Kudüs!

0
122

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Dünyanın gözü kulağı İsrail’de insan hakları herhalde dünyada en çok İsrail de bu kadar ihlal edilmiştir. Hiçbir yaratığa yakışmayacak şeyler masum çocuklara uygulanıyor sanki orta çağdayız? Nasıl bir özgüven anlamak mümkün değil, bütün dünyanın gözü önünde hiç çekinmeden, annelerin kollarından koparılan çocuklar üst üste kafeslere hapsediliyor gelecekleri meçhul? İnsanlar yaka paça götürülüyor taş ve sopaya,  onlar direk savaş silahları ile karşılık veriyor dünya seyrediyor. Amerika’nın istediği buydu zahar ki sonuçlarının ne olacağını bile-bile BM’nin kararlarına rağmen Kudüs’ü başkent ilan ediyor? Neyin hesaplaşması bu?

Yahudilerde fırsat bu fırsat vur gitsin zaten gariban Filistin’in ardında nerdeyse Türkiye’den başkası yok. İsrail yaptıkları yetmiyormuş gibi Sudileri kandırma turlarında Rusya ikili oynuyor gibi ve hepsinden önemlisi bazı Arap devletleri sessiz! Neden yapmasın ki? Zaten kendisi sütten çıkma ak kaşık, insanların en üstün ırkı. Kutsal toprakların tek sahibi… Sahibi? Allah’ın sevgili kulları! Doğru belki bir zamanlar öyleydiler. Keşke Kuran-ı Kerim’i bir kez okusalar belki azıcık düşünürlerdi. Evet, Hz. Musa’nın peşinden gittikleri zaman…

Daha masumken daha kölelikten zulümden ve işkenceden yeni kurtulmuşken belki dünya kurulduğundan beri Hz. Musa’nın kavmi kadar acı çeken bir kavim olmamıştır. Hz. Musa Allah’ın emri ile ki bu kutsal kitapta böyle anlatılmış. Kuran-ı Kerim Taha süresi 77. “Gerçekten Musa’ya şöyle vahyedittik: ‘Kullarımla geceleyin yürü (Mısır’dan çık) de (asânı vurarak) onlara denizde kuru bir yol aç; (artık firavun tarafından) yetişilmekten korkma ve endişe de etme’ diyerek başlar. Ve devam eder, yine Taha süresini 80 -Ey İsrail oğulları! Sizleri düşmanınızdan kurtardık ve Tûr dağının sağ yanında size söz verdik, üzerinize de kudret helvası ve bıldırcın indirdik’ der.

81- Size verdiğimiz rızıkların en temizlerinden yiyin ve bunda taşkınlık etmeyin, sonra üzerinize gazabım iner. Kimin üzerine de gazabım inerse, muhakkak o mahvolur.

82- Bununla beraber, şüphe yok ki ben, tövbe eden, iman edip Salih amel işleyen, sonra da hak yolda sebat gösteren kimse için çok bağışlayıcıyım.”

Ve Allah in Hz. Musa eli ile Firavun’un azabından kurtardığı gökten kudret helvası indirdiği tur dağını gölgelik ettiği seçilmiş kavim ne yaptı? İlk fırsatta birlikte taşıdıkları altınları semirin gösterdiği gibi buzağıya çevirdi Allah bunu Musa’ya haber vermişti. 83- ‘Ey Musa! Seni kavminden (ayırıp) daha çabuk (gelmeye) sevk eden nedir?’ diye sormuştu yine Taha süresinde.

84- Musa: ‘Onlar benim izimdeler (arkamdan beni takip edip geliyorlar). Ben sana acele ettim (geldim) ki, hoşnud olasın’ dedi.

85- Allah: ‘Doğrusu biz senden sonra kavmini imtihan ettik. Sâmirî saptırdı’ dedi. 86- Hemen Musa öfkeli ve üzgün olarak kavmine döndü (onlara şöyle) dedi: ‘Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaad ile söz vermedi mi? Size bu süre mi çok uzun geldi, yoksa Rabbinizden size bir gazab inmesini arzu ettiniz de mi, bana olan vaadinizden caydınız?

Bakara süresi 49.hatırlayın ki bir vakit size işkencenin en kötüsünü reva gören, oğullarınızı boğazlayıp kızlarınızı bırakan Firavun ve ailesinden kurtarmıştık bunda size, rabbiniz tarafından büyük bir imtihan bulunuyordu.

Bakara 55. Bir vakit “ey Musa “dediniz. “biz Allah’ı açıkça görmedikçe senin sözüne asla inanmayacağız” bunun üzerine sizi, bakınıp dururken o yıldırım yakalayıverdi.

56.sonra sizi belki şükredersiniz diye ölümünüzün ardından tekrar dirilttik. 57 üstünüze o bulutu gölgelik yaptık ve “size kısmet ettiğimiz güzel rızıklardan yiyin” diye üzerinize hem kudret helvası hem de hem de bıldırcın indirdik. Bize zulmetmediler fakat kendilerine yazık ediyorlardı.

