Kadın Hakları Günümüz Kutlu Olsun

0
12

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? İki gün önce 5 Aralık Dünya Kadınlar Günü idi. Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını kazandığı gün! Dünyada daha adı anılmazken Atatürk 5 Aralık 1934’te Türk kadınına dünyaya örnek olacak bir kararla kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme özgürlüğü için çalışmaya başladı. Ve o günden bu güne biz kadınlar en demokratik haklarımızdan birini kullanıyoruz. Çok şükür.

Ve kullanmaya devam ederiz dilerim sonsuza dek. Ancak kuşkularımız çok bu konuda çünkü biz kadınlar ne yazık ki haklarımızın ayrımında değiliz. Bütün dünya kadınlarından önce elde ettiğimiz seçme ve seçilme hakkına ve bu hakkı elde etmemiz için çalışan büyük öndere gerçekten yeterince sahip çıkabilseydik bugün çok daha iyi bir durumda olabilirdik. Dünyada hangi lider kadına bizim Lider gibi önem vermiştir, hakları ve insanı değerlerin ayrımında olması için çalışmıştır? Bugün eğer sokak ortasında öldürülüyorsa kadınlar, tecavüze uğruyor ve aşağılanıyor, kuma oluyor, erkeğin yanında değil arkasında yürüyorsa tamamen bunun suçlusu biz kadınlarız.

Bizler anneyiz, bizler kardeşiz, bizler eşiz. Biz bir ailenin temel taşıyız ve aileler toplumun temel taşıdır. Bizler demokrat kültürlü kendi haklarının ayrımında fertler yetiştirerek toplumları oluşturmuşuz. Bu fertler sayesinde kültürlü olur, cehalettin karabasanında yok olmayız. Ne kimsenin arkasından gider ne de kimsenin önüne geçeriz. Kimseye kuma olmaz. Bize haklarımızı verenlere küfretmez onlara saygıda kusur etmeyiz, sevmek demiyorum saygı diyorum.

Ve sevgili okuyucularım haklar verilmez alınır, herkes bunu bilir. Oturduğumuz yerde kimse bir şey vermez kalkıp almalıyız. Ve aldığımız şeylerin değerini bilmeliyiz kalkabilmek çok önemli bir eylem. Kalkabilmek ve almak bu nasıl bir özgürlük biliyor musunuz? Bu minnacık gibi görünebilir ama bunu yapmaktan engelli olduğunuz bir zaman dilimi yaşadıysanız bunun ne demek olduğunu çok iyi anlarsınız! Ve almak için kalkmak gerek taa 1857 yıllarında ilk olarak değil belki ama ilk sayılan ABD’de dokuma işçisi kadınlar daha insanca bir yaşam isteğiyle, eşitsizliğe ve ayrımcılığa, uzun ve insanlık dışı çalışma koşullarına karşı mücadeleye başlamışlar ve ondan sonra mücadeleyi sürdürmüşler.

İlk olarak Kadın hakları kavramı 19 yy’da büyük önem kazanmış çünkü. Dünya genelinde kadına şiddet, ayrımcılık çok artmıştı artık. Bu yüzden çok çeşitli kurum ve kuruluşlar kadınların karşılaştığı sorunların ve ayrımcılıkların giderilmesi için çalışmalar yapmaya başlamış.

Günümüze dek bir çok şey yapılmış ancak çokta değişen bir şey olmamış gibi hala kadınlar iş ve çalışma hayatında negatif ayrımcılık yaşıyor. Hala birçok kadın dünyanın her tarafında kadınlar eğitim – öğretim hakkından yoksun veya ikinci planda… Kadınlara yönelik fiziki şiddet ve psikolojik baskı hala devam ediyor.

