÖSS, YGS, LYS!

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here