Aşk Gitmesin Ona Saygılı Olalım

0
190

Değerli okurlarım, aşk sabır ister, cesaret, özveri bekler, bunlarla büyür bütünleşir ve yürekleri gönülleri doldurur. En yüce aşklar bile bazen mola verir. Aşk mola verir mi? Yorulur mu? Ansızın bitebilir mi? Bunların hepsi de mümkündür. Şunu unutmamak gerekiyor ki aşk derin bir yara almamışsa, karizması çizilmemişse, inanın sizi düşünemeyeceğiniz bir yerde bekliyordur.

Sizin şarkıları, şiirleri ve aşk kavramını suçlamanız boşuna. O suçlamalar züğürt tesellisidir, adam gibi adama ya da adam gibi kadına âşık olmuşsunuzdur, dünya durdukça o da durur, bitmez ve gitmez. Çünkü belleğinize yerleşmiştir ve ilk aşktır o. Umulmadık yerlerde ararsınız, şarkılarda, türkülerde, bazı dost sohbetlerinde ararsınız adam gibi adam saydığınız aşkınızı.

Özellikle ilk aşkınız terk-i dünya edip meleklere yoldaş olduysa, dost acı söyler misali, işiniz bitiktir dostum. “Hem yaşıyorum, hem işim bitik nasıl olur” demeyin sakın. Sevmekten, günü birlik beraberliklerden söz etmiyorum. Aşktan ama adam gibi adam, adam gibi kadın olan ilk aşktan söz ediyorum. Yıllar sonra yazdığınız şiirleri okurken bile içinizde bir burukluk ama yüzünüzde bir tebessüm… O şiiri sesli okuyamazsınız, yutamayacağınız lokma olur boğazınızda, sizi sessiz okumaya sevk eder.

öcal sanat2

Öyle ya da böyle… Ya okulların belli bir dönemlerinde ya da aynı mahalleden bir komşu kızı muhtemelen tesadüflerin eseri de olabilir. Koşullar ne olursa olsun sonuçta yarım kalmış bir aşktır işte. Bazen de, iki tarafında bir taksiratı yokken bile büyük aşklar bitebiliyor. Bitti gözüyle bakılsa bile aradan geçen bir kuşak dolusu yıllar bazı aşkları tekrar yaşatıyor ve gündeme oturtuyor.

Ya O’nu kara toprağa verdiyseniz… Ecel acımasızca çekip aldıysa elinizden, o zaman ne yapacaksınız? Kimlere dertlenip, kimlere sitem edeceksiniz? Kişiler gitse bile adam gibi aşklar gitmiyor da, bitmiyor da. Yaşamın neresinden tutsanız elinizde kalıyor, bunun teselli edilecek tarafı yok. Ölümün yaptığını hiçbir şey yapmıyor, ölüm öyle işler beceriyor ki, aşk bitmiyor, bıraktırmıyor ve her şey öbür tarafa kalıyor.

Ömrümün baharında toprağa düşen şehitlerimiz ve toprağa yoldaş aşkların üzerlerine düşen rahmet onlara çok şeyler müjdeliyor. Ya geride kalanlar, ilk aşklarına doymadan toprağa verenler, bir de onları düşünelim. Onlarda sessizlik hâkimdir ve dert anlatacak kimseler yoktur.

Sizler için temennim şudur: “Nasıl yaşarsanız, kiminle yaşarsanız yaşayın, kızgınlığınız olsa da, umarım paylaşımlarınızın sizi yıllar sonra da gülümsettiği adam gibi adamlar girer hayatınıza!…”

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Yağmur Mevsimi

Değerli okurlarım, okuduğumuz ve bize anlatılanlar doğrultusunda, dünyanın şekillenmesinde bile yağmur olayının çok büyük etkisi olduğunu hepimiz biliyoruz. Ovaların, düz arazilerin oluşumunda, buna paralel olarak yüksek dağların ortaya çıkmasında, yeryüzündeki büyük çatlakların meydana gelip bu çatların suyla dolarak, ana denizlere ‘OKYANUS’ büyüklüklerine göre, denizler göller oluşmuştur özellikle yağmurun etkisiyle…

