‘Mış Gibi’ Olmayanlardan…

0
83

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? “Teşekkür ederiz “mış” gibi yaşamaya devam ediyoruz” mu diyorsunuz? Belki demiyorsunuz ama bendeniz biliyorum ki dile getirsek de getirmesek de ayrımında olsak da olmasak da çoğumuz “mış” gibi yaşıyoruz. Özelikle bu son günlerde uykumuz bile “mış”laştı. “Mış”laşmayan tek şey gözaltılar, ölümler, ağır hastalıklar, doğa afetleri, seller örneğin İstanbul’u vuran sel gibi. Aslında onunda nedeni “mış” medeniyeti, çağdaşlığı, modernliği, betonlaşmakta sananların “mış”ı betonlaşmak, sözde modernlikmiş, sözde çağdaşlıkmış gibi…

Ve biz bizde olamayan her şeyi, varmış gibi yaşıyoruz, sıcak değilmiş, buram buram terlemiyormuşuz gibi, mutluymuşuz gibi, olduğumuzdan gençmişiz gibi, sanatçıymışız gibi, özgürmüşüz gibi, gözümüz kara gibi…

Dünyanın en güzel ülkesinde, demokrat “mışız” birlik ve beraberlik içinde “mişiz” gibi. Sanki ayrım gayrım tavan yapmamış “hakaretler ağızlardan çıkıp yüreklere kurşun gibi düşmemiş gibi,  çocuklar tecavüze uğramıyor, kadınlar sokak ortasında öldürülmüyor, şortu kızlar otobüste taciz edilmiyor, hayvanlara akla gelmeyecek işkenceler yapılmıyor “muş” gibi… İşsizlikten çocuklarımız bunalımda, bundan onlar sorumluymuş gibi, üzerlerine gidiyoruz onları incitmiyoruz gibi.

Valla sevgili okuyucularım o kadar muhteşem bir yapımız var ki. Bizi kendimize rağmen korumaya devam ediyor. Her saniyeyi “miş” gibi yaşamımıza rağmen her zaman bunu yüzümüze vurmuyor. Belki hayat devam etsin diye doğanın bir kıyağı  ya da “mış”ı… Bu yüzden yaşamaya devam edebiliyoruz, yalan dolan, haksızlık  ve hıyanet, iftira, acı ve  keder ile ama muhteşem yapımız, her şey “güzel” diyor ve biz ona inanıyormuş gibi yapıyoruz!

Ancak bazılarımızın “mış”ı sanırım sokaktaki bizden çok daha büyüktür emimim onlarda bu “mış”lığın ayrımdalar ve hayat onlar için çok daha acımasız.

Ve sevgili okuyucularım, karşımızdaki apartman da çalışmalar var. İşçilerin  sesine uyanıyorum kaç sabahtır. Ve milyonlarca kez söylemişimdir. Onlara dehşet özeniyorum sanırım bir daha dünyaya gelsem işçi olurdum hem de inşaat işçisi  ya da tarım işçisi. Neden mi diyorsunuz? Onların,  yorgunluğu gerçek çünkü… Ekmeğin içine üzüm ve peyniri sıkıştırıp, iştahla yemeleri gerçek… ‘Mış’ gibi değil. Bendenizde yoruluyorum, ağır beden işçisi değilim, kafa işçisiyim, yazmak, çizmek çok kolay değil, bazen önümü göremez oluyorum yorgunluktan ancak bendenizin kazancı düşüncelerimden ötürü suçlanmak, iştahsızlık ve sıkıntı. İşimden tabi ki haz alıyorum ancak bedenen çok fazla yorulmuyorum ve bedenin yorulması belki kafayı susturur diye düşünüyorum. Dünden beri balkona çıkıp onlara öyküleniyorum. Ağır yıkıntı dolu çuvalları sırtlamak, kum küremek için yırtınıyorum. Belki onlarda bendenize öykünüyorlar? Ah hayat işte böyle bir şey… Belki çok düşünmek gerekmiyor canım ya.

Ve sevgili okuyucularım hem varız hem yok, hem ölüyüz hem diri, hem düşünüyoruz hem de düşünmüyoruz, hem şeytanız hem de melek, hem anneyiz hem de çocuk, hem mış gibi yaşıyoruz hem de değil. Ve biz bu dünyada var yok arası yaşadığımızı sanıyoruz belki aslında yokuz!

