Havalar da Mutluydu 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında

0
60

Günaydın sevgili okuyucularım, nasılsınız bu sabah? Önceki gece uyumadan önce dua ettik, duamız kabul oldu çok şükür ve yağmur yağmadı bu sabah… Çocuklarla birlikte coştuk eğlendik. Ancak Suriyeli çocuklar yine içimizi yaktı. Onları bu durumlara düşürenler utansın diyorum.

Ve diliyorum ki bir an önce sağduyuları ve akılları başlarına gelsin artık bu kardeşkanı akıtanların. Ve bu iç savaş sona ersin. Savaşlar yalnızca savaş ticareti yapanlara ve silah tüccarlarına yarar bunu bilinmeyen kaldı mı acaba? Kaldıysa pahalı ödüyordur bu bilgiyi. Yok, bile-bile hizmet ediyorsa o zaman başlarına gelenleri kendileri davet ediyorlar diye düşünüyorum.

Çocuk bayramında çocuklar gibi şen olabilmek için başka çocuklarında bizim gibi özgür olduklarını bilmek istiyoruz bu yüzden de komşumuz Suriye’deki iç savaş çok canımızı sıkıyor. Ve savaş en çok çocukları vuruyor çünkü.

Neyse ya hava güzel, çocuklar neşeli, büyükler coşkulu, sokaklar kalabalık, balkonlarda Türk bayrakları dalgalanıyor. Sokağa çıkamayan çocuklar balkonlardan eğilmiş oradan oraya koşturan büyüklerini izliyor. Kapısı penceresi açık evlerden müzik sesi geliyor. Balkondan eğilmiş çocuklar tok tok öksürüyor çünkü havalar gölgede buz gibi. (abartı değil, göreceli çok üşüyorum) güneşte terliyorsunuz ve en ufak bir esinti ile hastasınız. Birde  çocuksanız ve çok koşturuyorsanız alın size bir gribal enfeksiyon. Ve her şey iç içe geçmiş yaşanacaklar yaşanıyorken savaş ve grip muhabbetleri ile günümüzü geçirmeyelim dedik.

Arabaya  atladığımız gibi kırlara açıldık. Sarı papatyalar topladık kucak, kucak. Ziraat bahçesinde ağaçların arasında dolaştık, hapşıra, hapşıra. Ama hiç dert etmedik. Arkadaşlarım zor engellediler bütün meyvelerden bir ağaç almamı. Sanki dönüm-dönüm bahçesi var nereye ekeceksin bunları istersen abartma yani dediler. Diğer bir arkadaşım “olmaz zaten” dedi “damda  limon falan, onların kökleri yayılmak ister” Allah’ım ya rabbim ağlamamak için kendimi zor tutum. Çok mutsuz oldum ya. Nasıl yani nar çiçek açmış portakalda tomurcuklanmış yedi veren limonda çiçekler düştü ama yenileri çıkacak ya yoksa çıkmayacak mı? Aşk olsun bazı arkadaşlarda nasıl moral bozuyor ya. Ama onlar ne derse  desin  inancım tam bu ağaçlarım büyüyecek  herkeste görecek işte.

ZİRAAT BAHÇESİ…

Ziraat bahçesinde zaman geçirmek çok güzel özelikle çocuklu aileler için, çocuklarının oynayacakları parklar bahçeler var orada. Daha büyük çocuklar toprakla uğraşmanın zevkini burada edinirler isterlerse.

Çardaklar altında çay kahve içip pide yiyebiliyorsunuz. İsterseniz kahvaltı veriyorlar yanında sıcak, sıcak bazlama ve daha birçok şey. Hizmet güzel. Ortam güzel ve en önemlisi ağaçların kokuları portakal çiçekleri, limon çiçeği kokusu ile kahvaltı yapmak süper bir şey. Günü dolu dolu geçebiliyor ama benim gibiler için değil tabi. Alerji orada tavan yapıyor. Gözlerinizden yaşlar boşanarak hapşırmaktan helak oluyorsunuz buna rağmen biz hiç dert etmedik. Ama yinede ziyareti çok uzatmadık.

Kahvemizi içtik yürüyüşümüzü ve alışverişimiz yaptık ve arabamıza atlayıp deniz kenarına gittik. Ancak  ziraat  bahçesinde bir şey dikkatimizi çekti ve yetkilileri bu konuda uyarmak istiyoruz. Çocuklar dedik çocuklar geleceğimiz canımız her şeyimiz. Evet bir çok çocuk o sokak gibi olan yolda karşıdan karşıya koşarak  geçiyor, oynuyor  bu onların hakkı  çünkü orası sokak  değil aslında. Ancak bazı araç sahipleri yürüyüş yolu olması gereken bu yola araçları ile girip  ağaçların önüne araçlarını park ediyorlar. Çocuklar için tehlikeli olurken bir yandan da çok hoş olmayan görüntüler ve ses kirliliği oluşuyor ki oradaki dokuya hiç uymuyor. Biz diyoruz ki bu yürüyüş yoluna araçlar girmesin. Ve ağaç satın alanların ağaçlarını dışarıya taşıyabilecekleri ziraat bahçesine ait özel bir araç olsun. İnanın orası çok daha güzel ve dingin olur küçük çocuklar içinde tehlike ortadan kalkar.