Ve sevgili okuyucularım biz kadınlar her şeyden çok eğitime önem vererek çocuklarımızı eğitirsek ancak bunun nispeten önüne geçebiliriz. Çünkü insan en çok hayvani tarafını yaşamaktan hoşlanıyor. Ve içgüdüsel  arzuların peşinde… Kendimizi korumak adına kendimizi eğitmeliyiz diyorum. Ve bugün kutlu olsun diyorum mimarımız, bize seçme ve seçilme hakkını veren büyük liderimiz Atatürk, bize kadın olmanın ayrıcalığını hissettirdi dünya kadınların önüne geçirdi.

Ve sevgili okuyucularım şimdilik sağlıkla, sevgiyle kalalım, ayrımsız gayrımsız. Yan yana el ele. Yase

& & & & &

Türkiye’de Kadınlara Seçme Ve Seçilme Hakkının Tanınması

Kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması, 1930’larda, Türkiye’de kadınların siyasi haklarını kazanması için gerekli yasaların çıkarılmasını ifade eder. Kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi; toplumsal hayatta gerçekleşen Atatürk Devrimleri’nden birisidir.

1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı.

Belediye Seçimlerinde Seçme ve Seçilme Hakkı

Kadınların belediye seçimlerinde seçme ve aday olma hakkı 3 Nisan 1930’da Belediye Kanunu’nun kabul edilmesiyle tanındı. Kadınların katıldığı ilk belediye seçimleri

Kadınlar siyasal haklarını ilk kez 1930 yılındaki Belediye seçimlerinde kullandılar. Seçimler, Eylül başından Ekim’in 20’sine kadar sürdü. Şehir meclislerine girebilen kadınlar arasında İzmir seçimlerinde Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF)’nın iki kadın adayı olan Hasane Nalan ve Benal Nevzat Hanımlar ile, İstanbul seçimlerinde CHF adayı olan Rana Sani Yaver (Eminönü), Seniye İsmail Hanım (Beykoz), Ayşe Remzi Hanım (Beyoğlu), Nakiye (Beyoğlu), Latife Bekir (Beyoğlu) Hanımlar vardır.

Bu seçimlerde Artvin ili Yusufeli ilçesine bağlı Kılıçkaya beldesinde belediye başkanı seçilen Sadiye Hanım, “Türkiye’nin İlk Kadın Belde Belediye Başkanı” olmuş ve bu görevi iki yıl yürütmüştür. Türkiye’nin ilk kadın il belediye başkanı ise çok partili siyasal yaşama geçildikten sonra seçildi. 3 Eylül 1950 tarihinde yapılan yerel seçimlerde 27 üyesi bulunan Mersin Belediye Meclisine seçilen Müfide İlhan, ilk kadın il belediye başkanı oldu.

Köy Muhtarı Seçme ve Seçilme Hakkı

Köy Kanunu’nun 20. Maddesinin değiştirilmesine dair 26 Ekim 1933 tarihli ve 2329 sayılı kanunun çıkarılmasıyla; kadınların köy muhtar ve heyetlerine seçilme hakkı tanındı.

İlk kadın muhtarın seçimi

Aydın’ın Çine ilçesine bağlı Demirdere köyünde (Bugünkü Karpuzlu ilçesi) yaklaşık 500 oy alarak seçimi kazanan Gül Esin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın muhtarı oldu.

Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkı

Türkiye’deki kadınlar milletvekili olabilmek için ilk adımı 1923’te atmışlardı. Bu adım, kadınların 1923 yılında Nezihe Muhiddin önderliğinde ilk kadın partisi “Kadınlar Halk Fırkası”nı kurma isteğidir. Fakat 1909 Seçim Kanunu sebebiyle bu parti kurma girişimi, Kadınlar Halk Fırkası’nın Türk Kadınlar Birliği adlı derneğe dönüşmesi ile sonuçlanmıştı.

1924 anayasası hazırlanırken kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip olması gündeme geldi ancak TBMM genel kurulunda bu hakların yalnızca erkeklere tanınması fikri ağır bastığından kadınlar siyasal haklar sağlayamadılar.

