Hakemlerin Dünü ve Bugünü (1)

0
38

Değerli okurlarım, hangi makalem olursa olsun, yazmaya başladığımda hiçbir şeyden etkilenmem, topu havaya dikeyim de nereye giderse gitsin demem. Zaten birilerinden yardım beklemem de söz konusu olamaz, yazdığım konuya tamamen konsantreyimdir. Olaya ya tanık olmuşumdur ya da en yetkili ağızlardan duymuşumdur.

Bu nedenle, makalelerimin sağlıklı olduğundan kesin olarak eminim. Birçok okurlarım ilginç buldukları ama okuyamadıkları, yayınlanmış sanat ve kültür sayfamızı, yayınlanmış spor makalelerimizi “tekrar yayınlayabilir misiniz?” şeklinde ricaları oluyor.

“Evet” demiyorum. “Peki, Hayırlara Vesile Olsun” diyorum. Konuyu unuttuğumu ya da dağıttığımı sanmayın. Sizlere bu bilgileri ulaştırabilmek için Ankara’da bir kütüphanede saatlerce not aldım. Doğru bilgilerle iç içe olup, sizler en doğru biçimde hakemlerimizi tanıtmak İskenderun Gazetesi olarak en büyük dileğimiz. Buna özen gösteriyoruz.

Bazı insanların duygu ve düşüncelerine vurgu yapabilmek için, sanatsal, bilimsel bir paragraf düştükten sonra “Hakemler” konusuna girmek istiyorum.

“…Bir sanatseverle, sanata hiç merak duymamış bir insanı yan yana getirin ve karşılıklı konuşturun. Aradaki farkı hemen görüp anlayacaksınız.

Örneğin, şiirle coşmamış, insanların dertleriyle sevincini paylaşıp kendinde yaşatmamış kimse, çoğunlukla dar kafalı, eksik anlayışla, mütereddit ve ön yargılıdır. Kendinin beklediği hoşgörüyü başkalarına gösteremez. Hayvanları ve doğayı sevmemiş, okuduklarıyla içini zenginleştirmemiş, gönlünü açmamıştır çünkü. Sınırlı, kapalı kendine yeterli bir kutu gibi tutmuştur benliğini. Duygularla düşüncelerin sayısız dalgalanışlarına, açılışlarına bir kerecik kaptırmamıştır varlığını.

Çok ilginçtir ki duygularını, benliğini o güzelliklere kaptıranlara da tepeden bakıp, bilgiçlik taslamıştır. O türden sosyal insanları kaba kuvvetle, kolluk güçlerle de susturmaya çalışmıştır…”

Ben o türden insanlıktan nasibini almamış birini tanıyorum. Akıbeti de bana hiç iyi gelmiyor. Cezasını dünyada çekmesi en büyük dileğimdir.

Efendim, bu makaleye çok zaman harcadım. Çok kitap karıştırdım. Anlatmaya çalıştığım, bu makalemin bir bölümü bana ait değildir. Çünkü o zaman da, bizler dünyaya gelmemiştik. Not aldığım dokümanlar bana da çok ilginç geldi. Sonradan kişilerin çok parlak ve dürüst geçmişleri varmış.

O zamanın ve delikanlılığımıza denk düşen spor basınının da, belli takımları önemseyip ne diğer takımlara ne de diğer sporlara pek de hayat hakkı tanımadığı bir coğrafyadan söz ediyorum. Varsa yoksa üç büyükler! Daha sonra da Anadolu takımları! Şimdi de öyle değil mi? Sizce değişen nedir?

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here