Hala Etnik Kökenler, Hurafeler ve Nükleer Enerjilerle Kendimizi Zehirlemeye Devam Ediyoruz

0
116

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? İnsanların hala etnik kökenleri ile uğraşıyor olmamız doğrusu bendenize utanç veriyor. Düşünüyorum ki o başlıkları atarak utanç tablosuna imza atan gazetenin yazarı adı sanı anılmasın. İstediği reytingi sağlayabildi mi, istediği alkışı alabildi mi, ortalığı karıştırdı diye takdir topladı mı? İstediği buysa başardı aslında hiçbirimiz ona yanıt verme tenezzülün de bulunmamalıydık. Şimdi kendini bir şey sanıyordur. Aslında o ve onun gibiler, bir şey değiller gafiller, cahiller ve yalakalar! Ve biz onlar gibi onların inançlarını sorgulamıyoruz zaten ortada sorgulanacak bir inançlarının olduğundan da kuşkuluyum, hoş zaten olsa da umurumda bile değil. Ancak  bir inançları varsa, “benden olan doğru, benden olmayan yanlış” diyen. İşte biz onların bu inancından olmaktansa yüz milyon kere inançsız  ama insan olmayı yeğleriz. O kendini bir şey sanıp aklınca iş yapan aynaya baksın önce? Kendine sorsun “ben kimim” diye.

& & & & &

Termik Santraller

Ve sevgili okuyucularım etraf kan revan, evlerde acı feryat figan devam ediyor. Bu haberlerle nefesimizin kesildiği yetmiyormuş gibi kötü kömürün kirlettiği havadan dolayı da nefes alamayacak duruma geldik. Sabahları insanlar kapı pencere açıp evi havalandırır normalde. Ama şimdi pencereye bile yaklaşmıyorsunuz değil ki açmak. Bronşit astım bu havada tavan yapıyor belli bir saatten sonra yürüyüş yapmıyoruz.

Ve bütün bunlar yetmezmiş gibi. Havamızı biraz daha kesip gerçekten bizi ve doğayı ve İskenderun’a yapmayı düşündükleri 16 termik santralle binlerce insanların sağlığını tehlikeye atacaklar… Sevgili İskenderun’da her daim  güneş  var ve  onun enerjisinden faydalanmamaktan büyük bir kayıp olabilir mi?

& & & & & &

Kadın Şeytandır

Sevgili okuyucularım Ses Gazetesinde yazan sevgili Fatih Mursaloğlu’nun köşe yazısının başlığı bu. Geçenlerde bu konuda iki yazı birden kaleme almış. Kadının  şeytan olduğunu kanıtlamak için. Doğrusu çok güldüm. Hurafelerle zaten başımız dertte birde. Ne Kuran da ne de da Tevrat’ta geçmeyen bazı söylencelerin ki tabi hikaye olarak güzeller ancak bunun ötesinde hiçbir inançsal  kanıtı ve  inandırıcılığı  olmayan öyküleri kaynak göstererek  kadına şeytan demek valla ancak şaka olabilir diye düşünüyorum. Ve ona teşekkür ediyorum çünkü bu konuda ufak bir araştırma yapma gereği duydum. Tevrat’ı, Kuran’ı ve İncil’i defalarca okumuş olmamama rağmen. Tevrat’ta ve Kuran-ı  Kerimde tabi ki bir şey bulamadım. Özellikle Tevrat’ı satır satır tarayarak geçtim. Aksine Kuranı Kerimde sürekli mümin  erkeler ve mümin kadınlar diye söz edilir.

Hz. Meryem, Firavun karısı Asiye. Sevgili Fatumatı Zehra bu ulular  kadın değil mi? Kuran ya da Tevrat bu ulu kadınların varlığını kabul eder Kuran’da  onlardan bahsederken nasıl kadına şeytan denebilir ki? Ancak şeytan sapık olduğu  için kadın kılığına girmek  istiyor ve şeytanlığını bu kılıkta gerçekleştiriyorsa bir diyeceğimiz yok. Ancak şeytan bence duruma göre kılığa giriyor. Erkekleri kandırmak istediğinde kadın kılığına, kadınları kandırmak istediğinde erkek, çocukları kandırmak istediğinde de çocuk kılığına giriyor. Yani yobaz dincilerin ve ortaçağ zihniyetinin hurafelerle beslenenleri tabi ki her çağda kadına bu yüzden işkenceler etmişlerdir. Ancak hiçbir kitapta kadın şeytandır denmemiştir.

