Bugün Yeni Bir Gün..

0
64

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? “Bugün yeni bir gün, yeni bir başlangıç” diyor  Başbakan Erdoğan. Yapmakta  olduğu gündem konuşmasında… Ve ilk adımlar atıldı, karar resmi gazete yayınlandı. Türbana serbestlik verildi, andımız kaldırıldı bu günden sonra. Türbanın kaldırılmasına sevindim çünkü ömrümün hiçbir zamanında türbana karşı olmadım daha doğrusu başörtüsüne. Çünkü biz muhafazakar bir ülkeyiz ve hemen çoğumuzun büyük annesi ya da ailesinde birileri baş örtülüdür. Ve en önemlisi herkes  istediğini giyinebilmelidir. Kimse kimseyi rahatsız etmeden ve giysileri siyasi bir objeye çevirmeden…

Ve “Cemevleri terör yuvası olmasın” demiş  Ak Partili Metin Metiner tv’deki konuşmasında. Sonrada  sözlerim çarpıtıldı dedi. Valla söyledi ya da sözleri çarpıtıldı hiç dert değil. Dert olan sürekli birilerinin, birilerinin sinirlerini zorlaması… Aslında bu konuşmalar kimsenin umurunda bile değil çünkü Aleviler artık bunu aştı. Kimse onları incitemez artık tarih boyunca ön yargılı ve düşmanlıkla ve katliamlarla o kadar incinmişler ki artık daha çok incitemez kimse onları ve söylenen sözler ancak söyleyeni bağlar. Aleviler o sözlerin muhatabı değiller olamazlarda. Ve demokrasi paketinden her hangi bir beklenti içinde değillerdi hiçbir zaman. Bu yüzden düş kırıklığı diye bir şeyde düşünülemez doğal olarak. Kimsenin onlar hakkında olmayacak düşler kurmasına da  gerek  yok  ayrıca.

Ve sevgili okuyucularım okuduğumda tüylerim diken diken oldu ama inanamadım demeyeceğim inanıyorum çünkü   önceden de okuduklarım vardı, önceden de okuduklarımdan tüylerim diken, diken oluyordu. Ve inanmak istemiyordum. Ve insan diyordum yaratılmış en güzel yaratık ama  bazı insanlar   bunun farkında olmadığından en azılı canavardan  daha  acımasız ve iğrenç olabiliyor. Ve İslam’ı tamamen kendine göre çarpıtarak uygulayabiliyor. Suriye’de yabancı basının yazdığına göre “seks cihadı” yapılıyormuş fetvaya göre. İsyancılara kadın ikramı yapılıyormuş, bu görevi yerine getiren kadınlar da sonunda  cennete  girmeyi vaat ediyormuş. (yazanların yalancısıyım). Eğer doğru ise bu yazılanlar vay halimize diyorum ve eğer İslam buysa ben ateistim…

Ve ellerinde  kutsal kitap olduğu halde bu kadar yalan yanlış iğrenç işleri yapanlar nasıl insanlar? “Yaşa ve gör” demişler. Ve yaşıyoruz ve görüyoruz ve gördüklerimize yaşadıklarımıza bir türlü inanamıyoruz.

Sabit Telefon Faturaları

 Ve sevgili okuyucularım  sabit telefonlara gelen vergiler hepimizin  malumu. Üç ay telefon kullanmadık evde değiliz çünkü. Ama her ay hiç ahizeyi kaldırmadığımız telefona en az otuz lira ödedik. Herkes ödüyor. Telefonu kullanınca bir liralık konuşuyorsun gelen fatura aynı. Bir liralık konuşup otuz lira ödemek sanırım bize mahsus bir şey. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Zahar?

“Kapitalist  sistemin eli cebimizden  çıkmıyor” diyor ve kendimize kızıyorduk. Telefonu kaldır kurtul, işte bu kadar  sanıyorduk. Ne kadar da yanılmışız oysa. Beterin beteri varmış, anlatılana kadar haberdar olmadığımız. Şöyle ki Teyzelerim ve arkadaşlarımın bir kısmı  telefonlarını dilekçe vererek kapatmış… Ya da kapattıklarını sanmışlar…

Aslında telefonla  görüşme yapamıyorsunuz  ama her ay telefon faturası geliyor. Ve sizi fatura ödemeye mahkum ediyorlar. Beterin beteri bu olsa gerek? Ve amaç sanıyorum insanları bu konuşmadıkları faturalara mahkum edip “bari şunu yeniden açayım” dedirtmek. Tabi yeniden açtırmakta bir avuç para… Ve abonman sayısı düşmeyecek böylece ve biz (kendimi öyle görüyorum ne yapabilirim?) sabit sağımlık inekler hep sağılmaya devam edilecek. Ve düşün haksız cebe giren paranın miktarını?

Biz halimize şimdi şükrediyoruz en azından ahizeyi kaldırınca bir ses duyuyoruz. Ama  telefonu kapatanlar bunu da yapamıyor, havaya ya da bilmem ne için  para ödüyorlar. Bu sinir bozucu uygulama bir an önce sona ermeli diyorum. Abonmanlara bu kadar bir saygı gerekiyor kanımca.