Ve Maide suresi 21. “ey halkım! Haydi, Allah in size yazdığı Mukaddes yere girin ve arkanıza dönmeyin ki sonra kaybedip berbat olursunuz” dedi

Onların yanıtı. Bakara süresi 24. Dediler ki; “Ey Musa! Onlar orada bulundukça biz oraya ebediyen girmeyiz. Haydi, sen, Rabin’le git. İkiniz savaşın. Biz işte burada oturuyoruz. “

25 Musa dedi ki. “Ey rabim görüyorsun ki; ben kendimle kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum artık bizmle bu yoldan çıkmış topluluğun arasını ayır.

26 Allah buyurdu ki; artık orası onlara kırk yıl yasaklandı. Oldukları yerde sersem-sersem dönüp duracaklardır. Öyle ise o yoldan çıkmış topluluğa acıma!

Ve Musa’nın kavmi kutsal kitaba göre Hz. Davut, Calut’u öldürüp Allah tarından ona hükümdarlık ve hikmet verildikten sonra ancak kutsal topraklara girdi.

Ve onlar dünya fitne çıkarmayın diye sıkı sıkıya uyarıldılar. Ancak onlar tarihler boyunca belki dünya devletlerinin dürtüsü ile fitne çıkarmaktan geri kalmadılar; oysa daha Hitler in onlara uyguladığı soykırımı utulmuş değiliz. Onu içimizde ateş gibi taşıyorken onların acılarını paylaşıyorken bu gün onların yaptığı gerçekten kendilerine yazık etmekten başka bir şey değil. Ve o kutsal topraklar aslında bu durumda anacak gerçekten iman edenlerindi ki onlarda kimseyi kendi dininde orada ibadet etmekten alıkoymazlar diye düşünüyorum. Ve keşke bunu bilseydik Aslında toprakların sahibi onları yaratandır. Bizler onların sadece nöbetçileriyiz. Neyin kavgasını veriyoruz ki. Politik oyunlar siyasi çekişmeler halkı bir birine kırdırıyor. Dünya ellerini ovuşturarak izliyor.

Herkesin gözün üzerinde olduğu Kudüs üç dinin göz bebeği uğruna savaşılan kan dökülen önceleri çöl olan Kudüs’te Pelin Çift ve Prof. Dr. Ömer Faruk Harman’ın kaleme aldıkları, 2016 yılında Destek Yayınları’ndan yayınlanan kitabın özetinden alıntı. SASAM staj programda anlatıldığına göre…

Tarihi kaynaklara göre ne vadi ne de dağ vardı. Milattan 3000 yıl önce, şehre ilk hicreti Arap Kenâniler yapmış. Bu göçler Arap yarımadasının kuzeyine gerçekleşmiştir. Daha sonra Ürdün nehrinin batısına yerleşmişlerdir. Kudüs şehri göçler sonucunda genişledi ve Akdeniz’e kadar uzandı. Bölgenin adını Kenan yeri (Nehirden Denize kadar olan bölgede) koydular. Kenan bölgesin de Kenâniler bir şehir kurup adını Urşelim koydular, şehir merkezi haline getirdiler, vatan ve toprak sahibi oldular, bundan dolayı şehrin adı Yebus oldu. Bu bölgeye saldırılarda bulunan Mısırlıların ve Sina çölündeki kaybolan İbrani kabilelerin saldırılarına karşı çıktılar ve o bölgeye sahip oldular. Kenâniler yıllar boyunca bu bölgeye olan saldırılara da karşı çıkmışlar.

Kudüs Yahudiler İçin Neden Kutsal?

Kudüs kutsallık tarihinin önemli ve etkileyici hadiselerine tanıklık etti. Ve üç ilahi din için vazgeçilmez bir hale geldi. Yahudiler için kutsal olma nedeni ise Yahudilerin Tevrat ve Zebur’u kapsayan kutsal kitabı Tanah’ta Kudüs’ü ‘tanrının seçtiği şehir’ olarak tanımlar.  Dünyanın merkezide derler. Yahudi dini metinlerinde Kudüs için ‘Tanrı dünyayı yaratırken güzelliği on parçaya taksim etti bunun dokuzunu Kudüs’e birini dünyaya verdi’ denilir.

Efsaneye göre Tanrı dünyayı yarattığı zaman tahtının altından bir parça koparıp boşluğa fırlatmıştır. Yahudiler bu taşa Even Şatiah (Nirengi Taşı) derler ve bu taşın yeryüzünde düştüğü yere Tanrı’nın Kudüs şehrini inşa etmelerini istediğine inanırlar. Onlara göre yeryüzünün merkezi bu taş ve üzerine inşa edilen Kutsal Tapınaktır. Yahudilerin kıblesi olan Süleyman Mabedini içinde barındırır Kudüs. Kudüs tanrı tarafından seçilmesi sebebiyle Yahudiler için en yüce değerlerin, ümitlerin simgesi olmuştur. Yahudiler burada hac ve kurban ibadeti yaparlar. Kurban için yılda üç kez Pesah, Şavuot, Sukkot adıyla bayram düzenlenir.

