Ahilik Haftası

0
107

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Yeni haftaya yeni başbakanla başladık. Eh hayırlısı! Yorum yapmaya gerek yok. Ama insan düşünüyor. 20 ay sonra acaba yeni bir başbakan mı gelecek? Yani Sayın Davutoğlu 20 ayını doldurdu. “hadi yolun açık olsun” dendi. 20 ay sonra Sayın Binali de böyle mi yolun açık olsun diyerek gidecek? Yaşayıp göreceğiz. Zaten görmediğimiz aklımızın, ucundan bile geçmeyen, her şeyi, ömrümüzün son on beş yılında gördük yaşadık maşallah. Her defasında “sözün sonuna” geldiğimizi sandık ama sözün sonu bir türlü gelmiyor. İleri demokrasilerde böyle oluyor her herhalde?

Yani inanılır gibi değil. Şehit cenazesinde bile zehir kusuyor bazı kafalar! Yumurta atılan, yuhalanan, taşlanan kim olursa olsun bu kabul edebilecek bir şey değil. Bu ilk başta, şehitlere hakarettir. Bunu idrak edemiyor mu bu ileri kafalar? Ne oldu şimdi sayın Kılıçtaroğlu’ndan bir şey mi eksildi? Evet, eksilen bir şey var tabi! O da “şehitlere saygı”… Şimdi onu da öğrendik çok şükür hep birlikte… Demek, artık şehitlere de saygı kalmamış. Onları da emellerimize alet edebiliriz! Bir dahaki sefere bunu da düşünürüz. Yani tarihimizde bu gibi olaylar ve benzerleri hep yaşandı. Taşlanma ve yaralanma dâhil olmak üzere, ancak hiç biri şehit cenazesinde değildi? El insaf yani! El insaf! Valla kınamak yetmiyor… Bendenizin lügatinde başka bir sözcükte olmadığı için bu konuda. Kınamakla yetiniyorum sanılmasın. İçimden bir sürü şey geçiyor ama lügatimde karşılıkları yok!!!

Ve bu durumda iken “Ahilik haftasını” kutluyoruz. Sözde ahiyiz ya? Gerçek Ahilik artık tarihin karanlık sandığımız aslında kıyas yapınca, aydınlık zamanlarında kaldı. Şimdi bilgi çağındayız ama karanlıklar âleminde yaşıyoruz. Bu yüzden bu tür değerler gözümüzde, yüreğimizde çok daha büyük yerler edinir oldu. Ve şehitlerin cenazeleri gelmeye devam ederken.

Hatay’ın Samandağ İlçesi’nde patlayan esrarengiz filika haberleri ile Hatay çalkalanıyor. İçindeki cesetlerin gizi ve şehit olan asker daha 23 yaşında! Valla diller, kafalar yürekler lal. Nur içinde yatın sevgili şehit kardeşlerimiz hakkınızı helal edin. Ve bir soluk bari!!!

& & & & &

Ahilik

Ahilik, Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilatıdır sevgili okuyucularım. Aslen Horasan kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir. Ahi Evran’a Ahi Baba da denir.

Ahilik Sözcüğünün Kökeni

Bu konuda esas olarak iki iddia mevcuttur. İlk iddiaya göre kelime Arapça kökenlidir. Buna göre “Ahi” kelimesi Ahiyye’nin tekili olan “ah” kelimesine birinci tekil “ya”sı ilave olunarak “ahi” şeklinde telaffuz olunmuş halidir. Bu fikre göre ahi’nin sözlük manası “kardeşim” demektir. Bu iddianın güçlü yanı, Ahiliğin ilk olarak Araplarda Fütüvvet Teşkilatı adıyla çıkması, dolayısıyla Ahilik ile ilgili terimlerin Arapça olması gereğidir. Ancak bu kanıt yeterli değildir.

İkinci iddiaya göre Ahi kelimesi Türkçe Akı kelimesinin zamanla değişimi sonucu ortaya çıkmıştır. Bu görüşün haklılık payı oldukça yüksektir. Zira bu kelimenin Ahi birlikleri içinde zaman zaman Ahi Baba şeklinde ifade edildiğini görüyoruz. Buna göre kelimenin Arapça manası ile düşünüldüğünde “Kardeşim Baba” diye bir tabir uygun düşmüyor. Fakat Divânu Lügati’t-Türk’te akı, eli açık, koçak, selek, cömert, yiğit, delikanlı gibi manalar ifade eden Akı kelimesiyle düşünüldüğünde “Ahi Baba” tabiri daha mantıklı görünüyor.

Ahi Evran ve Ahilik Teşkilatı’nın Kuruluşu

Orta Asya’da hüküm süren Oğuz Yabgu Devleti yıkılınca, Oğuz Türkleri yavaş yavaş Selçuklu egemenliği altına girerek Anadolu’ya göç etmeye başladı. Ekseriyeti göçebe olan Oğuzlar, kopup geldikleri Orta Asya steplerine benzediği için daha çok Orta Anadolu kırsalını mesken olarak tercih ediyorlardı. Dolayısıyla Orta Anadolu’nun Türkleşip İslamlaşması hızlı olurken, şehirlerde bu dönüşüm yavaştı. İslam dini de, yerleşik hayatı gerekli kılıyordu.

