Bilim ve Futbol (1)

0
55

Değerli okurlarım, futbolun ‘F’si bile bilinmezken, dünyadaki şu anda nefes veren, sağa sola sataşan ya da yeni doğmuş olan şu kadar milyar insan da yokken ve şu kadar asır önce, falanca kıtanın yerlileri adına futbol denemeyen, isimsiz olan bu sporu (artık nasıl oynuyorlarsa) iki takım halinde oynadıklarını biliyoruz.

X kıtasında oynanan ve yerli kabilelerin, bu iş için; sayısı doğal olarak bilinmemekle beraber, iki taraf halinde oynanacağına inandıklarını ve de ortaya çok önemli bir ödül koyduklarını da biliyoruz. Önce o çok önemli ödülün ne olduğunu söyleyip devam edelim.

Efendim, varsayım olarak kabul edilen bu önemli olayı, Ankara’da Büyük Kütüphane’de bir ansiklopedide okumuştum. İnanılır gibi değil ama gerçek payı da olduğunu kabul etmeliyiz. Binlerce yıl önce bir yerli kabilenin eşyası ne olabilirdi ki, belki de o nedenle anlatacağım ödülü ortaya koymuşlardır.

Zemin olarak düz bir arazi düşünülebilir ama ebatlarının olup olmadığı meçhul. Takımların kaçar kişiden oluştuğunu bilmek de mümkün değil, fikir yürütmek de fazla iyimserlik olur. Meşin yuvarlak ise taştan mıdır, ağaçtan mıdır? O da meçhul! Taraftarların yoğun halde olduğunu söylemekte bir sakınca yok. İki kabilenin önemli müsabakası olduktan sonra taraftar mutlaka olacaktır.

Güney Amerika’nın Peru ülkesinde (binlerce yıl önce) iki kabile arasında oynanan maçın galibine verilecek ödül şu… Müsabakadan galip çıkan takım, mağlup olan takımın kaptanının yüreğini söküp aralarında paylaşacak… Böylesine insanların korkudan dudağını uçuklatan bir ödüle günümüzde rastlamak mümkün mü?

Sizlere mini paragraflarla, günümüzde milyarları peşinden koşturan futbolun, geçirdiği değişimlerden şimdilik bazı pasajlar sundum. O dönem de ve sonraki dönemler de hukuktan, bilimden söz etmek fazla hayalcilik olurdu. Ayrıca, teknik, taktik, sistem ve teçhizatlardan bahsetmek ve özellikle var olduğundan söz etmek, kişileri gülünç duruma düşürür.

Günümüzde, nefes alıp veren, sağa sola saldıran insanlar, sporun ve özellikle futbolun en modernini, en gelişmişini izlemektedirler. Bilim, hukuk ve bilge insanların önderliğinde, bu ayak sporu altın çağını yaşamaktadır.

Aklımdayken söylemek istiyorum. Bizim kuşaktan Sayın Rızkullah Terbiyeli’nin dizinden rahatsızlandığını duydum. Geçmiş olsun dileklerimi iletirim ama o rahatsızlığı hiç de önemsemiyorum. Çünkü bizim kuşak yere sağlam basar.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here