Liderler, Renkler ve Sistem (5)

0
56

Değerli okurlarım, anılar anlatılırken normal koşullarda kimseye danışılmaz, teyide de gerek yoktur. Fakat öyle konular vardır ki, araştırmalar yapmak gerekir. Ansiklopediler karıştırılır, dokümanlara bakılır, kişiler bilgiler ilave edilir ve de daha iyi bilene, sizden önde olana sorulur.  Burada, gazetenin konumu, sayfa adedi söz konusu olamaz, emek vermek ve belleği yormak şarttır, bu işin raconu da budur…

Ancak, şimdi anlatacağım anımın, sorulacak bir şeyle karıştırılacak, danışılacak hiçbir şeyi yok. Yaşanmış bir olaydır. Sadece konu hakkında fikir yürüten dört kişiden ikisi rahmetli oldu o kadar. Efendim, uzun yıllar önce, genç bir gazeteciyim ve Tasvir-i Efkar Gazetesi’nde spor sayfasını hazırlıyorum. Mizanpajı yaparken benim yanımda şu muhteremler bulunmaktaydı. Fethi Giray, Gazenfer Kunt, Öcal Uluç! Rahmetle andığım Fethi Giray ve Gazenfer Kunt aynı zamanda gazetenin sahibiydi. Kendilerini tekrar özlem ve rahmetle anıyorum. Konumuz gündem oluşturan bir sistem, konuşmalar da 4-3-3 sistemi üzerinde yoğunlaşıyordu. Şimdi sizlere o iki merhumun sözlerini aktaracağım…

“…Öcal, futboldaki sistem meselesi, oynayan ve oynatandan daha çok seyredenlerin kafa yorduğu bir şey! Takım sahaya çıkarken hafta boyunca onlara görevlerini anlatan hoca, belli bir kalıba sığdırdığı ve körü körüne bağlı kaldığı sistemle her maçı kaybeder. Oyuncular anlık şartlara göre belirler sistemin ne olduğunu. Rakibin konumu, hava şartları, seyirci, hakem, zemin gibi elde olmayan etkenler, kalıplaşmış sistemi iki üç dakika içinde imha eder. Kanatlara koyduklarınızın zorunluluktan içeri hamlesini, ileri uca koyduğunuzun arıza durumunda pivot özelliğini yitirişi, savunmanın önüne koyduğunuzun ayağının kayabileceğini düşünemezsen, taktik tahtasına çizdiğin her sistem bir anda bozulabilir.

Sitem, ancak oyuna başlama vuruşu yapılırken sadık kalınan bir şeydir. O zaman fark edilir ve doğru teşhis edilir. Oyun başladıktan sonra malzeme insan olduğuna göre ve insanın içgüdüsü özgürlüğe uçmaya meyilli olduğundan, ne sistem kalır, ne de tahtada anlatılanlar. Öcal, sen futbol oynuyorsun ama bu söyleyeceğimin farkında mısın bilmiyorum. Bu sistem denilen hadise, hocaların oyunculardan daha fazla şey bildiğini göstermeleri için düzenlenmiş tiyatro oyunudur. Sistemler, taktikler…

4-3-3 sistemlerin en belalısı olduğundan oyunu katiyen idare edemezsin. Bu sistemi uygularken çatır-çatır futbol oynayacaksın. Ne pantolondur, ne de etektir. İki ön libero ile komik,  tek ön libero ile acayip sayılır. Hücumda böyle yerleşmek olur da, savunma da anında yeni bir modele dönmek gerekir.

İleriye uzun atılmaz, yandan gelirken golü en çok ortadaki üçlü için beklemek gerekir. Pivot santrafor ile de oynanmaz, çabuk ve sprinter bir tek forvetle de oynanmaz. İçerde ve dışarıda devamlı 4-3-3 oynamak intihar olur. Golü atıp da üstüne yatmaya kalkmakta aynen intihara benzer. Bu sistemde çatır-çatır futbol oynayacaksın ve hep atacaksın…”

Bu sisteme göre adam bulmak o kadar zor ki. Doğrusu bu sistemin hangi takımların uyguladığını bile bilemiyorum. Rahmetli ustalarım “Tandem” sisteminden söz etmeye çalıştılar ama o zaman öyle bir sistem oluşmamıştı. Ustalarım 4-3-3 sisteminin 90 dakika oynanamayacağını ısrarla söylemişlerdi. O dönemde Öcal Uluç doğrudan sporla ilgilenmiyordu. Birinci sayfaya bakıyordu. O dönemin gazetecileri az çok her şeyden anlıyorlardı. Öyle bir ortamda yetiştik. Fikret Otyam, Oktay Kurtböge, Tuğrul Aşuroğlu’nu saymıyorum. Göz yaşartacak anılarımız çok. Yeri geldiğinden sizlere sunmaya çalışacağım.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here