Futbolda Kaptanlık ve Alkışlar (1)

0
47

Değerli okurlarım, bu makaleye başladığımda tarih 8 Temmuz 2013’tü! Başka bir ifadeyle; ilk sahura kalktığımız gün ve o günden itibaren Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için oruç tutmaya başladık. Oruç Arapçada “Savm” demektir. Mübarek Ramazan nedeniyle, bu mübarek günlerin bütün âlemlere, dostlarıma, çalışma arkadaşlarıma, hasta ve hastası olanlara, çok borcu olanlara, çocukları istikbale hazırlayanlara, bir kez daha hayırlara vesile olmasını dilerim. Küçük bir paragraftan sonra başlığımızın içeriğini anlatmaya, daha doğrusu bildiklerimizi sunmaya çalışacağız.

Oruç, (savm) “kendini tutmak” demektir. Öfkesini, tiranlığını, büyüme hırsını, makam, mal-mülk hırsının dizginlemesi demektir. Bu tür insanlara “Müslüman” deniliyor ise de (mutlaka doğrudur) kutsal günlerin dışında yine bildiğini okuyan, türlü-türlü şeyler yapanlara Müslüman denilmesi kabul edilemez. Öncelikle, topluma yararlı insan olmak vardır. Allah indinde muteber kul olmak vardır. Namaz kılmak, oruç tutmak Allah’ı kandırmak için ya da insanlara gösteriş olsun diye yapılmaz. Allah’ın, kullarının ibadetine ihtiyacı yoktur.

İslam coğrafyası, koşullar ne olursa olsun, bulanık sudan bir türlü kendini kurtaramıyor. Kurtulması da mümkün değil. Hangi İslam ülkesine bakarsanız bakın şu tabloyu görürsünüz. Aç olanlar çoğunlukta, tok olanlar azınlıkta. Hal böyle olunca da, aç olan çoğunluğu bir poşet nohutla, bir torba kömürle oylarını alabilmek fazla zor olmaz diye düşünüyorum. İslam coğrafyasında tutucu ve muhafazakâr insanlar, önce şunu özümlemelidirler. Yönetime talip olacaklarsa dini referans almalıdırlar. Ve de laik olmayı içlerine sindirmelidirler.

‘Yaratılanı severiz yaratandan ötürü!’ Bu güzel ifade, onların ağzında inandırıcılığını, görkemini, konumunu, neler ifade ettiğini yitirdiği gibi, sıradan bir söz haline geliyor. Dikkat ederseniz, tarih boyunca hep din zarar görmüştür bundan. Aslına bakarsanız onlar da bunu çok iyi biliyorlar. İktidar olmak için sanırım başka seçenekleri de yok.

Bir teknik direktör, öğrencilerine şunu söylüyor: “Rakip ceza alanına yaklaştığınızda topa inançlı olarak, inanarak ölü noktaya göndereceksiniz…” İman ederek vuracaksınız demiyor. Çünkü iman ve inanç aynı şeyler değildir. İman, kutsal metinlerin ifadeleri doğrultusunda şekillenirken, inanç, inanan kişilerin kendi perspektiflerini yansıtır. Toplumu kandırmak için yalan yanlış ne varsa, tüm kutsal değerleri de ayaklar altına alarak bir süre daha yoluna devam eder. Kimsenin şüphesi olmasın ki; karizması hemen çizilir. Bunların sonu hep böyle olmuştur.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here