Adam Olmak!

0
164

“Hakkı adamına göre tanıma, Hakkı tanı adamını da tanırsın.” Bu hikmetli söz Hz. Ömer’e aitti.. Bu sözle şerh ederdi ‘demiryol işçisi’ babam Münir adam olmanın sırrını ve eklerdi: “Adam olmak, yalnız kal (söz) değil, aynı zamanda hal ehli olmaktır!”

İsmet Özel, “Benim adım insanların hizasına yazılmıştır, Her gün yepyeni rüyalarla ödenebilen bir ceza bu” dizeleriyle başlar bir şiirine.. “Ben berceste mısraı buldum, Hey ömrümce söylerim!” dizeleriyle başlar Enver Gökçe de “Dost” adlı şiirine..

Arif Damar, “Bana bir türkü öğretsen / Ayın aydınlığında söylesem / Gecenin karanlığında söylesem / Yağmur yağınca söylesem / Hem yürüsem hem söylesem / Hem söylesem hem yürüsem” der,  “Yol Yorgunu” adlı şiirinde..

‘Hak yolundan ayrılmadan Hakka yürüyen yol adamı’ babam Münir’den öğrendiğim bir berceste mısraıdır, “Hakkı tanı adamını da tanırsın” cümlesi.. Söyler yürürüm hak yolunda..

 “İnsana yakışacak durum, tutum ve davranış” anlamıyla tanımlar TDK sözlüğü adamlığı.. Toplumcu hümanist düşünce insanı Gramsci, “İnsan nedir?” diye sorar ve yanıtlar: “Bizi ilgilendiren her insanın ne olduğu değil, her insanın her an ne olmakta olduğudur. Öyleyse insan bir süreçtir ve kesin olarak kendi davranışlarının sürecidir.”

Gramsci’nin bu yargısını, insanın her an ne olmakta olduğuna yönelik tercih hakkına sahip, kendi özgür iradeli davranışlarının sürecinde var olandır’ anlamında okuyabiliriz.. Bu okumaya, “Hayat, aslında tercihlerimizin bir toplamıdır!” bilge sözünün de ekleyebiliriz..

Tercihini emekten yana yapan Engels, ‘İnsanlaşma Sürecinde Emeğin Rolü’ adlı incelemesinde şöyle der: “Emek, insanlığın ilk koşuludur ve bu nitelik bize insanı yaratan emektir dedirtecek ölçüdedir.” Engels bu tercihini, emek sömürüsüne dayalı” kapitalist sisteme karşı, “emeğin hakkı” temelinde toplumcu bir sistem rüyasıyla yapar..

 “Yasak meyveye” dokunmak; acaba “emeksiz yemek olmaz” sırrını içerdiği için mi haram kılınmıştı Adem ve eşine? Vahyi habercilerden öğrendiğimize göre Adem, ilk insandı.. Ve fakat ilk insan Adem’in adamlığının öncesi de vardı.. Zira Tanrı, insanı önce beşer olarak suretlemiş, sonra özüne ruhundan nefhayı (hayatı anlama, bilme yetisi, akıl ve vicdan şeklinde özetlenebilir) yerleştirmişti.. Ve Adem, “ahseni takvim / engüzel kıvamdaki” bu özle bilmeye yönelmiş, isimleri talim ederek Hakkı tanımış, “haramdan” sakınacağına söz vermiş ve adam olmuştu.. Ki bu olgu eğitimin anlamını da tanımlıyordu.. Adam olan Adem, Hakk’a verdiği sözü, nefsinin “hevasına” (heves ve isteklerine, ki şan şöhret, mal mülk, makam mevki sahibi olmak hırsıyla Hak’tan yüz çevirmek şeklinde özetlenebilir)  kapılıp unuttuğunda çıkmıştı adamlıktan.. Ve düşmüştü “esfeli safilin /sefilliğin sefaletine..”

Bu halde adam olmak, miladi geçmişle, hicri gelecek arasında bir yol yürüyüşü olan hayatımızda; ‘Hak’tan yüz çevirmeyeceğimize, haramdan sakınacağımıza yönelik verdiğimiz sözde durarak emeğimizle yürüyebilmektir diye düşünüyorum ben.. Artı, adamlık üzerinde hak sahibi insanların eleştirel söz hakkı olduğunu da ekliyorum bu düşünceme..

Kıssadan hisse: Şan şöhret, mal mülk, makam mevki sahibi olan oğul, “adam olduğunu göstermek için” babasını ayağına çağırıyor.. Ne diyor babası? “Ben sana vezir olamazsın demedim…” Şan şöhret, mal mülk, makam mevki sahibi İskender, gündüzleri fenerle “adam arayan” Diyojen’in ayağına geliyor.. Ne diyor Diyojen? “Gölge etme…”

Dücane Cündioğlu, isim vererek eleştirdiği yazılar üzerinden aldığı tepkileri değerlendirirken; “Eleştirinin adresi isim verilmek suretiyle kesinleştirildiğinde kaçınılmaz olarak yankının volümü yükselir” der ve ekler: “Sözün genişliğe değil, derinliğe ihtiyacı var!” Sözü genişliğine sığlaştırarak “gevezelik” yapan birilerini isim vermeden eleştirirken “Adam olamadın gitti zevzek” der Mahsuni de bir ezgisinde ve ekler: “Yürü be, insan değilsin! Kendini bilmeyen halkı ne bilsin! Hakkı ne bilsin!”

Ecevit’in, dilimize çevirdiği R. Kipling’in ‘Adam Olmak’ adlı şiiri; “Çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse / sen aklı başında kalabilirsen eğer” dizeleriyle başlar.. Ve şu dizelerle biter: “Herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen / unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken / ne küçümser ne de büyültürsen çevreni / her saatin her dakikasına / emeğini katarsan hakçasına / adam oldun demektir.”

Emeğimizi hakça katarak kazandığımız “helal ekmeğimize göz diken “haramilerden” korunmak ve savunmak amaçlı mücadelemizin doğasında yer alır dayanışma iddiamız.. Toplumsal dayanışmamızın toplamıdır insanca yaşama davamız.. Son tahlilden hareketle, “dava, iddia adamı olmak için önce adam olmak gerekir” bilge sözünün aydınlığında kutluyorum emeğin dayanışma gününü..

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here