Muazzez İlmiye Çığ ünlü tablet okuyucu Sümerolog’un araştırmalarından alıntılara bakalım. Fatih beyin işaret ettiği, Lilith, Musevilik ve Hıristiyanlık inançlarında Âdem’in ilk eşidir. Tevrat’ın ilk bölümü olan Yaradılış bölümünün Tevrat’ta açıkça yer almamasına rağmen; birçok Musevi dini kaynağı 2. Bölümde sözü geçen dişinin Âdem’in 2. karısı olduğu, birinci bölümdekinin ise ilk karısı olan Lilith olduğuna inanırlar. Dikkat edin Tevrat’ta, İncil’de ve Kuran’da  sözü geçmiyor. Ama Sümer tanrılarının öyküleri ile inanca katılıyor. Yani gerçekler hurafeye karışıyor ve Muazzez  İlmiye Çığ hocamız devam ediyor;

“…Tevrat’ta Hezekie 16/3 ile 43 Bölümü’nde geçen ilginç bir hikâyeye rastladım. Size de anlatayım:

Tevrat’ta Yahve (Yehova), yani Tanrı diyor ki: “Seni ben kırda henüz göbeğin kesilmeden kanlar içinde atılmış olarak buldum. Seni aldım, yıkadım, seni güzelleştirdim, yetiştirdim, bilezikler taktım, ipekli elbiseler aldım. Üzerine eteğimi attım (Bu deyim İsrail dilinde cinsel ilişkide bulunmak demek). Seninle bir anlaşmaya girdim. Sonra senin güzelliğin diğer milletler arasında yayıldı. Sen Babillere kadar gittin fahişelik yaptın…”

Önce ben bu yazılanların ne demek olduğunu anlayamadım. Daha sonra düşününce burada anlatılanlar Sümer’in aşk Tanrıçası İnanna’ya ait, dedim. Burada bereket tanrıçasını İsrailliler arasında atma çabası görülüyor. Bunun tefsirini bir de hahama sordum. O da sözüm ona Allah İsrail’i o halde bulup almış büyütmüş de sonra O Allah’a kötülük yapmış, şeklinde tefsir ettiler. Ama biz İnanna’nın öyküsü olduğunu biliyoruz Sümer tabletlerinden. Bunu ilk kez size anlatıyorum…

Bu öykünün Kuran’da bir karşılığı var mı?

Hayır. Ama orada da Harut Marut melekleri ile ilgili Bakara Suresi’nin 102-103. ayetlerinde bahsediliyor İnanna’dan. İnceledim ve Harut Marut meleklerinin hikâyesi de Sümer’in aşk Tanrıçası İnanna’nın öyküsüne bağlanıyor.

Melekler isyan ediyorlar bir gün Allah’a, neden insanları yarattı diye. Onlar bir gün kötülük yapacaklar neden yarattın insanları diyor melekler? Allah diyor ki: “Siz de yeryüzüne inerseniz kötülük yaparsınız.” “Biz yapmayız, seçin gönderin aramızdan birilerini” diyor melekler. Harut Marut’u gönderiyorlar. Onların karşısına çok güzel bir kız çıkıyor. Kız eğer tek Allah’ın olduğunu inkâr ederseniz sizinle birlikte olurum diyor. Melekler kabul etmiyorlar ve gidiyorlar. Ertesi gün aynı kız elinde bir çocukla karşılarına çıkıyor ve bu çocuğu öldürürseniz sizinle birlikte olurum diyor. Hayır öldüremeyiz diyor melekler. Üçüncü kez elinde şarapla geliyor kız, içmelerini istiyor, onlar da içiyorlar ve bir şart daha öne sürüyor kız; bana nasıl gökyüzüne çıktığınızı anlatacaksınız, ben de uçmak istiyorum, o zaman sizinle yatarım diyor. Melekler de anlatıyorlar sırlarını ve kız göğe çıkıp yıldız oluyor. Kızın adı Zühre; Zühre yıldızı oluyor. Zühre’nin diğer karşılığı “Venüs”. Venüs yıldızının simgesi Sümer’de İnanna. Aslında bu Harut Marut’un hikâyesi de İsrail kaynaklarından alınmış Kuran’a.

Ne yazık ki bu batıl inanç, Yahudi ve Hıristiyanların, tıpkı bizlerde olduğu gibi, Allah’ın hiçbir ehli kitabında yazmadığı halde, inanılan hurafe itikatlardan girmiştir bizlere de. Bu konuda birbirinden çok farklı hurafe inançlar anlatılır. Bu inanışlara birçok kaynakta gösterilir. Fakat asıl nedeni, aşağıda inanılan hurafe bir dini inanıştan kaynaklanmaktadır. Lütfen dikkatle okuyalım.

