Geçmiş Bayramınız Kutlu Olsun

0
64

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Sayılı günler çabuk geçer. Rahmet ve bereket Ramazan ayının bu yılda sonuna geldik. Kavga, gürültü, hak, hukuk, yalan, dolan havalarda uçuşarak. Ömrümüzde biz böyle bir Ramazan ayı yaşamamıştık ve bundan sonra yaşamayız inşallah. Orucun sonuna geldik hatta bayramı da geride bıraktık. Bizde bayram sevinci diye bir şey de kalmadı gibiyken gündüz kirli -siyasetle iç içe- gece tertemiz -Caner ve Mehmet hocalarla birlikte- ancak genelde hava kirliydi. Ve ne yazık ki öyle görünüyor ki bu hava seçim sonuçlanana dek sürecek gibi görünüyor ve ondan sonrada. Ne diyelim sabır ve sağduyuya sarılmaktan öte bir şey yok gibi görünüyor yolun sonunda bizde onlara sarılacağız ister istemez.

Ve sevgili okuyucularım bu yılda siyaseti dine kattık orucumuzu bir garip tuttuk. Gündüz mitinglerde geceleri sabah namazına dek süren felsefe, sosyoloji, psikoloji ve dini sohbetlerde idik 30 gün boyunca.  Berke ile birlikte Kanal 8’de. Bildiğiniz gibi bu yılda Emre Dorman ile Aklımdaki Sorular programının konukları Caner Taslaman ve Mehmet Okuyan hoca idi (Mehmet Okuyan hoca OMÜ İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi, Caner Taslaman hoca Yıldız Teknik Üniversitesi, Felsefe Profesörü, Modern Bilim-Felsefe-Din İlişkisi, Din Felsefesi, Bilim Felsefesi)

Ve biz Berke ile herkes yatağa çekildiğinde bu muhteşem ikili ile sohbetlere başlıyoruz. Deizmin hızla yayıldığı zamanımızda bu iki modern din, felsefe, bilim insanlarının öğretileri ve sohbetlerinden yararlanmamak büyük bir kayıp doğrusu. Biz dikkat ve neşe ile gülümseyerek izliyoruz programı kendimizden katkı yaparak ya da aa bunu bilmiyordum diyerek. Mehmet hocanın çok tatlı bir üslubu var ve anlatırken şaka yapabiliyor. Taslaman hocada öyle zaten Emre Dormen sükûnet ve bilgi meleği yani tam bize göre günün bütün olumsuzlukları uçup gidiyor onlarla. Caner Taslaman hoca Kanal 100’de sayın Okan Bayülgen’in konuğu da oldu aynı zamanda. Ve biz yine Berke ile onu izlerken dikkatimizi Okan Bayülgen’in Caner hocadan çok konuştuğu çekti, bir birimize bakıp gülümsedik. Aslında Caner hoca konuşmaya başlayınca alır başını gider ama Bayülgen doğrusu onu aştı… Yine güzel ve tadında bir söyleşi idi…

Kadir gecesi de yine siyaseti dine kattık. Gündüz siyaset, gece din vardı hayatımızda… Sayın Ekrem İmamoğlu bizim semtteydi. Hava sıcak ve biz orucuz ama kimse bunlara aldırmadı sıcaksa sıcak diyerek yollara döküldük. Her taraf hınca hınçtı hem Cuma günü hem miting valla adım atacak yer yoktu ne araçlar için ne yayalar için… Kan ter içinde “Çok güzel olacak her şey” dedik ve buna canı yürekten inandıktan sonra. Eve döndük ailece iftar yaptık neşeyle daha sonra sokağımızda tam karşımızda küçük çok güzel bir cami var. Çok güzel diyorum çünkü küçük bir bahçesi, küçük bir kütüphanesi ve çay içilecek minik bir alanı var. Gençler bazen orada oturup çay içip kitap okuyabiliyorlar. Ve kadir gecesi dolayısı ile orası ve sokağımız ışıl ışıldı, bölük bölük geliyorlardı insanlar camiye. Biz kapı pencere açık direk evimizde dinleyebiliyorduk hocanın bütün söylediklerini. Onlar bitince kanal 100 Okan Bayülgen ve Caner hoca daha sonra kanal 8 ve aklımdaki sorular. Ve biz her gece böyle yaşadık Ramazanı… Ve sonuna geldik üzgünüz gibi önce zorlanır mıyız diye düşündük sonra alıştık. Günler çok uzun üstelik yorucu geçmesine rağmen…

Ve bir Ramazan ayı da böyle geçti gitti dilerim bir dahaki yıl gelene dek her şey güzel olur. Bu yıla kadar iftira, aşağılama, kibir ve kah hukuksuzlukla dolu bir Ramazan geçirmedik.

