Değerli okurlarım, biz millet olarak “O Anı” yaşamayı ve ondan haz duymayı sevenlerdeniz. Bu duygunun hoşa gitmeyecek ya da göze batacak bir tarafı yok. Dün yaşanmıştır, yarınların garantisi yoktur. Bu nedenle de yaşadığım günü olağanüstü değerlendirmeye çalışıyoruz.
Unutmayalım ki, futbol sahalarında çıkan olayların, galibiyetlere sevinmenin, yenilgilere üzülmenin tek nedeni de bu olsa gerek diye düşünüyorum. Çünkü yarının garantisi yok, ne varsa bugün ve elimizden ne gelirse bugün yapalım diyorlar ya da bana geliyoruz!
Ülkemizde, sevinerek söylemeliyiz ki hayırsever vatandaşlarımız bir hayli fazla. Öyle bir an geliyor ki, ortalık nohuttan kömürden geçilmiyor. Yarınların da garantisi olmadığından kimsede bu bedava gelenlere hayır demiyor. Yaşam bugün için devam ediyor, yarın meçhul!
Sporumuzu, özellikle futbolumuzu yönlendirenler… Bizim futbolumuz öyle bir spor ki, herkes bir ucundan tutmak ve ondan nemalanmaya çalışıyor. Bunu istemek doğal bir hak mıdır? İşte o tarafına akıl erdiremedim. Şöyle düşünelim. TFF Başkanı “Beş yıl Avrupa’ya gitmezsek n’olur?” diyor. Başbakan “Velev ki 8 yıl Avrupa’ya gitmedik n’olacak” diyor. Onlar da biliyor ki, yarınların garantisi yok, ne söylersek söyleyelim kesemize kalacak diyorlar. Onlar çok haklı! İçinde bulunduğumuz gün önemli, yarınların ne getireceği bilinmez ki!
Kasımpaşalı bir arkadaşım var. Zamanında (ifadesine göre) futbol oynamış spordaki kariyerini bilemem ama yan-yan yürüdüğüne göre futbol oynadığı bir gerçek. Bir defasında aynen şöyle söylemişti; “…İyi ki futbol varmış. Kafadan bir şey sallıyorum, hemen gündem değişiyor ve yırtıyoruz…” Ve devam ediyor;
“…İnkar etmek dünümüzde vardır. Ben de bunun hakkını iyi veriyorum, millete dününü öğretiyorum. Spor yapın diyorum, namaz kılın demeyi hiç ihmal etmiyorum. Namaz kılın da sonra ne yaparsanız yapın diyorum. Kürtaj yapan doktorları ele alarak gündemi derhal değiştireceğim. Seçim yaklaşıyor, Avrupa’dan dumanı bol kömürle, en ucuzundan nohut sipariş verdik. Seçim yakın da ondan! Allah’ın izniyle bunları yaptık, Bunları yapmazsam Rabbime ne cevap vereceğim…”
Allah’a yakın olmak çok güzel bir yaklaşım. O’na yaklaşmak için de, kalbimizin temiz olması gerekmez mi? UEFA’nın kupalarına iştirak edememek başkadır, bilerek ve isteyerek katılmamak daha başkadır. Bir de, bu bilerek ve isteyerek katılmamanın getirisi, götürüsü olacaktır, bunun ceremesini kim çekecek dersiniz? Bana göre millet çekecek diye düşünüyorum. Bu milletin çektiği cereme Kasımpaşa’ya köprü olur ama desteksiz köprü olur mu sizce?
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA