Futbolda Başarı Ve Motivasyon (4)

0
81

Değerli Okurlarım, dünde söylediğim gibi, her insan gibi sporcularında kendine özgü psikolojik ve biyolojik yapısı olmakla beraber, olaylar karşısında gösterdikleri reaksiyon da birbirinden farklı ve değişiktir. Onlardan üstün performans beklenebilir ama her müsabakada kapasitelerinin üstüne çıkması beklenmemelidir.

Biz yıllardan beri amatörlerden ve gençlerden söz ederken, Teknik Direktörlük müessesesinin etkili olduğunu da vurgulamaya çalışıyoruz. Çünkü Teknik Direktörlük kolay bir hadise değildir. Oyuna ve özellikle futbolcuya katkısı çok fazladır. Konuyu değiştirdiğimi sanmayın… Bir Teknik Direktör öncelikle oyuncularının eğilimlerini ve de çevresinin Genel Eğilimlerini özümlemek zorundadır. Ayrıca, futbolcu eğilimleri, olumluya ve olumsuza yönelebilir esnekliktedir.

Şunları da bilmek zorundadır… Futbolcuların grafiğini alt üst eden ve onların psikolojisini bozan olayların neler olduğunu bilmek zorundadır, bu onun görevidir. Müsabakalardan önce yaptırılan ağır idmanlar ve gereksiz özel maçlar yapmak oyuncuların sinir sistemini alt üst eder, olumsuz etkiler yapar. Futbolcular yorgun oldukları zaman psikolojik fonksiyonları da değişir. Sinirlenme, Hırçınlık, Panikleme, Zihin toplama ve Dikkat kapasitesinin azalması bunlardan bazılarıdır.

Bu işe gönül vermiş, istikrarlı, oyuncularına güven veren hocalarla çalışmak futbolcuları da, yönetimleri de rahatlatır. Bu şekilde kimsenin psikolojisi bozulmaz ve oyuncularında motivasyonları limite ulaşarak en zor maçları bile koparırlar. Moral-Motivasyon Sporda çok önemlidir…

Moral motivasyon ve psikoloji üzerine anlattıklarım, sporda ve aynı zamanda spor dışında, özel işlerimizde ve hatta boş dururken bile bizler için gereklidir. Önceleri maneviyat derlerdi, şimdi biraz sosyalleştirdiler ve ferdi motivasyon, takım motivasyonu deniliyorsa da, maneviyat sözcüğü kulağa hoş geliyor.

Bunları konuşurken; bir neden yokken, durup dururken, futbolcular iyi iş çıkarıyor da, hocalarının haletiruhiyesinde bozukluk var diyemeyiz. Hem bizim üstümüze vazife değildir, aynı zamanda abesle iştigal etmenin ta kendisidir.

Şayet, başarılı olunmuşsa, bu başarıda herkesin hakkı vardır, hiçbir oyuncu kendiliğinden ön plana çıkmamalıdır. Bununla beraber özellikli oyuncular da bulunmaktadır. Giden maçı çevirmiştir, tekmeye kafasını uzatmıştır falan…

Zaten o tür oyuncular bellidir ve prestiji de ona göredir. Her takıma öyle oyuncular gereklidir. Oyunu iyi okuyan Teknik Direktörler yıldız oyuncularını daima korur.

Başarılı olmak güzel de, bunun kuralları bilinirse daha güzel olur diye düşünüyorum. Başarılı olmanın altın kuralları vardır. *Kendine güven ve inanç, *Taraftarın sevgisini kazanmak, *İnatçı ve cesur olmak, *Maçlar doksan dakikadır, bunu unutmamak, *Hakemlerle ve Rakip oyuncularla iyi diyalog içinde bulunmak, *İyi motive olmak, kondisyonunu 90 dakikaya yaymak. Bunlardan birinin noksanlığı dünyanın sonu değildir, başarıyı da ortadan kaldırmaz. Yine de eksikliği hissedilir.

Her takımın bünyesine uygun sistemleri vardır. Her zaman sistem değiştirilemez ama geliştirilebilir. Sadece futbolcuya göre sistem olmaz, sisteme göre oyuncu olur. İşini seven hocalar her zaman zorlanırlar. Onları rahatlatacak bir şey söylemek istiyorum. “Başarılı olmak istiyorsanız alt yapınız göz ardı etmeyin, onları daima yakından izleyin, cevherleri göreceksiniz…” Biz bunu yıllarca birbirlerine söyledik, önerdik ama bir türlü söz dinletemedik. Belki sizler dinlersiniz.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here