Ve bayram sabahı hüzünlü gibiydim. Sanki bir eksiklik vardı, sanki bir 30 gün daha tutmamız gerekiyormuş gibi hissettim nedense, gerçi her şeyi yalan yanlış yapanlar orucu açlıktan başka bir şey sanmayanlar, ömür boyu aç kalsalar ne yazar ya? Oruç aç kalmak değildir, yoksulun halinden anlamak hiç değil. Özelikle o mükellef sofralarda sokaktaki açları düşünmeden iftar yapanlar asla buna sığınmasın. Oruç sabrın yarısıdır. Oruç insan olmaktır…

Normal bir insan yalan söylemez hak yemez, iftira atmaz, gıybet yapmaz, çalışkandır, hazırcı değildir,  elindekini paylaşır, adildir, halimdir, salimdir, gülümseyen bir yüzü vardır, girdiği ortamı da gülümseten ve işte bu insan Allah’ın bizden öncekilere farz kıldığı gibi bize de farz kıldığı İslam’ın şartlarından biri olan orucu tuttuğunda bu özeliklerinden hiç ödün vermez… Aksine daha iyi olmaya, daha çok yardım yapmaya, daha çok paylaşmaya özen gösterir, kırıldığında kırmaz, üzüldüğünü de göstermez, kızdığında sabır dilenir.

İşte oruç böyle bir şeydir, bu yüzden bendenizce oruç bir ayla sınırlı değildir. Ve çoğu orucumuz kazaya kurban gitmiştir bile. Gıybet ve hak yemekten iftira atmaktan zahir…

Neyse doğru yanlış, eksik tamam, siyasi, dini bir otuz günü geride bıraktık ve bayramı da kutladık. Çoğumuz kıtlıktan çıkmış gibi şekere, pastaya, böreğe saldırdı… Bendeniz üzerime almıyorum çünkü oruçluyken de aynı şeyleri kararında yiyordum bayramda da aynı şeyleri hatta güne dağılacağı için daha azını su içmeyi zamana böldüğüm içinde aşırı yük yüklemiyorum böbreklerime.

Ve sevgili okuyucularım mezarlık ziyaretleri birlikte yapılan kahvaltılar bayram günlerinin en güzel tarafı. Hepimizin bayramı kutlu mutlu sağlıklı olsun dilerim. Biz evlerimizde güven içinde uyurken, savaşan ve sayıları her gün artan şehit Mehmetçiklerimizin ruhu şad olsun. Allah sabır versin hepimize, ailelerine dayanma gücü. Ve diliyorum ki artık şehitsiz bayramlar yaşarız ilerde, barış içinde, hep birlikte, sevgiyle, sağlıkla, saygıyla, her şey güzel olacak diyerek. Yase

Günün Şiiri

Nen Var Kardeşim (Kırmayanın)

bir salkım üzüm bir bardak şaraba

ne kadar benzerse

bir nefes tütün bir demet yaprağa

ne kadar benzerse

nen var canim kardeşim?

her nefeste biraz daha buğulanıyor cam

hep bir buzlu camin arkasından

bakıyormuşsun gibi geliyor yüzüme

çildiracam

iki nokta bir benek gözlerim

erimiş uzanmış dökülmüş ellerim

nen var canim kardeşim?

 

hay camına camekanına büyüsüne buğusuna aldıranın

kırmak mi dedin

kırmayanın…

Bedri Rahmi EYÜBOĞLU

Evlerimizi Takdim Ederim

Şu karşıdaki delikli kutuya ev derler

İnsan, oğulları burada yer burada içer

Ve daha tuhaf, tuhaf işler görürler

Bunların çoğu ayıp şeylerdir söylenmez

Evlerimizin üstü kapalıdır

Ve bütün şairler gökyüzüne pencereden bakarlar

Halbuki kuş yuvalarının üstü açıktır

Ve kuşlar şiir yazmazlar

Bedri Rahmi EYÜBOĞLU

Günün Fıkrası

Tilki’nin Orucu

Tilki ormanda gezmektedir. Bir ağacın dalında, bir geyik budunun asılı olduğunu görür. Açtır ama şüphelenir, kontrol edince tuzağı anlar. Çünkü geyik budu iple bir bombaya bağlıdır. Epeyce uzağa gider ve başını kollarının üzerine koyarak yatar, biraz sonra kurt gelir, budu ve yatan tilkiyi görür. Tilkiye sorar: “Napıyorsun dostum?”

Tilki cevap verir: “Hiiçç…Yatıyorum.”

“-Burada bir but var.”

“-Evet var.”

“-Neden yemedin?”

Tilki sakince cevap verir; “Bugün oruçluyum.” Kurt kendinden emin: “Ben yiyeyim o zaman.”

Tilki; “Buyur afiyet olsun.” der.

Kurt, buta uzanır uzanmaz bir patlama ile ortalık toz duman olur. Kurt yaralı, perişan halde yatarken, tilki sakince budu yemeye başlar. Bunu gören kurt; “Hani sen oruçluydun?” deyince tilki pişkin-pişkin; “Biraz önce top patladı duymadın mı?”

Günün Sözü

En büyük bilgelik şu andan zevk almayı hayatın en büyük amacı kılmaktır, çünkü tek gerçek budur, başka her şey düşünce oyunudur. Ama bunun en büyük budalalığımız olduğunu da söyleyebiliriz, çünkü yalnızca kısa bir süre için var olan ve bir rüya gibi kaybolan içinde bulunduğumuz bu an asla ciddi bir çabaya değmez.
Arthur Schopenhauer

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here