Değerli okurlarım, makaleme yine atalarımızın ölümsüz bir deyişiyle başlamak istiyorum. Bizlere onlardan başka yol gösteren yok da ondan… “İnsanlar en büyük kötülüğü kendilerine yaptılar.” Dünlere, evvelsi günlere şöyle bir göz atalım dilerseniz.
Mutluluğumuzu ters yönde etkileyen bizleri toplumda antipatik kılan, başarılarımızı gölgeleyen, çıkmaz sokaklarda yaşamaya mahkum eden (uzatmaya gerek yok) son yıllarda ki bozulan kimyamız değil midir? Bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek en büyük yanlışı kendimize yapıyor ve bu yanlışları da en iyi dönemlerimizde yapmaya adeta özen gösteriyoruz.
Bunları boşuna söylemiyorum… Konuya isterseniz, siyasi yönden bakın, dilerseniz genel ekonomiyi değerlendirin. Sporun da yanından geçmeyi unutmayın. Efendim, sporla yolumuza devam edeceğiz ama diğerleri de bizi etkiliyor, onlarla da iç içeyiz. Onlarda bizim en büyük parçalarımızdan, görmezden gelemiyoruz, gelemeyiz de…
Anlatmak istediğim şu: Her konuda (topyekûn) kimyamız bozulmuş. Bir güç gösterisi almış yürümüş. Takımlar mı şikeye ya da insanlar mı şike yapmış belli değil. Devletine kurşun sıkanlar. En önemli yazarları katledenler, tüyü bitmemiş yetim hakkı yiyenler, gerekli gereksiz, bol keseden transfer yapıp, kulübünü, insanlarımızı, dolayısıyla ülkemizi milyonlarca dolar zarara sokanlar elini kolunu sallayarak gezerken ve itibar görürken, bir kulüp başkanını olağanüstü suçlamak bana biraz ters geliyor.
Ancak, burada çok gizli ve sinsi bir amaç tam siper yatmaktadır. Eminim ileriye dönük bir yatırım bu katakulli oyunları. Diyelim ki, O kulüp başkanını kafeslediniz, O kulübün yönetimini de susturdunuz, O kulübün taraftarları, fanatikleri n’olacak? Bir kulübün taraftarı olmak, siyasi parti yandaşı olmaya benzemez. Onlar ölümüne renklerinin peşindedir. Renk aşkına yapamayacakları hiçbir şey yoktur.
O tarafların henüz kimyası bozulmadı. Onların da kimyası bozulursa n’olacak dersiniz? Maazallah (!) düşünmek bile istemiyorum. Haddimizi bilemezsek, mutlu günler Kaf Dağı’nın arkasında!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