Çok oyalanmamıza rağmen oksijen ve polenlerden yeterince sersemledikten sonra deniz havası ile kendimize gelmek istedik. Güneş parlıyor, tarlalar sarı, yeşil, kırmızı papatyalarla donanmış asmalar yeşermiş ve önümüzde deniz. Nasıl  güzel bir şehirde yaşıyoruz ne kadar şanslıyız diye geçiriyoruz içimizden. Birde değerini bileydik bu güzelliğin. Birçok ağaç kesilmiş, toprak parsellenmiş yakında taş yığınına dönecek birçok arazi. Sahile inip kayaların üzerine oturduk ve enginlere daldı düşüncelerimiz. Sırtımızda ürpermeler bu arada… Hava sürekli değişiyor.

Ama dünkü kadar değil değişkenliği. O ne harika bir havaydı dün akşama doğru  sahilde anlatmam. Siyah bulutlar bir tarafta, beyaz bulutlar bir tarafta, bir tarafta gök kuşağı düş gibi. Nasıl yani dedirtiyor… Bir tarafta gök gümbür, gümbür gümbürdüyor.  Bir tarafta birkaç serpinti… Gök yine gürlüyor eyvah diyorsunuz hava taşacak ama  birkaç damladan fazlası inmiyor.

Hatta sel uyarısı yapıyorlar ve bütün gece gök gürledi durdu birilerine çok kızmış gibi  ama yinede yağmadı sabah…

Ve  dünkü havadan sonra bugün ki hava? Eh çocuklara kıyak geçmek işte bu olmalı. Çocuk bayramında.  Ama yinede çok aldanmamalı bu güzel havaya, ne demiş Orhan Veli, “Beni bu güzel havalar mahvetti” değil mi? Ve sevgili okuyucularım bu çok ama çok önemli olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında her günümüz bayram olsun diyerek yazımı bağlamak istiyorum. Sağlık, sevgi, birlik ve beraberlik içinde kalalım. Yase

Günün Şiiri

GÜZEL HAVALAR

Beni bu güzel havalar mahvetti,

Böyle havada istifa ettim

Evkaftaki memuriyetimden.

Tütüne böyle havada alıştım,

Böyle havada aşık oldum;

Eve ekmekle tuz götürmeyi

Böyle havalarda unuttum;

Şiir yazma hastalığım

Hep böyle havalarda nüksetti;

Beni bu güzel havalar mahvetti.

Orhan VELİ

DAĞLARA DENİZ EKTİM

Uykuları yatağıma bağladım
Geceleri delip çıktım dağlara
Ormanların kakülünü taradım
Bulutlardan gömlek diktim dağlara

Ağaran şafakta gördüm yarını
Tuttum nakış nakış ördüm yarını
Yağmur damlasına sardım yarını
Dalga dalga deniz ektim dağlara

Kartal kanadıyla biçtim gökleri
Duru pınarlardan içtim gökleri
Ya Allah diyerek açtım gökleri
Demet demet ışık döktüm dağlara

Hayal var ki hakikatten evladır
Çile var ki çok nimetten evladır
Sabır, şükür her ziynetten evladır
Üçüncü gözümle baktım dağlara

Abdulrahim  KARAKOÇ

 

MAVİ MAVİYDİ GÖKYÜZÜ

Mavi, maviydi gökyüzü
Bulutlar beyaz, beyazdı
Boşluğu ve üzüntüsü
İçinde ne garip yazdı…

Garip, güzel, sonra mahzun
Işıkla yağmur beraber,
Bir türkü ki gamlı, uzun,
Ve sen gülünce açan güller,

Beyaz, beyazdı bulutlar,
Gölgeler buğulu, derin;
Ah o hiç dinmeyen rüzgâr
Ve uykusu çiçeklerin.

Mor aydınlıkta bir çınar
Veya kestane dibinde;
Mahmur süzülen bakışlar
İkindi saatlerinde…

Birden gülümseyen yüzün
Sabahların aynasında
Ve beni çıldırtan hüzün
İki bakış arasında.

Ahmed Hamdi TANPINAR

 

Günün Sözü

Ulusal egemenlik öyle bir ışıktır ki, onun karşısında zincirler erir, taş ve tahtlar batar, yok olur.

& & & & &

Türk milletinin geleceği, bugünkü çocuklarının doğru görüşü ve yorulmak bilmeyen çalışma azmi ile büyük ve parlak olacaktır.

& & & & &

Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar…

Mustafa Kemal ATATÜRK

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here