Lilith Musevilik ve Hıristiyanlık inançlarında Âdem’in ilk eşidir. Tevrat’ta açıkça yer almamasına rağmen; bir çok Musevi dini kaynağı 2. Bölümde sözü geçen dişinin Âdem’in 2.karısı olduğu, birinci bölümdekinin ise ilk karısı olan Lilith olduğuna inanırlar. İnanışa göre Lilith, Âdem ile aynı zamanda ve aynı anda yaratıldıklarından Âdemin kendisine eşit olduğu görüşündedir. (Tarihin ilk Feministi) bu sebeple de Âdem’e tabi olmayı şiddetle reddeder Tanrı’ya asi olur ve cennetten uzaklaştırılır. Bundan sonra Tanrı Âdem’in kaburga kemiğinden Havva’yı yaratır, Havva sonuçta erkeğinin bir parçasından yaratıldığından ona tabi olur.

Âdem ile Havva ilk günahı işleyip cennetten kovulduktan sonra, çocukları olur Lilith bunu kıskanır ve bundan sonra âdem oğullarından doğacak her bebeği öldürmeye yemin eder. İnanışa göre kötü bir ifrit haline gelen Lilith gece hava karardıktan sonra yeni doğum yapmış evlere girerek lohusa kadınların bebeklerini boğmaktadır. Bu sebeple günümüzde bazı Museviler arasında bir adet olarak, Lohusa kadın akşamları evde yalnız kalmaz ve akşamları çamaşır ipinde çocuk bezi bırakılmaz, çünkü bunları gören Lilith’in o evde çocuk olduğunu anlamasından endişe edilir.

Doğrusu Sümer aşk tanrıçaların dini kitaplarda geçmiş gibi gösterilmesi geldiğimiz noktaya kanıttır diye düşünüyorum. Ve Lilith kıskançlığından ifrite dönüyor deniliyor. Ve buradan yola çıkılarak kadın şeytandır deniyor. Gerçekten çok komik ve gerçekten Fatih Bey bizi araştırmaya yönlendirmek için böyle bir yazı aldı kaleme diye düşünüyorum. Yoksa korkun olurdu düşün ki kadın şeytan yani sizi doğuran kadın. Ey yani şeytanın doğurduğu rahman olabilir mi o da şeytanın aslı olmaz mı? Bu yüzden bence kesinlikle bu bir şaka ve biraz kadınları kışkırtmak için yazılan bir yazı. Bu arada araştırdık hoş oldu.

Ve sevgili okuyucularım sağlık ve sevgiyle kalalım hep birlikte ayrımsız gayrımsız, yobazsız, hurafesiz, ön yargısız. Yase

Günün Şiiri

Gérard De Nerval

Siyahın gezginiyim: Her gün daha derine

Yanar akşamla caddede vebalı lambalar,

Bezgin, sıkıntıyla bakar herkes benzerine;

Redingotlarıyla mumya gibi otururlar

İş yerlerinde, kahvelerde. Ve akar zaman.

-Birden söner uzak bir yıldız gibi yaşaman-

Demek isterim, alımlı kadının birine.

Çünkü kanar “bir mezarda bırakılan aşklar”:

Adrianne! Jenny! Yıllardır bakir bir dulum ben,

Avuntu bilmez. Nafileydi tüm yolculuklar

O arayış: Kara güneş içimdeydi zaten.

Gittim harfin ve sayının bilinmez ucuna:

Ölü yüzüm çekilmişti gecenin burcuna,

Korkmadım sokağa hapsediyorken kapılar.

Adoniram! Hançerle sınandı ustalığın

Ve açıldı gül gibi Toht Kitabı’ndaki giz:

Herkes iki’dir. Ben kimin öteki adıyım?

Söyle: Bulmak mıydı amacın ey yitik ikiz.

“İçimizde bir oyuncu, bir seyirci yaşar”

Ve  “akıl ürünleri delilikten de çıkar”

Kazıyınca pıhtısını o yıkık zamanın.

Melek gülümsemiyor artık Öteki Anam,

Çekil! Çünkü “siyah ve beyaz olacak gece.”

Ulaşır mı yaralı hayvan gibi bağırsam

Sesim bencil, sevgisiz, muhkem ev içlerine?

Onulmazım. Çağcıl kentin yabanıl yitiği.

Tek giysim vebalı ışıklarla melankoli,

Bir redse kurtulmak bile istemem yazgımdan.

İki’yim: Yakalandım sokakta çırılçıplak

Ve giydirildim başkalarının sözleriyle.

Ah! Karanlığa giren görür beyazı ancak,

Hangisiyim? Biliyorum kimin gözleriyle?

Ne yapsak silinmiyor ruhtan geçmişin izi

Yaşamak kadar ölüm de çağırıyor bizi,

Geçiyorum sokağı fenerle konuşarak

Hem yaşamın imidir hem ölümün her fener

Ahmet OKTAY

Günün Sözü

Eğer aç ve kimsesiz bir köpeği alıp bakar ve rahata kavuşturursanız sizi ısırmaz. İnsan ve köpek arasındaki temel fark budur.

Mark Twain

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here