Futbola Saygılı Olalım (5)

0
48

Değerli okurlarım, birkaç gündür işlediğim konu ne hakemler, ne de milli takımımız. Biz burada saygı kavramını öne çıkararak, herkesin bir miktar, bu kavramdan nasibini almalarını öneriyoruz. Başkaca bir amacım yok. Aylar önce hakemlerimize ve yıllar öncesinin hakemlerine nezaketi elden bırakmadan bazı şeyler söylemiştim. Ancak, hakemlerimize tam değil de, birazcık sempati duymaya başlamışken, bazı futbol müsabakalarında yani yetme hakemler gülünç bulup, komik duruma düşüyorlar.

Hiç birimiz hakemlere düşman değiliz ve o kişi maçlarda gördüğünü çalacak. Bunları yazarken aklıma şunlar geldi. İnanın çok etkilenmiştim… Ankara’da yıllar önce çok duygusal bir hadiseye tanık olmuştum. Yerel iki takımın müsabakasıydı ve devre arası olmuştu. Bir teknik direktör oyuncularına şunları söyledi: “…Zeminin ağır olduğunu biliyorum ama rakibinizden daha fazla koşarsanız bu maçı alırsınız…” Aynen böyle söylemişti o muhterem çalıştırıcı. Sonuçta rakibinden daha fazla koşan bu takım maçı kazanmıştı.

Sözü şuraya getirmek istiyorum. Bizim bazı hakemlerimiz, pozisyondan yirmi metre uzaktayken bile faullere, kartlara başvurabiliyor. Burada bir yanlış var diyemeyeceğim. Ancak, hani oyuncuların niyeti önemlidir diyorduk ya. O kadar mesafeden niyet okumak mümkün mü? Kabul etmek mümkün değil, olmaz öyle şey diyorum. Hakemler de oyunun bir parçası ve meşin yuvarlak hakeme çarptığında “Top bana çarptı” diye düdük çalıyor mu?

Bu nedenle, genel olarak hakemler oyuna hakim olup doğru ve adil karar vermeleri için futbolcular kadar koşmak zorundalar. Böyle yaparlarsa topa sahip olmak isteyen oyuncuların niyetlerini okuyabilirler. Uzun yıllar önce futbolu bırakanlar hakemlik yapıyorlardı. Onlar daha başarılıydı. Bildiğiniz gibi futbolu oynayanlar oyuncuların niyetini daha iyi anlar. Bu dönemde istisnaların dışında futbolcuların kazancı fazla iyi değildi. Daha sonraki yıllarda ekonomileri düzelince hakemliğe itibar etmediler. Bazıları spor yazarı oldular falan.

Herkesin olduğu gibi, hakemlerimizin de bir rengi, taraftarı olduğu bir takım vardır mutlaka. Gelin görün ki, hiç birisi “Şu takımdanım” demez, diyemez. Burada onlara hak veriyorum. Eğer doğruyu söylesin ona görev vermezler. Hepside mili takımdan sağ olsunlar.

Futbola saygı, sadece kazanılan şampiyonluklarla olmaz ki. Öncelikle gençlere değer vermekle başlar bu saygı. Elin takımı beş altyapılı oyuncusuyla dünya şampiyonu oluyor. Kendi alt yapındaki yıldızları görmezden gelip bavul dolusu dolarları yad ellere verirsen, ekonomin de zayıflar, futbola saygında kalmaz.

Futbolun, liglerin havası başkadır. Gençlerimizi lig maçlarında oynatarak kazanmayı prensip haline getirmeliyiz. Ekonomimiz güçlenir, paramız kasamızda kalır ve en önemlisi ülkemize yıldız oyuncular hediye etmiş oluruz. Daha başka ne söyleyebiliriz ki? Her sezon takım değiştirmek akıl karı değildir.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here