Yüzyıllar önce, gelecekteki olup biteceklerden haberdar olmak için “falcı ya da kâhinler” aracılığıyla yapılan tahminler doğrultusunda yol haritası çizilirdi.
Onlar, bir ülkenin kaderini belirlemede söz sahibiydi. Ülkeyi yönetenler, “falcı ya da kahinlerin” sözünden dışarı çıkmaz, iki dudak arasından söylenen söz ve yorumlara bel bağlarlardı. Günümüzde “Falcı ya da kahinlerin” modası çoktan geçti. Artık bilgi ve hızlı iletişim çağında yaşıyoruz. İleriyi, uzağı, geleceği bugünden tahmin edip önlem almak kolaylaştı.
Öngörü, gelecekte yaşanabilecek sorun ve olayları bugünden tahmin etme yetisidir. İleriye dönük karşılaşılabilecek ihtimalleri hesaplayarak, enine boyuna düşünüp yarınlara hazırlıklı olmanın tek yolu, ancak öngörünün sayesinde gerçekleştirilebilir.
Öngörü, geleceğin plan ve projelerini önceden hazırlamaktır. Bir hedefe, bir amaca ulaşabilmek için izlenen yoldur. Öngörü, eldeki verilerin ışığında erken davranıp, olabilecek “eksikliği ve yanlışlıkları” hesaplayarak “erken teşhis” rolünü oynar.
Öngörü, elli yıl hatta yüz yıl sonrasının dünyasında uzun vadede nelerle karşı karşıya kalabileceğimize dair yol göstericidir.
Örneğin, “kuraklık, kıtlık, bulaşıcı hastalık, deprem ya da savaş” gibi başta ülkeyi ve bütün dünyayı olumsuz etkileyebilecek olay ve felaketleri az zararla kapatmaya yön verir. Sorunları ertelemek, ötelemek ve ağırdan almak, öngörüsüzlükten kaynaklanır.
Sorunlar küçük ve çözülebilecek durumdayken, “yumurta kapıya dayanınca” müzminleşen yaraların tedavisi zordur.
Bir yıl hatta bir ay sonrasında hangi sorunları kucağımızda bulacağımızı önceden kestirmek ve önlem almaya yönelik öngörüde bulunmakta zorlanıyoruz. Toplum olarak boş vermişlik, duyarsızlık, vurdumduymazlık ve sorumsuzluğa teslim olmuşuz. Acizlik almış başını gidiyor.
Dikkatleri başka yönlere çekerek uyutma ve oyalamalarla asıl sorumluluktan sıyrılıp kaçamak yapmayı sürdürmeye devam ediyoruz.
Öncelikli sorunları halının altına süpürme ve biriktirme kolaycılığı… Zihniyet değişikliğine şiddetle ihtiyacımız vardır.
Gelecekteki muhtemel gelişmelere karşı erken davranıp hazırlıklı olunması gerekirken, kendinizi akıntıya bırakmış nereye kadar gideceği ve nasıl sonuçlanacağı tesadüflere bırakılmış, belirsizliklere doğru sürüklenmeyi hiç hesaba katmıyoruz.
Enerjimizi boş işlerle tüketme alışkanlığını sürdürmekte ısrarcıyız. Hâlbuki ülkenin geleceğine bugünden yön vermek sorumluluk gerektirir.