İşte bu sebeple, göçebe Türkmenlerin İslamlaşma sürecini hızlandırmak, Anadolu’yu Türk yurdu haline getirmek, şehirlerde yaşayan Rum ve Ermeni tacirleriyle rekabet edebilmek amacıyla ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesiyle Ahi teşkilatı Anadolu’da kuruldu. Kısacası Anadolu’da Ahiliğin şekillenmesi ve köylere kadar teşkilatlanması politik ve sosyo ekonomik bir mecburiyetin ürünüdür.

Ahiliğin Kuruluşu ve Anadolu’da Yayılışı

Bazı araştırmalar Ahiliğin Kırşehir’de ortaya çıktığını ileri sürer. Diğer bir görüşe göre, Bağdat’ta büyük üstatlardan ders alan Ahi Evran, Arapların kurduğu Fütüvvet Teşkilatı’ndan etkilenerek, 1205’te Anadolu’ya gelmesinden kısa bir süre sonra ilk olarak Kayseri’de Ahilik Teşkilatını kurmuştur.

Tarihi kaynaklardan, Ahi Evran zamanında Anadolu’nun şehir ve kasabalarında ortaya çıkan Ahi kurumlarının, Ahi Evran’a bağlı merkezi bir teşkilat olabileceği imajı çıkıyor. En azından bu kurumlar, onun koyduğu ilkelere bağlı kalmış olmakla, manen Ahi Evran’ın liderliğindeki geniş bir teşkilatın şubeleri gibidir.

Ahilik Teşkilatı”nın Sonuçları

Ahilik, Anadolu’da köylere kadar yayılarak Anadolu’nun daha kısa sürede Türkleşip İslamlaşmasını sağlamıştır. Göçebe Türkmenler yerleşik hayata geçirilerek hem İslami uyum kolaylaşmış, hem de Türk şehirciliği hız kazanmıştır. 13. yy’ın ikinci yarısına kadar çoğunlukla Türk olmayan yerli halkın elindeki sanat ve ticaret işlerine Müslüman Türkler de katılmış ve hızlanma kazandırmıştır. Türk esnaf ve sanatkarları arasında sağlanan dayanışma ve yardımlaşma sayesinde Ahilik önemli bir güç haline gelmiş, hız kazanmış, asayişin bozulduğu zamanlarda kendi otoritesini yürütmüştür.

Ahilik Teşkilatının Özellikleri

Ahilik Teşkilatı, Selçuklular döneminde ekonomik ve ticari faaliyetlerinin yanı sıra, askeri ve siyasi faaliyetlerde de bulunmuş, aynen Bektaşi ve Yeniçeri Ocaklarında olduğu gibi Osmanlı Beyliği’nin kuruluşunda ve güçlenmesinde de etkin rol oynamışlardır. Aşıkpaşazade Derviş Ahmet, Osmanlı’nın kurulmasında etkin olan dört unsur arasında Ahiliği de belirtmiştir. İlk Osmanlı padişahlarının ve vezirlerinin çoğu Ahi Teşkilatı’na mensup şeyhlerdir. Ve sevgili okuyucularım sağlık ve sevgiyle kalalım hep birlikte ayrımsız gayrımsız. Yase

Günün Şiiri

Şarkımı Söylerim

Şarkım ne gelip geçici övgüler düzer

ne de başkalarına ün katar,

yoksul ülkemin

kök salmıştır toprağına.

Orada, her şeyin bittiği

ve her şeyin başladığı yerde,

söylerim o her zaman yiğit ve derin

sonsuza dek yeni olacak şarkıyı.

Victor JARA

Madencinin Şarkısı

Gider, gelir, iner, çıkarım

Bunların hiçbiri

Kendim için değil

Madenciyim ben

Madene giderim

Ölüme giderim

Madenciyim ben.

Kazar, çıkarır, terler, kanarım

Her şey patrona gider

Bir damla acı olsun değil

Madenciyim ben

Madene giderim.

Görün, duyun, düşünün, ağlayın

Bunda ne kötülük var

Her şey yolunda gidiyor

Madenciyim ben

Madene giderim

Ölüme giderim

Madenciyim ben.

Victor JARA

Günün Fıkrası

Tekrar Deneyin

Temel ile Dursun promosyonlu meşrubat alırlar. Meşrubatı açan Temel hemen kapağa bakar: “Tekrar deneyin.” Kapağı kapatıp yeniden açar ve okur: “Tekrar deneyin.” … … … En sonunda sinirlenen Temel: – “Ula Tursun. Ha punlar pizi kandıriy! İki saattir deneyrum hala pi şey çıkmadi”

Ahiliğin 7 Kuralı

Ahi olmak ve peştamal kuşanmak için kişinin bir Ahi tarafından önerilmesi zorunludur. Üye olmak isteyenlerden yedi fena hareketi bağlaması ve yedi güzel hareketi açması beklenmektedir;

1-) Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak.

2-) Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülâyemet kapısını açmak.

3-) Hırs kapısını bağlamak, kanaat ve rıza kapısını açmak

4-) Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet kapısını açmak

5-) Halktan yana kapısını bağlamak, Hak’tan yana kapısını açmak

6-) Herze ve hezeyan kapısını bağlamak, marifet kapısını açmak

7-) Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak.

Günün Sözü

Yalan zekâ işidir, dürüstlük ise cesaret. Eğer zekân yetmiyorsa yalan söylemeye, cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene.

Victor HUGO

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here