Ah! Nerede O Eski Bayramlar?

0
290

Her bayramda duyarız çevremizden bu cümleyi.. Kendimiz de dahil elbette.. Eski bayramlar derken, eskimeyen hatıralar canlanır zihnimizde.. Geleneksel değer yargılarıyla yüklü hatıralara duyulan müthiş hasrettir zaten “ah!” çekmemizin nedeni..

Hayır ben, her ne kadar izlerken hüzünlü bir neşe duyumsatsa da; televizyonlardaki “eski bayramlaşma fotoğrafları üzerinden” yapılan “markalı şeker” reklamlarını kastetmiyorum.. Kimileri bu tür reklamları, “geleneği bugüne taşımak” olarak değerlendirebilir.. Ve fakat ben, bırakalım geleneği bugüne taşımayı, geçmiş bayramların şekerli tadını dahi duyumsattığı kanısında değilim.. Kaldı ki, markalı şekerlerle bayramlaşmak fotoğrafını günümüzde tekrarlamanın, diğer ifade ile geçmiş bayramları birebir taklit etmenin, “geleneği yaşatmak” anlamına geleceğini de sanmıyorum.. Zira ben, o geleneğin, bayramın şekerli özüyle “maddeyi manayla tatlandırarak” yakınlarımızla bir arada olmanın neşesini yaşamak, yaşatmak olduğunu düşünüyorum..

Dolayısıyla bu türden yapay fotoğraf gösterilerini, sonuçta; geçmiş zaman taklitçiliğinde kalmak olarak yorumluyorum! Ve zaten maddede manayı, manada maddeyi sömürme odaklı, ticari kaygılarla “piyasaya” sürülen bu türden reklamlarla, bizim; “Ah! Nerede o eski bayramlar” hasretimiz arasında bir bağ olduğunu da hiç sanmıyorum.. Çünkü biz; bizi sahur sofralarından bayram sabahlarına çağıran anne, babalarımızın sımsıcak sesinin hasretiyle ve ta ciğerden gelen bir sesle ‘ah!’ çekiyoruz önce.. Devamla canlanıyor gözlerimizde, bayram ziyaretlerinde misafirleştiğimiz içten dostlarımızın, dostluklarımızın hatıraları.. Eş dost, hısım akraba, tanıdık bildiklerle  yakınlaşma içerisinde olduğumuz tarihin sınırsız coğrafyası haritalanıyor gönüllerimizde.. Mesela, zihnimizdeki hatıralar arşivine bakıp yüreğimizdeki resimler albümünden seçtiğimiz şu fotoğraf.. Şu; bugün için güz mevsimlerinin rengine bürünse de, o günlerimizde hazandan habersiz bahar bültenli yağmurlu iklimler kimliği fotoğrafımız.. Mesela, kaç yağmur geçti, bulutlu gözlerle baktığımız şu “bayram” fotoğrafımızın üzerinden?

Ve fakat ah! Hatıralarımızla kanatlanıp kendi geleneksel gök kubbemizde uçarken, görünce modernleşmenin getirisi hızlı mesajlaşmayla birlikte “paketlenmiş tatil” trafiğini, görünce taklitçi geleneğin reklamcı yapaylığıyla birlikte “paylaşılmış selfi” ağını, samimiyetimizin bir ifadesi olarak dökülüyor dudaklarımızdan “Nerede o eski bayramlar?” cümlesi.. Ya sonra? Sonrası; sol yanımızdaki yangınla islenen gözlerimiz.. Buğulu sesler titreşiminde yağmur bulutlarıyla sislenen bakışlarımız.. Hatıralar serinliğinde bir yangı gibi sızan göğüs kafesimizdeki rüzgarlı sesler.. Yüreğimizin taş plak arşivinden damarlarımıza doğru yürüyen iğneler.. Gelebilir şiirle rüzgarlanan yağmurun kokusunda hüzün.. Gelsin.. Islanabilir rüzgarlı sularda kelebek kanadı gibi uçuşan tozlu fotoğraflarımız.. Islansın.. Gelip konabilir yolumuza, elimize, kolumuza.. Konsun..

Hani, “Geçmişteki günlerden, Bir teselli ararsan, Bak o zaman resmime” diyor ya Cem Karaca, “Resimdeki Gözyaşları”nı seslendirirken.. Hani, “Süzülüp göklerden yere doğru, Omzuma bir beyaz güvercin kondu, Duydum avuçlarımda sıcaklığını, Duydum benden yıllarca uzaklığını” diyor ya Ümit Yaşar,  “Beyaz Güvercin” adlı şiirinde..Hani, “Selam, sonsuzluğun aydınlık bahçesinden, Selam, senelerce, senelerce evvele, Hatırası kalbe ışıklarla dökülen, En sevgiliye, en iyiye, en güzele” dizeleriyle selamlıyor ya Ahmet Muhip Dranas..

Yüzümde hüzünlü neşenin resmini fotoğraflayan bir arkadaşıma; “İnsanlar sevdikleriyle bir araya geldiklerinde mi neşeyi duyumsayarak bayram yapar? Yoksa neşeyi duyumsadıklarında mı sevdikleriyle bir araya gelerek bayram yapar?” diye sormuştum bir bayram arifesinde.. “Maddeyi manayla tatlandırıp sevdiklerimizle bir arada olmanın neşesini her gün duyumsayabilmektir önemli olan!” şeklinde arifane yanıtlamış ve neşeyle eklemişti.. “Benim için her gün bayram!”

Yüzünüzde neşenin, dilinizde şekerli tadın daim olması dileklerimle kutluyorum Ramazan Bayramınızı..

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here