Hep ve Her Zaman Ayrımsız Gayrımsız

0
66

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Düşündükçe geçen yıl 15 Temmuz gecesi yaşananları, doğrusu insan bu kadar da olmaz yani diyor. Sen kendi ülkende doğ, büyü, din, iman sahibi olduğunu düşün ve sonunda kendi vatanında kendi milletine, hatta ailene, komşuna, arkadaşına topla tüfekle saldır! Olacak şey değil ama oldu? Hıyanetin aklı mantığı yok! Çok şükür ki Allah hainlerin tuzağını boşa çıkardı.  Demokrasiyi Atatürk ilke ve inkılâplarına, cumhuriyete sahip çıkmak için kendi irademiz ve sayın cumhurbaşkanın tavsiyesi ile sokaklara çıktık.

Şimdi düşünüyorum da eğer darbe başarılı olsaydı biz ne durumda olurduk? Kuşkusuz, gerçek bir felaketin içinde debeleniyor olurduk şu an. Ve tekrar-tekrar şunu söylemek istiyorum en kötü demokrasi darbeden milyonlarca daha iyidir. Bizler darbelerin canlı tanıkları, bunları tekrar-tekrar yaşadık biliriz. Ve hiç kimsenin, darbecilerden başka darbeye sevineceğine inanıyorum.

15 Temmuz Şehitleri Anma ve Demokrasi etkinlikleri gerçekten görkemli geçti. Yüzlerce, binlerce kişi sabahlara dek demokrasi nöbetti tuttu. Şehitlikler açıldı, Ankara’da izlediğim kadarı ile gerçekten muhteşem olmuş ve 15 Temmuz gecesi hain darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı ele geçirmek isteyen darbeci Tuğgeneral Semih Terzi’yi öldürerek darbenin seyrini değiştiren Ömer Halisdemir’in heykeli çok anlamlı ve çok can  yakıcıydı, özellikle olay yerinde akıttığı kan özel bir şekilde muhafaza edilirmiş ya  artık gönlümüzce haykıra-haykıra ağlayabilirdik ve ağladık. Ve haksız yere katledilen bütün şehitlerimize ağladık ve lanet ettik neden olanlara, kardeşkanı akıtanlara, milletin meclisine bomba yağdıranlara…

Evet, biz aslında şimdi oturup düşünmeliyiz artık. Hatalarımızı, eksiklerimizi ihmal ettiklerimizi ve ilk başta kendimize dürüst olmalıyız ki bir kez daha bu yaşananlar gelmesin başımıza, eğer yaşananlardan ders almazsak yaşananların hiçbir değeri olmaz ve boşa yaşanmış olur.  Kayıplarımız ve yürek ağrımızla kalırız.

Darbe yaşadık, hem de kanlı, hem de vahşi, keşke yaşamasaydık, keşke o gece bir rüya olsaydı, keşke ter kan içinde uyansaydık ama yaşandı ve bitti. Millet sokakta el ele vermesini biliyor, amaçları için yollara dökülebiliyor. Ancak liderler birbirleri ile anlaşmıyor sürekli bir huzursuzluk, sürekli bir atışma  oysa yan yana gelip bir durum değerlendirmesi yapmaları gerekmez mi? Millet için, devlet için, demokrasileri için? Kendi kişisel davalarını unutup yan yana gelemezler mi?

Bizler yani sokaktaki insanlar güzel vatanımızda güzel yaşamak istiyoruz artık, kavgasız, gürültüsüz, güven içinde, en önemlisi kendimizi güven içinde algılayamıyoruz  artık uzun bir zamandan beri. Liderler bunu biliyor mu acaba?

Ve sevgili okuyucularım şehitlerimize ve bugün ve dün şehit olan bütün canlara Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyoruz, vatan sağ olsun. Sağlık ve sevgiyle kalalım sevgili okuyucularım. Ayrımsız gayrımsız aynı “Yeni kapı” ve “Adalet” yürüyüşündeki gibi. Yase

Günün Şiirleri

Bir Günün Sonunda

Altın kulelerden yine kuşlar

Tekrarını ömrün eder ilan.

Kuşlar mıdır onlar ki bu akşam

Alemlerimizden sefer eyler?

Akşam, yine akşam, yine akşam

Bir sırma kemerdir suya baksam;

Üstümde sema kavs-i mutalsam!

Akşam, yine akşam, yine akşam

Göllerde bu dem bir kamış olsam!

Ahmet HAŞIM

Şafakta

Dönsek mi bu aşkın şafağından,

Gitsek mi ekalim-i leyale ?

Bizden daha evvel erişenler

Ağlar bugün evvelki hayale…

 

Dönmek mi? Ne mümkün geri dönmek

Düştüyse gönüller bu melale!

Bir eldir ufuklardan uzanmış

Zulmet bizi çekmekte visale…

Ahmet HAŞIM

Tahattur

Bir Acem bahçesi, bir seccâde,

Dolduran havzı ateşten bâde…

Ne kadar gamlı bu akşam vakti…

Bakışın benzemiyor mu’tade.

 

Gök yeşil, yer sarı, mercan dallar…

Dalmış üstündeki kuşlar yada;

Bize bir zevk-ı tahattur kaldı

Bu sönen, gölgelenen dünyada!

Ahmet HAŞIM

Sonbahar

Bir taraf bahçe, bir tarafta dere,

Gel uzan sevgilim, benimle yere,

Suyu yakuta döndüren bu hazan

Bizi gark eyliyor düşüncelere

Ahmet HAŞIM

Parıltı

Ateş gibi bir nehr akıyordu

Ruhumla o ruhun arasından,

Bahsetti derinden ona halim

Aşkın bu onulmaz yarasından.

Vurdukça bu nehrin ona aksi

 

Kaçtım o bakıştan, o dudaktan

Baktım ona sessizce uzaktan

Vurdukça bu aşkın ona aksi…

Yıldızlar, onun gülüdür elinde…

Ahmet HAŞIM

Merdiven

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden

Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak

Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak

 

Sular sarardı yüzün perde perde solmakta

Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta

 

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;

Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,

Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

 

Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,

Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta…

Ahmet HAŞIM

 

Kalbim

Benim bir ormandı,

İsimsiz, asude,

Bir büyük orman;

Ve gölgelerinde revan

Olan hafi suların aks-i şevk-i müttaridi

Dağıtırken sükutu bihude,

Düşünürdüm ki, hangi gün, ne zaman,

Ne zaman

Girecektin o kalb-i mes’ude?

Ahmet HAŞIM

Günün Fıkrası

Avlu Karanlık

Nasreddin Hoca kapısının önünde bir şeyler aranıyormuş. Komşuları: “Hayrola Hoca Efendi” demişler “Bir şey mi yitirdin?” “Mühürüm düştü de…” “Nerede düşürdün? Söyle, biz de bakıverelim” “İçerde düşürdüm, avluda.” “Avluda yitirilen şey sokakta aranır mı be Hoca?” “Avlu karanlık. Burası daha aydınlık da onun için burada arıyorum.”

Günün Sözü

Dediler ki: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: Gönül’e giren gözden ırak olsa ne olur.

Mevlana

Yaşadığın dünyaya bak; Yüce Tanrı, hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş? Neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere, tekme ve tokatla erişmeyi tercih edesin?

Mevlana

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here