Yemek dualarında bile Kudüs’ün yeniden inşası için dua eden Yahudiler günde üç defa tekrarladıkları Amidah (Şemone Esre ) adlı duayı da yine Kudüs’e dönerek yaparlar. Yahudiler yıllık üç oruçta Kudüs’ün yıkılışının anısına yas tutarlar. Yahudiler Yahudi devletini Mesih’in burada kuracağına inanırlar. Yahudiler için Kudüs olmadan ibadetleri yarım kalacağı için Süleyman mabedinin ayakta olması gerekir ve bu yüzden vazgeçmezler.

İlgili resim

Hz. Musa’nın neden kutsal topraklara giremediğine gelince ise Yahudiler Hz. Musa’nın kavminin altın buzağı yapıp ona taptığını görünce çok sinirlendiğine ve Tanrı’nın ona verdiği ‘On Emir’in yazdığı taş levhaları kırdığına, buzağıya tapanların üstüne Levilileri gönderip onları katlettiğine inanırlar. Bunu Het Haegel ( buzağı günahı) adıyla anarlar.

Yahudiler içi Kudüs’ün kutsallığı Hz. Musa ile değil, Hz. Davut ile başlar. Kudüs’ü ele geçirip başkent ilan eden Hz. Davut buraya bir mabet inşa etmek istedi fakat tanrı çok kan döktüğü için bu mabedi ona değil onun soyundan gelen Hz. Süleyman’a kısmet etmiştir denilir.

İsrail oğullarını bileştirecek yegâne şeyin ahit sandığı olduğunu anlayan Hz. Davut sandığı Kudüs’e getirir. Yahudiler için Kudüs’ün önemi Ahit Sandığı’nın burada olmasından kaynaklanır Ahit Sandığı Yahudiler için kutsal sayılan emanetleri barındırır.

Böylece Kudüs dini bir merkez haline gelir ve hac ziyaretleri artık buraya yapılır. Kudüs’ün Yahudiler için kutsallaşmasının en önemli adımları bu dönemde atılır. Kudüs mabedi içerdiği için, İsrail diyarı da Kudüs’ü içerdiği için mübarektir şeklinde düşünür Yahudiler. Kudüs, öyle bir şehirdir ki; üç ilahi din için de vazgeçilmezdir. Yahudiler için tanrının dünyayı yaratmaya başladığı yer, Hıristiyanlar için mahşerdeki dirilişin mekânı, Müslümanlar için ise ilk kıbledir. Kudüs’ün gizli tarihi bilinmeden neden üç din için de ölesiye istendiği bilinemez. Kutsallıkla anılan Kudüs’ün Yahudiler ve Hıristiyanlar için vazgeçilmez olmasının çok önemli bir nedeni var. Zira her iki dinin geleceği de Kudüs’e bağlıdır.

Hıristiyan inanışına göre; Mesih bu şehre inecek ve yeryüzünde bin yıl sürecek Tanrı Krallığı kuracak. Kudüs’e inecek Mesih, Deccal hâkimiyetine son verecek ve iyilerle kötülerin savaşına yani Armageddon’a komutanlık edecek. Yahudilerin geleceği de tartışılmaz biçimde Kudüs ile ilişkilidir. Eğer Süleyman Mabedini kurabilirlerse, kurtarıcıları Mesih gelecek ve Tanrı’nın İhtişamına yeniden kavuşacaklar, böylece de dünyaya hâkim olacaklar.

Ve sevgili okuyucularım, üç din için kutsal olan küste yaşanalar görüldüğü gibi bir gün dünya hâkim olmak istemekten geçiyor birçok kişi için tabi ki gerçek inanç sahiplerini bunun dışında tutuyoruz.

Ve öyle görünüyor ki emperyalist güçler ve bir birlerin arkasında durmayan duramayan Araplar sayesinde tarihler boyunca akan kan hiç durmayacak akmaya devam edecek. Ve gerçek inanç sahipleri bu görüntülerden sürekli rahatsızlık duyacak üzülüp kahrolacak.

Ve sevgili okuyucularım yazıların da bir kaderi var. Geçtiğimiz pazartesi günün de yazmaya başladığım bu yazı çok acayip nedenlerden ötürü bir türlü bitmedi.  Sürekli başka yazılar göndermek zorunda kaldım. Gecen gün öyle bir şey oldu ki yazıyı tamlayacağım bilgisayar alt üst oldu. “Bu yazıyı göndermemem geriyor harede bilgisayarı bile isyan ettirdi…” dedim. Kadere boyun eğdim “tamam” dedim “sen ne zaman istersen bu yazı gidecek…“ Ve bu yazı nihayet bu gün yarı yarıya bitti ve hala gönderip göndermeyeceğim meçhul çünkü şu anda internetim yok oldu. Valla bir gariplik var diyorum ya.   Ve sevgili okuyucularım dilerim bu yazı okunduğun da kavga gürültü durulmuş olur. Sağlıkla sevgiyle ve hep birlikte kalım her zaman… Yase

Günün Sözü

Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabileceği kadardır. Mevlana

 

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here