Avrupa Bizi Kıskanıyormuş (!) (1)

0
131

Avrupalı dostlarımız bizi kıskanıyorlarmış. Neyimizi kıskanıyorlarmış? İstanbul’da yapım aşamasındaki “Avrupa’nın en büyük havaalanı” terminalini… İstanbul Boğazının derin sularında açılan tünellerle inşa edilen “Marmaray”ı… Üçüncü “Boğaz Köprüsü”nü… İstanbul-İzmir arası mesafeyi üç buçuk saate indiren otoban yolunu…

Kıskanıyorlar da kıskanıyorlar. Kıskançlık krizine tutulmuşlar. Neredeyse kıskançlıklarından çatlayacaklar. Peki, şu Avrupalı dostlarımız (!) Türkiye’nin nelerini kıskanmıyorlarmış. Onlara da bir göz atalım.

Siyasetçilerimizin kendi aralarında gelenek haline getirdikleri küfür ve hakaret içeren tekmeli, tokatlı ve yumruklu kavgalarını… Gün geçmiyor ki, kadına ve çocuklara yönelik bol miktarda işlenen taciz, tecavüz, istismar, şiddet ve cinayetleri…

Sanayi atıklarının marifetiyle deniz, göl ve ırmaklarımızın kirletilmesini… Her alanda karşımıza dikilen hantal, karmaşık ve bol mevzuatlı bürokrasiyi… Her gün onlarca can ve mal kaybına neden olan trafik kazalarını…

Nüfusumuzun dörtte birini oluşturan 17 milyon vatandaşımızın yoksulluğunu… İş ve aş peşinde koşan beş-altı milyon civarındaki genç işsizler ordusunu…

arada bir1

Aralarında “çerezlik” lüks araçlarının da bulunduğu sayıları yüz bini aşan makam araçlarını… Benzin, mazot, şeker, elektronik aletler, sigara ve daha isimlerini sayamadığımız iğneden ipliğe kadar yurda kolayca kaçak olarak sokulan malların ülke ekonomisine verdiği zararları…

Hayali ihracat, kara para aklama gibi karanlık işlerin döndüğü, milyonlarca lira vergi kaybına neden olan kayıt dışı ekonomiyi… İlaç savurganlığı ve ilaç sahtekârlığının yanı sıra, ülkemizdeki doktor sayısının yetersizliğini…

Başlık parası adı altında, çocukluklarını yaşamadan “mal gibi satılıp evlendirilen” çocuk gelinlerin dramını… Yılda 150 milyar dakikalık telefon görüşmelerinin yapıldığı ülkemizde, telefonların bir “sohbet ve gevezelik” aracı olarak kullanıldığını, böylece zamanın boşa tüketildiğini…

Düğünlerde ve diğer kutlamalarda rasgele havaya ateş açılarak “maganda” kurşunlarına hedef olan masum insanların zevk için “keklik” gibi avlandıklarını…

Savurganlığın önüne geçilemeyerek yılda “iki milyar liralık ekmeğin çöpe” döküldüğünü… Suç oranlarının artışıyla birlikte, üst üste yığılmalarla hapishanelerin dolup taştığını… Danışıklı dövüşlü boşanmalarla devletten “avanta maaş” alma dolandırıcılığını…

Çalıntı elektriğin faturasının milletin sırtına yüklendiğini… Hayati önem taşıyan pahalı ilaçların sahtelerinin piyasaya sürüldüğünü… Toplumu bilgi kirliliğiyle yanıltarak, “abartılı, yalan-yanlış” haberler yayımlayan taraflı medyayı… Geçim sıkıntısı ve şiddet nedeniyle her yıl binlerce çiftin “boşanmak” zorunda kaldığını… Üretilen kaçak rakının yol açtığı toplu cinayetleri…

(Devamı Yarın)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here