Gerekli yasal değişiklik 1934 yılında Başbakan İsmet İnönü ve 191 milletvekilinin sunduğu Anayasa ve Seçim Kanununda değişiklik yapılmasını öngören yasa önerisi sonucu gerçekleşti. Öneri, 5 Aralık 1934’te Mecliste görüşüldü. Yapılan oylamada, 317 üyeli Meclis’te, oylamaya katılan 258 milletvekilinin tamamının oyuyla değişiklik önerisi kabul edildi. Anayasanın 10. ve 11. Maddeleri değiştirilerek her kadına 22 yaşında seçme, 30 yaşında seçilme hakkı verildi. Bu anayasa değişiklikleri çerçevesinde İntibah-ı Mebusan Kanunu (Milletvekili Seçimi Kanunu)’nda 11 Aralık 1934’te yapılan değişiklikler sonucu anayasada tanınan haklar seçim kanunuyla da düzenlendi.

Yasanın çıkmasının ardından 7 Aralık 1934’te, Türk Kadınlar Birliği İstanbul’da Beyazıt Meydanı’nda büyük bir kutlama mitingi ve Beyazıt’tan Taksim’e bir yürüyüş düzenledi.

Kadınların Katıldığı İlk Genel Seçimler

Türkiye’de kadınların katıldığı ilk genel seçimleri, 8 Şubat 1935 yılında yapılan TBMM 5. dönem seçimleridir. Bu seçimlerde 17 kadın milletvekili TBMM’ye girdi. 1936 yılı başında boşalan milletvekillikleri için yapılan ara seçiminde emekli öğretmen Hatice Özgenel’in Çankırı milletvekili olarak seçilmesiyle meclisteki kadın milletvekili sayısı 18’e çıktı.

& & & & &

Kör Dilenci

Kör bir dilenci vardı. Şöyle derdi: “Ey ahali, bana acıyın, bende iki körlük var. O halde bana iki kat yardım edin.” Halktan birisi: “Bir körlüğünü görüyoruz. Öbürü nedir, göster” dedi.

“Sesim çirkin, avazım kötü. Körlük ve ses çirkinliği iki kat körlüktür. Sesim yüzünden halkın bana acıması azalıyor. Kötü sesim nereye varırsa bana karşı öfke ve kin meydana getiriyor. Bu iki körlüğe siz de iki kat acıyın. Böyle hiçbir yere sığmayan kişiyi siz de gönlünüze sığdırın, hoş görün.”

Bu sızlanma yüzünden halkın hepsi ona acımaya başladı. Sırrını söyleyince gönlünün güzel sesi, sesinin çirkinliğini örttü. Böyle birisinin gönül sesi de çirkin olursa, bu üç kat körlüktür.

Günün Şiiri

Her Şey Sende Gizli

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…

Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..

Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.

Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.

Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun

Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin…

Can YÜCEL

Günün Fıkrası

Bir rahip, bir doktor ve bir mühendis golf sahasının boşalmasını beklemektedirler. Mühendis:”Bu adamlar ne yapıyor böyle, 15 dakikadır bitirmelerini bekliyoruz.”

Doktor: “Bilmiyorum ama hiç böyle bir saçmalık görmedim.”

Rahip: “İşte görevli geliyor, onunla konuşalım. Merhaba, Şu anda sahada olan grup ne zaman çıkacak, neden bu kadar yavaşlar?”

Görevli: “Evet onlar kör itfaiyeciler. Kulübümüzde geçen sene çıkan yangında gözlerini kaybettiler. Bu yüzden istedikleri zaman burada ücretsiz oynamalarına izin verildi.

Rahip:” Ne kadar üzücü, bu akşam onlar için dua edeceğim.”

Doktor: “Çok güzel bir fikir, ben de hastanedeki doktor arkadaşlarla konuşup onlar için bir şeyler yapabilir miyiz diye bakacağım.”

Mühendis: “Bu adamlar neden geceleri oynamıyorlar?”

Günün Sözü

Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle.. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla…
Hz. Mevlana

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here