Ve bu garip faturalar neden geliyor onu öğrenmek hakkımız ve bu  harcamadığımız parayı ödemek istemiyoruz diyorlar. Haklı olarak. Ve eğer durum düzelmezse hepimiz telefonlarımızı kapatma kararı aldık. Ve hakkımızı yasal yollardan  aramaya.

Ve sevgili okuyucularım  bu kullanmadıkları faturaları ödemek zorunda olan arkadaşlar baya sinirleniyorlar. Ve yaşam kaliteleri düşüyor böylece… Peki, ama kimin bizim yaşam kalitemizi düşürmeye hakkı var canım? Soruyorum.

Ve şimdilik sağlık ve sevgiyle hep birlikte kalalım, bütün haksızlıklara, ön yargılara inat; el ele diyorum sevgili okuyucularım. Yase

& & & & &

Ben Yolcuyum

Yaşamın anlamını kavramak için dünyayı dolaşmaya çıkan bir genç, gezdiği ülkelerden birinde ünlü bir bilgeyi ziyarete gitmişti. Gezgin genç, bilgenin yaşadığı evde, tüm duvarların kitaplarla kaplı olduğunu gördü. Fakat evi dikkatle gözden geçirdikten sonra, yerde bir kilim, duvar dibinde yatak olarak kullanılan bir sedir, ortada ise bir masa ve sandalyeden başka evde hiçbir eşyanın olmadığını gördü ve merakla sordu: “Neden hiç eşyanız yok?” dedi. “Koltuklarınız, kanepeleriniz, büfeleriniz, Onlar nerede?”

Bilge, bu soruya karşılık olarak kendi bir soru sordu gezgin gence; “Senin de yalnızca, sırtında taşıdığın küçük bir çantan var, yavrum” dedi. “Peki,senin eşyaların nerede?”

Gezgin genç,kendini savunurcasına yanıtladı bu soruyu: “Ama görüyorsunuz, Ben yolcuyum.” Ünlü bilge, hak verircesine güldü: “Ben de öyle, yavrum” dedi. “Ben de öyle.”

Kurban Bayramı İle İlgili Ayet

Ey iman edenler, siz ihramlıyken avı öldürmeyin Sizden kim onu kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse, cezası, hayvandan öldürdüğünün bir benzeridir Buna da, Kabe’ye ulaşmış bir kurbanlık olarak içinizden adalet sahibi iki kişi hükmedecektir Veya yoksulları doyurmak veya onun dengi oruç tutmak olan bir keffaret vardır Böylelikle işlediğinin vebalini tadmış olsun Allah geçmişte olanı bağışladı Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan öc alacaktır Allah üstün ve güçlü olandır, öc sahibidir. (5/95)

Günün Şiiri

Bayram Duası

Ya Rabbi tadına bütün milletin,
Varacağı bayramlara eriştir
Milletinin yarasını devletin,
Saracağı bayramlara eriştir.

Devletin milletin verip el ele
Kimsenin kimseyi etmeden köle,
Zenginin fakirin gönül gönüle
Gireceği bayramlara eriştir.

Fukaranın rezil olduğu değil,
Hastanede rehin kaldığı değil,
Memurların zekat aldığı değil
Vereceği bayramlara eriştir.

Her mübarek bayram gelince böyle,
İşçi köylü mahzun olmasın öyle,
Cebinde harçlığı göğsünü şöyle
Gereceği bayramlara eriştir.

Enflasyon insin diye çok estim,
Anladım ki biraz hayalperestim,
İnmesinden artık umudu kestim
Duracağı bayramlara eriştir.

Ya Rabbi halimiz ayandır sana,
Tahammül kalmadı dökülen kana,
Savaşın kavganın, terörün sona
Ereceği bayramlara eriştir.

Sağımız solumuz düşmanla kaplı,
Sırtımızda nifak hançeri saplı.
Yüreklerin birlik-beraber toplu
Vuracağı bayramlara eriştir.

Ben desem devletin gücüne gider,
Bunlar ne av yapar ne koyun güder,
Hepimizin başta gerçek bir lider
Göreceği bayramlara eriştir.

Arif der ki Ya Rab Müslüman Türk’üm
Bu düzen tartmıyor çok ağır yüküm,
Türk’ün ve İslam’ın yeniden hüküm
Süreceği bayramlara eriştir.

Ozan Arif Şirin

Günün Fıkrası

Yaşlı ve çirkin bir kadın soluk soluğa karakola gelip şikayetçi olur; “-Adamın biri beni bir saattir izliyor, kendimi buraya zor attım, galiba sarhoştu memur bey” der. Polis çirkin kadını tepeden tırnağa süzüp cevaplar; “Galiba değil, besbelli sarhoşmuş” der.

Günün Sözü

Kadını kalkındıran, onu uçurumun dibine kadar yuvarlanmaktan koruyarak hayata yeniden doğmasını sağlayan biricik kuvvet aşktır.

DOSTOYEVSKİ

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here