Yağmur mevsimi, rahmet ayıdır, bolluk bereket zamanıdır. O olmayınca olmaz. Taşıma suyla değirmen çalıştırmaya benzer. Gökten rahmet yağarken, insanların kanı kaynar, tabiat canlanır, başka deyişle zeminden yaşam fışkırır. Genellikle yeşil renk hakimdir yeryüzünde. Ancak, zengin çocuğu, kaloriferli evinde, sıcak odasında rahmetin yağışını mutlu bir biçiminde izlerken, fakir çocuğu dört duvar içinde titreyerek yağmurun rutubetini sineye çeker ve de bir an önce durması için Allah’a dua eder.

Yani, tabiat olayları konumuz itibariyle yağmur, en fazla fakire zarar verir. Çiftçiler, rahmet yağarken ‘ALTIN YAĞIYOR’ derler. O ifadenin kullanıldığı zamanlarda yer gök başak olur. O başaklarla beraber herkesin yüzü güler.

Hamdolsun, yağmur mevsimi çocuğuyum. Ne kavuran ateş, ne kurutan kuraklık bizden önce de kalmış. Bizim kuşak, bolluk, bereket, güllük, gülistan zamanının fanisi… Yağmur mevsimi insanları da olumlu yönde etkiler. Bu daha çok doğu bölgelerinde gözle gözükür şekilde belirgindir, canlıdır.

İnsanlar arasındaki gerginlik, kaos ve musibet bir anda aza iner. Bilindiği gibi herkes fidan ekmekte ya da çapayla meşguldür. Musibet ortadan kalkınca, insanlar haliyle birbirine yaklaşır ve de dost olur. Musibet dedim ya… Bu konuda İsa Aleyhisselamın çok güzel bir sözü vardır… ‘BENİM MUSİBETİMİ DİNİMDE KILMA’ buyurmuşlardır.

Efendim, biraz da gerçeğe dönüp, gerçekleri görelim. Alt yapısı olmayan ya da yetersiz olan yerleşim birimlerinde, yağan yağmur nereye gider sizce? Toprak doyduktan sonra, gidecek bir yer bulamaz ve bir fakirin evini doldurur. Günümüzde buna sel baskını diyoruz. Bu baskından yağan rahmeti suçlamamalıyız.

Hükümet, belediyeler alt yapı konusunda gerekeni layıkıyla yaparlarsa, rahmetin geldiği yer bellidir. O zaman da gideceği yer de belli olur. Yüce Yaradan insanları güneşsiz ve rahmetsiz bırakmasın!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Halil İbrahim Sofrası

Urfa mutfağının hem çok lezzetli, hemde çok çeşitli olduğunu söylemeliyim. Urfalılar, yemeklerini, eşleri ve dostlarıyla yemeye bayılır. Çok cömert insanlardır. Misafir sevgisinin Hz. İbrahim’den miras kaldığı rivayet edilir. Hz.İbrahim misafirsiz sofraya oturmadığı rivayet edilir ki tamamıyla doğrudur.

Nimetleri çok bol olan, herkese açık bereketli sofra anlamına gelen “HALİL İBRAHİM SOFRASI” deyimi de, Urfa’dan çıkıp tüm ülkeye mal olmuştur.

öcal sanat1

Urfalı örf ve adetlerine çok düşkündür. O nedenle Halil İbrahim ya da İbrahim Halil, en yaygın en çok konulan isimdir. İsabet etmişler doğrusu. Rahmetli babamın ismi de İbrahim Halil idi. O yattıkça hepiniz çok yaşayın!

Urfalının en çok sevdiği yemek mutlaka çoktur ama çiğ köftenin yeri başkadır. Çiğköftenin anavatanıdır burası. Her derde devadır. Yapılırken de, yenilirken de bir hoş olur insan. Yirmi sekiz çeşit köftesi vardır Peygamberler Şehrinin ama çiğ köfte başkadır.

Günün Sözü

Onlarla da Olmaz, Onlarsız da!

Öcal’dan İnciler

Kadınlar İyidir, Fakat…

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here