Değerli okurlarım, sporda işlenen suçları ifşa etmek ya da cezalandırmak için müsait zaman kollanmaz. Eski bir hadise olmasına rağmen konumuzla örtüştüğü için gündeminize getiriyorum. İktidarın yakınlık duyduğu bir spor kulübü örneğin şike ile suçlanıyor ve sağlam deliller de varsa ceza-i müeyyide uygulanmalı. Bu uygulamanın seçimle bir ilgisi olabilir mi?
Konunun kapanmış gibi göründüğüne bakmayın. Kapanmaz, kapanmamalı da. Uzun yıllar önce bir yerel takımımızın yaptığı şikenin hafızalarda hala canlılığını koruduğu gibi. Yapılan yanlışlar, işlenen günahlar ne olursa olsun milyarları peşinden koşturan futbolun zarar görmemesini sağlamaktır.
Bizim anlatmak istediğimiz; tamamen insanlardan oluşan bir malzemeyi, ayrı dünya ve yaşam biçimleriyle, tamamen değişik kültür ve dinlerden gelen insanların oluşturduğu topluluğu sevk ve idare edenleri bir araya katıp, milyonlarca insanın umutlarını ve yaşam biçimlerini bağladığı bir topluluğu idare etme, onlara layıkıyla idarecilik yapabilme meselesidir.
Ancak, anlatmaya çalıştığım kişiler görevlerini ihmal eder, işlerini yapmaya korkarlar ve en önemlisi bir yerlerden icazet almaya kalkarlarsa, zarar, sonunda maddi ve manevi yine insanlara yıkılır. Bu insanlar tarafsız değillerdir. Bu insanlara “Taraftar” deniliyor. Hafife alamayız da, fedakârlık ve renk aşkı başka türlü canlı yapmış bunların çoğu ekmek parasını bilete yatıran cefakâr ve de vefakar sporseverlerdir.
Bir örnekle konumuzu güçlendirelim diyorum. Bu makaleyi okurlarımın isteği üzerine yazıyorum. Hani bir süre önce şike olayları gündem oluşturmuştu ya. Her şeye rağmen şike yapılmaz, hiç kimse şikeye tevessül etmez, tenezzül etmez diyorum. Hiç şike yapılır mı?
Efendim, uzun yıllar önce Avrupa’ya gitmiş ve bedenen çalışarak yaşamını güzelleştirmeye, ekonomisini güçlendirmeye ve daha sonra da ülkesine faydalı olabilmek amacıyla dönüş yapmayı planlayan bir arkadaşım. Sporu seven, spor sohbetlerini kaçırmayan bu arkadaşımı maalesef toprağa verdik. Vefatından bir süre önce beraberlik ve ülkemiz sporuna yapılan çirkinlikleri konuşuyor ve biraz da hasret gideriyorduk.
İçki, sigara kullanmaz ve akşam saat onda uyumaya çekilir. Disiplinli bir yaşamı olmasına rağmen genç denilecek yaşta kaybettik. Rahmetlinin ağzından çıkanları bir iki cümleye sıkıştırmaya çalışacağım. “…Avrupa’da şike yapan takımı taraftarı boykot eder, hep yuhalanır. Cezalar anında verilir. Puanlar anında silinir. Boyut kazanmış bir meseleyse, yöneticiler ve spor bakanı istifa eder. İcazet-micazet olmaz oralarda…”
Ülkemizdeki sporla ilgili gelişmelerden çok etkilenmiş. Avrupa’da alay konusu olmuş bu çirkinlikler. Hele o icazet yok mu, her şeyi mahvediyor.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
