Cumhurbaşkanı Adaylığı

0
30

Ortada bir erken seçim ihtimali yok iken; üstelik yokluk, yoksulluk, yolsuzluk, pahalılık ve yüksek enflasyonun zirve yaptığı bir zamanda CHP’nin Cumhurbaşkanı adayını ön seçimle belirleme kararı alması amiyane tabirle “abesle iştigal”den öte bir şey değil. Seçimlere daha 3 yıldan fazla bir zaman var. Ülke yangın yeri, halkın çarşı pazara gidemediği bir zamanda, seçilecek olan aday seçim kampanyaları mı yapacak, yoksa halkın gerçek gündemi olan yokluk, yoksulluk ile mi mücadele edilecek? Ana muhalefet partisinin görevi halkın gerçek gündemi ile mücadele olmalı. Ortada henüz bir seçim yok. Yakın tarihte yapılacağı ile ilgili bir belirti de mevcut değil.

CHP’nin yapacağı bir ön seçimde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun kazanması hemen-hemen kesin sayılır. Oysa kamuoyu yoklamalarında, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş açık ara tüm adayların önünde çıkıyor. Öyle anlaşılıyor ki; CHP parti meclisinin alelacele ön seçim kararı almasının amacı, Mansur Yavaş’ın önünü keserek kendilerine göre öz çocukları Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı göstermek.

Parti yönetimi bu muhtemel sonucu çok iyi biliyor. Bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçim öncesi yapılan anketlerde de Mansur Yavaş oldukça önde olduğu halde Kemal Kılıçdaroğlu 40 milletvekilliğini, tabana ve merkez yöneticilerine sormadan diğer muhalefet partilerine siyasi rüşvet vererek adaylığını zoraki kabul ettirmiştir. Kaybedeceğini bile-bile Türk milletine adaylığını dayatmıştır. Kılıçdaroğlu kazanmak için değil, Recep Tayyip Erdoğan’ı kazandırmak için aday olmuştur.

Bugün de benzer bir senaryoyu, vesayeti altında bulunan parti yönetimini zorlayarak Ekrem İmamoğlu sahneye koymaya çalışmaktadır. Çok iyi biliyor ki; parti tabanı muhtemel bir önseçimde kendisini aday gösterecektir. Bu sonucu siyasetle az buçuk ilgilenen her vatandaş tahmin edebilir. Çünkü onlara göre İmamoğlu CHP’nin öz çocuğu, Mansur Yavaş üvey evlattır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan uzun zamandır CHP’ye “adayınızı belirleyin” derken, diğer yandan yargı sopasıyla İmamoğlu’nu adaylığa zorluyor. Açıkçası ana muhalefet partisini dizayn ediyor. CHP’nin genel başkanı Özgür Özel de “erken seçimin adayı erken belirlenir” diyerek bu oyuna geliyor.

Türk halkı hiç olmadığı kadar büyük bir-bir ekonomik çöküntü içerisinde iken yapılan kamuoyu anketlerinde AKP halen 1. sırada ve Erdoğan Cumhurbaşkanı adayı olarak yine üst sıralarda ise tespit edilecek Cumhurbaşkanı adayının sadece CHP adayı olarak düşünülmesi son derece yanlıştır. İktidar partisi karşısında, muhalefet partilerinin tek bir aday üzerinde mutabık kalmaları ve adayın geniş katılımlı halk kitleleri ile yapılacak anketlerle belirlenmesi daha doğru olacaktır. Diğer muhalefet partileri ile görüşülmeli ve kazanabilecek bir aday üzerinde mutabakat tesis edilmelidir.

Her şeyden önce şu şartlarda Erdoğan’ın yeniden aday olması mümkün değildir. Bunun için ya bir erken seçim ya da anayasa değişikliği yapılması gerekmektedir. Anayasa değişikliği için DEM’in desteği alınması mecburiyeti vardır. Şu anda DEM’le yapılan görüşmeler ve 50 bin kişinin katili Abdullah Öcalan üzerine yapılan pazarlıklar bu anayasa değişikliği içindir. Bu senaryo halka çok iyi anlatılmalıdır.

Mesele Yalnız CHP’nin ve partililerini değil, 85 milyonu ilgilendirmektedir. O nedenle Atatürk’ün partisi olduğunu söyleyen CHP yöneticilerinin amacı sadece kendi partilerinin adayını belirlemek değil, topyekûn Türk milletinin muhtemel Cumhurbaşkanı adayını tespit etmek olmalıdır.

Bunun için de toplumsal uzlaşma şarttır.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here