Acaba Kimler Engelli? (1)

0
33

Değerli okurlarım, camdan dışarı, yani ormana baktığımda neler görmüyorum ki! Bir de Arş-ı Ala’ya bakalım. Orada da göremediğimiz ama tahmin etmeye çalıştığımız öylesine muhteşem olaylar var ki; onları anlatmaya sözcükler yetersiz kalır.

Kendi adıma konuşuyorum. Öylesine müthiş bir hava var ki dışarıda; bir yere kapanıp hızlı-hızlı bir şeyler yazmanı öğütlüyor gözümüzle gördüğümüz, yukarıdaki bulutlar. İşte o gri renkli bulutların semada eksilmediği bugünlerde, gökyüzü ağlayıp durdukça, toprak ana da “Açım” diye feryat ettikçe, kâğıdı kalemi yanında alıp gördüklerini yazmak istiyor kalem tükeninceye kadar.

Şu anda hissettiğimiz yağmur ve hafiften soğuk öyle güzel geliyor ki yazmak isteyenlere ve de kafan da iyiyse, kim tutar seni… Dikkat ederseniz, sonunda yine sanat var ve her şeyin altından kültürle karışık sanat çıkmıyor mu?

Geçmişten günümüze gelmiş ve kalmış en kalıcı miras; sanat eserleri, tablolar, besteler, romanlar, yazınlar, el işi göz nuru. İşte bu eserlere kalp gözüyle baktığınızda neler gözükür neler. Örneğin bir şiir için neler verilmez? Bu nedenle de sanat da, sanatçı da tartışılmaz…

Yine bir örnek vermek istiyorum. Yerli üretimlerimizin, yabancı bir müzede teşhiri hangimizi sevindirmez, kimlerin göğsü kabarmaz? Biraz unutkan ve duyarsız bir milletiz. Ülkemizdeki bakırcılık, oymacılık, çömlekçilik, çini, ebru sanatı, halıcılık, tiyatro, orta oyunu, daha doğrusu Anadolu’muzu değerli kılan her şeyi şöyle bir düşünüyorum da; yazıklar olsun, çok duyarsızız…

Aslında, biz yeterince iyiyiz de, bazı şeylerin değişmesi şart. Yine de sanatı ve kültürlü olmayı, mutluluk için önemsediğimizi samimi olarak belirtmeliyim.

Toprak Ana istediğimizi veriyor. Yine tohumlayıp ekiyor ve biçiyoruz. Fakat bir sanat erbabı, terk-i dünya ettiğinde yeri boş kalıyor. Okumak da öyle piyasanın durumu bildiğiniz gibi. Hiç uzatmaya gerek yok. Bir baş soğanı pahalı diyerek almaktan imtina ediyoruz. Gerisi hikâye…

Efendim, şehrimizdeki engelli kardeşlerimle ilişkilerim oldukça iyi. Bazılarını tanıyorum, bazılarını görünce hatırlıyorum eskilerden olduğu için. Onların hepsini de seviyorum. Çünkü ahde vefalı insanlar hepsi de…Bir engelli kardeşim aynen şunları söyledi: “Öcal Hocam, bizim sorunlarımızla yalnız sen ilgileniyorsun. Sana ve gazetenize (İskenderun Gazetesi) teşekkür ederiz…”

Bu engelli kardeşlerim öyle iltifatlar ediyorlar ki, sağ olsunlar, mahcup bile oluyorum. İltifatları yazmak da prensiplerimin dışında… Onlar kimseden bir şey istemiyorlar. Sadece anlayış bekliyorlar. Onların hepsi de onurlu ve gururlu insanlar. Dostluklarında riya yok, olduğu gibi gözüken insanlar.

Engelli sporcularımız için de aynı duyguları taşıyorum. Şehrimizde devamlı gidemiyorum ama büyük şehirlerde hiç kaçırmıyorum. Onların bizden istediği sadece moral! Bizler de bunu yapmalıyız…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here