Değerli okurlarım, futbol müsabakalarına gittiğinizde, teknik direktörlerin ve kulüp başkanlarının duruşlarına ve bakışlarına hiç dikkat ettiniz mi? İyice dikkat ettiğinizde, sanki “Fi” tarihindeki imparatorları taklit ediyormuşçasına onların da yüz hatları öyle değil mi? Dikkat etmeyenler, lütfen iyice dikkat etsinler. Ya da şöyle; bir kulüp başkanı ne zaman teknik heyete yüz vermez veya teknik direktörler müsabakalarda ne zaman oyuncularına sertleşir ve yüksek sesle konuşur. Bağırıp çağırmaktan söz ediyorum.
İşleri iyi giderken kimsenin kimseye sesi çıkmaz. Hele kulüp başkanları, “Biz Hocamızın İşine Hiç Karışmayız” demeyi hiç mi hiç ihmal etmezler. Teknik direktörler ise, maç berabere devam ederken ama ataklar organize ise, uyarıları sevecendir, babacandır. Ne zaman ki takımı galip duruma yükselir ve üç puan garanti olur. O zaman teknik direktörün havasından geçilmez.
Fırçalamadığı kimse kalmaz. O dönemleri anımsatan imparatorları taklit eden teknik adamların yüz hatları hep aynıdır ya da kralı ve imparatorları model almak evrenseldir dersek, fazla mı abartmış oluruz. Bu konu da fazla ısrarcı değilim.
Atatürk-Cumhuriyet ve Spor…
Bildiğiniz gibi, insanlık tarihinde yetenekli, karakterli, vatanperver ve aynı zamanda da alçak ve şerefsiz adam bolluğu vardır. Öyle demiştik makalemizin başında. Bunlar vardır ya, dahiler ise enderdir. Ayrıca insanlık tarihinden söz ederken, insanın bir kültür varlığı olma sürecinden yani 6-7 bin yıllık süreç içerisinde doksan yıllık Cumhuriyetin ne denli kısa ama bizim coğrafyamız için ne kadar önemli bir dönem olduğunu bu ülkede yaşayan her insanın bilmesi gerekmektedir.
Kimler bilecek? Yetenekliler de, alçaklar da bilecektir. Onun içindir ki, medeniyetin doğduğu bu topraklarda yapılan üniversite oyunlarının açılışında, Arabistan’dan girip Mehter Marşı ile çıkarak Atatürk ilke ve İnkılâplarını, devrimlerini ve Cumhuriyeti yok sayamazsınız.
Cumhuriyet ile birlikte demokrasi de insanlara huzur vermiştir. Bir zamanlar ecnebilerin oynadığı futbolu yüz metre öteden seyreden gençlik, şimdi futbola sımsıcak yaklaşımla, korkusuzca hem oynamış ve hem de izlemiştir. Bu anlattığım Cumhuriyet’in verdiği çok küçük bir hediyedir.
Atatürk yetenekli olmanın ötesinde, büyük bir komutan, devlet adamı, lider ve bilge kişiydi. Başka türlü 600 yıllık bir imparatorluğun içinden Cumhuriyet doğmazdı. Sizler bu coğrafyanın tüm kültürel hayatını Üniversite Oyunlarına, Akdeniz Oyunları’na yansıtıyorsunuz ama içinde Atatürk ve Cumhuriyet yok. Yani en anlamlı dönemi, Anadolu aydınlanmasının başladığı süreci yok sayıyorsunuz. Yarın devam edeceğim. Yarım bırakmak çok büyük yanlış olur.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
