Din ticaretini dilediği gibi yönetip “mürit” denen müşterilerine pazarlayan sahte Mehdi’nin o ilginç suratını 60 saniye, yaptığı konuşmalarda uyuşturucu kokan vaazlarından da sadece 180 saniyelik bir bölümünü önce dinleyin, izleyin ve sonra dikkatlice inceleyin.
Yüz ifadesinden ne mal olduğunu, ne dolaplar çevirdiğini anlar, hemen şipşak anında değer yargılarına varabilirsiniz. Onun hakkında fikir yürütecek, huyunu suyunu öğrenecek ve ruh halini anlamaya yetecek kadar sırları açığa çıktı zaten. Kim bilir önümüzdeki günlerde daha ne ilginç sırlarla karşılaşacağız. Bu sırların ardı arkası kesilmeyeceği malum. Heyecanla ve sabırla bekleyip görelim.
Çatık kaşlı, sert bakışlı ve asık suratlı… Huysuz, sevimsiz ve pişkin… İnsanlara tepeden bakan kibir bağımlısı, yüksekten atıp tutan, acımasız ve aksi… Sanki yüzünden düşen bin parça!
Kin ve nefret kusan, intikam duygularıyla beslenen, insanlığın utanç abidesi ucube bir yaratık örneği… Her önüne geleni azarlayan, meydan okuyan, uluorta tehditler savuran, gözdağı veren, kabadayılık ve külhanbeylik taslayan, ar damarı çatlamış, doyumsuz, saldırgan, dayatmacı, şantajcı ve hakaret etme uzmanı…
Üç dört dakikalık ayırdığımız zaman dilimi içinde, o meşhur din tüccarının ahlaki yapısı hakkında kamuoyu ikna olmuştur sanırım. Vicdani ve insani duyguları törpülenmiş, tamamen körelmiş, sicili bozuk psikolojik kimliğiyle iç dünyasının dışa yansıtılan hal ve hareketleri bütün çıplaklığıyla ortadadır.
Sözlü Dilekçe “Beddua”nın Reddedilmesi
Dilekçe, bir dilek ve isteği bildirmek için resmi makamlara sunulan tarihli, imzalı ve açık adresli yazıdır. Yasalarımıza göre dilekçeye en geç on beş gün içerisinde olumlu ya da olumsuz yanıt verilmesi zorunludur. Yazılı dilekçenin içeriğiyle ilgili, resmi makamın vereceği yanıt yasal koşullara bağlıdır. Her şey açık bir şekilde kağıda dökülür, gizlilik söz konusu değildir.
Dua ise, yalvarıp yakarmak suretiyle Tanrı’ya sunulan “sözlü” bir dilekçe türüdür. Dua, bulunulan ortama göre bazen sesli, bazen sessiz veya gizlice yapılır. Yağmur duası, sözlü dilekçeye bir örnektir.
Beddua da “sözlü dilekçe” kategorisine girer. Dua ile aynı özellikleri taşır. Ancak tek farklılıkları, her ikisinin birbirine taban tabana zıt özellikte olmalarıdır. Dua, Tanrı’ya iyi ve yararlı isteklerde bulunmak için iletilirken, beddua da zarar verici kötülük içeren isteklerin yerine getirilmesi amacıyla yapılır.
Dua ya da beddualarda, resmi makamlara sunulan “yazılı dilekçe” gibi en geç on beş gün içerisinde yanıtlanıp sonuçlandırılmaz. Öyle bir koşul veya zorunluluk aranmaz. Her şey Tanrı’nın rızasına bağlıdır, yetkisi dâhilindedir. Dua ya da bedduanın nasıl sonuçlanacağına dair zamanı ve kararı belirlemek, Tanrı’ya aittir.
“17-25 Aralık” sürecinin ardından “beddua şovuyla” ekranlarda boy göstererek, ileri-geri yerli-yersiz konuşan, ağzına geleni ölçüsüzce ve hırçınlıkla söyleyen, ağzından çıkanı kulağı duymayan, beddualar eşliğinde ülkesine demediğini bırakmayan, sömürgeci devletlerin misyoneri o zatın, toplumu geren davranışlarını şaşkınlıkla izlemiştik.
Dürüstlük ve samimiyet yoksunu, dini duyguları istismar ederek kendi çıkarları doğrultusunda dizayn eden, ülkesine, milletine ve devletine ihanet eden ve Tanrı katında makbul olamayacak birinin bedduası kabul görmedi. “15 Temmuz”da boyunun ölçüsünü aldı, Tanrı bedduayı reddetti.
“15 Temmuz” gecesi, bir avuç vatan haini hariç, 79 milyon vatansever insanımız hep bir ağızdan haykırarak bedduayı sahibine aynen iade etti. Nasıl mı? Hiç vakit kaybetmeden APS ile taahhütlü olarak misliyle Pensilvanya’daki adrese iade edildi.
Ülkemizin, bu FETÖ’cülerin şeytanlıklarından, belalardan korunması için verilmiş sadakası varmış.