Ve şimdi var olduğumuzu varsayarak sağlıkla, sevgiyle kalalım diyorum ‘mış’ gibi olmayanlardan, ayrımsız gayrımsız… Yase

& & & & &

Önce Kendi Çizgini Uzat

Öğretmen sınıftaki zeki fakat kıskanç öğrenciye: “Niçin arkadaşlarını çekemiyor, onların yaptıklarını bozup kavga ediyorsun?” diye sordu.

Öğrenci, bir süre düşündükten sonra, “Çünkü onların beni geçmelerini istemiyorum” dedi. “En iyi ben olmalıyım. ”

Öğretmen, masasından kalktı, eline bir parça tebeşir aldı ve yere 15 cm. uzunluğunda bir çizgi çekti, kıskanç öğrenciye bakarak; “Bu çizgiyi nasıl kısaltırsın?” dedi.

Öğrenci bir süre bu çizgiyi inceleyip içinde çizgiyi birçok parçaya bölmek de olan birkaç yanıt verdi. Öğretmen, yanıtları kabul etmedi ve yere ilkinden daha uzun bir çizgi çekti “Şimdi birinci çizgi nasıl görünüyor?” diye sordu.

Öğrenci utana sıkıla; “Daha kısa” diyerek başını öne eğdi.

Öğretmen bu yanıt üzerine öğrencisine unutmaması gereken şu öğüdünü verdi: “Bilgini ve yeteneklerini artırarak kendi çizgini uzatman, rakibinin çizgisini bölmeye çalışmandan daha iyidir…”

& & & & &

AKREP

Hintli  bir adam suda bata çıka ilerlemeye çalışırken yanına bir akrep gelir. Onu kurtarmaya karar verir ve parmağını akrebe uzatır ama akrep onu sokar. Hintli tekrar akrebi sudan kurtarmaya çalışır ama akrep onu tekrar sokar.

Yakınlarındaki başka biri ona, sürekli onu sokmaya çalışan akrebi kurtarmaya çalışmaktan vazgeçmesini söyler. Ama Hintli adam şöyle der: “Sokmak akrebin doğasında vardır. Benim doğamda ise sevmek var. Neden sokmak akrebin doğasında var diye kendi doğamda olan sevmekten vazgeçeyim?”

Günün Şiiri

Paramparça

Ağaç bütün

Meyve bütün

Işık bütün

Benim dünyam paramparça

 

Bir büyük ayna kırılmış

Kırılıp yere dökülmüş

Kainat içine düşmüş

Düşmüş ama paramparça

 

Yaprak yaprak yapıştırdım

Diyar diyar dolaştırdım

Bir alevdir tutuşturdum

Yandım ama paramparça

Bedri Rahmi Eyüboğlu

Kalk Yiğidim

Kalk yiğidim, yine dağ başını duman aldı…

Parçalandı bir kıtanın toprakları,

Aslan payını aslan olmayan aldı…

Kalk yiğidim, yine dağ başını duman aldı.

Tulgalı, tulgasız başlar alayı…

Kanatlı, Kanatsız kuşlar…

Aşılmamış dağlar, çıkılmamış yokuşlar…

Dağları, taşları akar sulariyle

Şu tanıdık toprakta

Bir büyük dünya parçası

Fatihini aramakta.

Dünyayı âhretten ayıran

Duvarları yık da gel,

Ay doğar gibi, gün doğar gibi

Şu kıpkızıl ufuktan çık da gel!

Kalk yiğidim, yine dağ başını duman aldı.

Parçalandı bir kıtanın toprakları;

Aslan payını aslan olmayan aldı…

Kalk yiğidim, yine dağ başını duman aldı.

Arif Nihat Asya

Günün Fıkrası

Amerika’ da yaşayan Dursun, Trabzon’ daki Temel’i yanına çağırıyormuş: “Ula Temel ha puraya gelursen aç kalmazsun da. Sadece yerdeki paraları toplasan o bile yeter sana” demiş. Bunu duyan Temel birazda merakında binmiş uçağa Amerika’ya gitmiş. Uçaktan inmiş, valizini alıp hava alanından çıkmak üzereymiş. Bir de bakmış yerde 100 dolar var. Paraya bakmış bakmış ve şöyle demiş: “Ula daha ilk günden işe mi başlanur”

Günün Sözü

Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer içsen de tükenir içmesen de bu yüzden hayattan tad almaya bak! Yaşasan da bitecek yaşamasan da!

Neyzen TEVFİK

(Çok güzel söylemiş ancak Tat almak  söylendiği gibi kolay olmuyor işte…)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here