Her Tarafımız Dökülüyordu (5)

0
47

Değerli okurlarım, bir futbol müsabakası hangi koşullarda oynanırsa oynansın; kalitesi üst düzeyde de olabilir, yerlerde de sürünüyor olabilir. Yıllar sonra okunsa bile, yorumcuların etkisi altında kalınır ancak oynanmış olan o futbol maçının skorunu hiç kimse değiştiremez. Kaliteyi de o skor belirler. Hele milli takımımızın galibiyetini simgeleyen bir skorsa genç kuşak için övünme kaynağı olabilir.

Hatırlayacağınızdan ya da duyduğunuzdan eminim. 1955 yılında, Macarları 3-1’lik skorla yenmiştik ya golleri atanlar da Ordinaryüs Lefter, Taçsız Kral Metin Oktay (2) maalesef toprak oldular, onları rahmetle anıyoruz Şuanda sizleri tam 58 yıl geriye götürmüş oldum. O günleri yaşamış bir fani olarak mutluluğumuz tavan yapmıştı, hem de yıllarca!

O günlerden günümüze gelinceye kadar futbolumuzda “Dökülmeler” az da olsa azaldı. Bizden güçsüzleri ve ayarımızda ki rakiplerimizi yener olduk. Özellikle, kulüp takımlarımızın Avrupa’daki başarıları, dökülmekte olan bazı yönlerimizi kamufle etti. Millilerin dünya üçüncülüğü, UEFA Kupası, yarı finaller falan. Yüce Türk ulusu daima kalıcı başarılara itibar etmiştir. Bu arzuları hiçbir zaman gerçekleşmedi. Keşke çoğunu istemeden, azına razı olup kanaatkâr olsaydık.

Ne oldu biliyor musunuz? Kasımpaşalı bir dostum milletin iyi niyetini istismar ederek ve de nabza göre şerbet vererek; “Ben tamamıyla değiştim, eski Kasımpaşalı değilim” dedi. İyi niyetli bu millet de başlarına nelerin geleceğini bilmeden, tahmin edemeden bu kişiye “Evet” dedi ve onu en yükseğe çıkardı. Tarihimizi iyi belleyelim. Ecdadımızı iyi tanıyalım. Ulu Önder Atatürk’ün mirası Cumhuriyet’e sahip çıkalım. Bu miras ki; doğrudan Türk Gençliği’ne emanet edilmiştir. O’nu koruyacak ve kollayacak yine Türk Gençliğidir!

Milletine “Babacan” olmak başkadır, “Baba” olmak başkadır. Gençlerimizin kültür seviyesi yükseldi, herkes yüksek tahsil görmek istiyor. Olumsuz şartlara rağmen okumak istiyor. Onlara babacan olacaksın, tamam, güzel imkânlar sağlayacaksın, tamam. Onların onurunu ayaklar arlına alır, Çapulcu dersen, gezdiği yerlere karışırsan vücutlarına yediği ekmeğe müdahale edersen, orantısız güç kullanıp, onların sağlıklarıyla oynayıp, yok etmeye teşebbüs edersen… Yemezler!

Atatürk Gençliği’nin dirilişi, başkaldırısı, direnişi işte budur. Yani gezi parkı Haysiyet Savaşıdır. Bir gencin ayakta durup fizik dilini kullanması onlar için ürkütücü, korkutucu oluyorsa bu ülkeyi korkaklar yönetebilir mi? Atatürk’ün gençleri kazanmıştır. Konuşmadan, taşkınlık yapmadan, kitap okuyarak, aç kalarak, ayakta durarak, kendine acındırmadan. Bu olaylarda yaralananların, sakat kalanların, ölenlerin aileleri onlardan hesap sormayacak mı? Mutlaka soracaklardır. Şu aşamada, şu kadar cam kırıldı, şu kadar araba yandı, esnaf taciz oldu, benimde ideallerim yer ile yeksan oldu demenin esbabı harbiyesi olabilir mi? Gençlerin bu direnişine saygılı olmayana ne denir bilmiyorum.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here