Futbol Bir İbadettir (5)

0
53

Değerli okurlarım, spor, özellikle futbol hakkında bir şeyler yazabilmek için akademisyen olmak ya da bir kaç fakülte bitirmek gerekmez. Bunun için dağarcığında bir şeyler olacak. Hele bir de futbol oynamışsan kim tutar seni. Zaten futbol zorluyor, “Ben öncelikliyim” diyor.

Her şeyin bir nedeni var. Artık hepimiz biliyoruz ki, futbolu endüstri haline getirmiş ülkeler, bu sektörden kazandıklarıyla zengin oluyorlar, yüzler gülüyor. Mal yerine futbolcu ihraç ediyorlar. Ne kadar güzel ve kolay bir iş değil mi? Bu konuyu yıllardan beri öncülük eden Brezilya’ya az ama sağlam bir göz atalım. Bakalım neler göreceğiz…

Çocukluğumuzda Brezilya’nın ürettiği dünya ülkelerince ihraç ettiği, bunlarla ayakta durmaya çalıştığı öğretilen iki önemli ürün hala bizim kuşağın belleğinde. Kahve ve Kauçuk! Futbol endüstri haline geldikten sonra bu ülkede üretilen kahve, trenlerde yakıt yerine kullanılıyormuş. Hocalarımız öyle öğrettiler. Kauçuk yine yerinde duruyor, her şeye de kullanılıyor.

Örneğin, ülkemizde Brezilya patentli yüzlerce bulunmaktadır. Hepsi de dört köşe olup gidiyorlar. Transfer olurken de kazanıyorlar, kovulurlarken daha fazla kazanıyorlar. Nasıl ülkeyiz hayret! Şurasını da aklımızdan çıkarmayalım. Toplumumuz günahlara takılıp inkıtalara uğramasaydı, acaba diyorum bu denli geri kalıpta nal toplar mıydık? 1900’lü yıllarda ülkemizdeki ecnebi gençler gibi korkusuzca bu spor icra edilseydi, şimdi belli bir yerimiz olmaz mıydı?

Mutlaka iyi bir yerde olurduk. Günah diyerek, şunun bunun kellesidir korkutmasıyla bir adım ileriye gidemedik. O zaman ülkemizi yönetenler Kasımpaşalı değillermiş demek ki. Öyle olsaydı sanırım daha iyi olurdu.

Futbolu izlemenin ve hatta sevmenin bile suç olduğu dönemden söz ediyorum. Ecnebi gençlerin futbol oynadığı alana en fazla 50 metre yaklaşabilirsiniz. Aksi halde kelle gider. Hal böyle olunca, şu anda iyi durumda olduğumuzu söyleyebiliriz. 1956 yılında kazanılan bir Macar galibiyeti doğum günü gibi her yıl kutlandı. Şampiyon Macarları böyle yendik, şöyle dize getirdik  falan!

O zamanlar, Ay-Yıldızlı Milli Takımımız yüz kızartıcı skorla yenilirdi. Ertesi günü delikanlı basın yayın aynen şöyle manşet yapardı: “YENİLDİK AMA EZİLMEDİK!” Dolmabahçe’de, sonradan İnönü Stadı’nda 5-0, 6-0 yenilmişsin ve hala ezilmedik diyoruz. Ezilmiş olmak için, otuz ya da kırk sıfır mı yenilmemiz gerekiyordu.

Futbolun verdiklerinden, faydalarından dolayı ona saygı duyuyor ve ibadettir diyoruz. İbadet sadece namaz kılmakla olmaz ki. Yavaş-yavaş da olsa işler biraz düzeliyor. Futbolda ve basketbolda UEFA kupaları kazanıldı, bir takımımız da dörtlü finallerde. Kupaya yakınlar. Şunları söylemeye çalışıyorum. Birden bire barılı olmak ve böyle gidecek diye düşünmek fazla iyimserlik olur. Tedricen, taşları yerine oturtarak, istikrarlı bir biçimde yola devam etmekte fayda vardır diye düşünüyorum.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here