Yaşamdan Öğrendiklerim…

0
37

Sanat Yazısı

Değerli okurlarım, insanlar yaşamları boyunca çok şeylere muhatap olurlar, bazılarını unutmaları mümkün değil. Burada önemli husus, yengilerin insanlara tecrübe kazandırmayacağıdır. Mutlaka yenilgilerle tanışacaktır, ufak tefek darbeler yiyecektir. Acı ile de tanışacaktır. Dozunda bir acının yemeğe olduğu gibi hayata da lezzet katacağını… Gerçeklerin acı olduğunu falan…

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum, ışığı görünce ve de kıçıma bir şaplak yiyince korktum ve ağladım. Zaman içinde ışıkta yaşamaya alıştım ama bu defa da karanlığı görünce acayip korktum. Öyle günler oldu ki, sevdiklerimi, beni dünyaya getirenleri sonsuz karanlığa uğurladım. Yapmam gereken ağlamaktı, bende oturdum ağladım.

Doğmakla acele randevu verildiğini, randevu verilen meleğin dakik olduğunu ve şike yapmayacağını, yaşadığımız günlerin ölümden çalınan zaman olduğunu öğrendim. Zamanı öğrendim ve yarıştım onunla, ama zamanla yarışılmayacağını, onunla barışık olmak gerektiğini zamanla öğrendim.

İnsanı öğrendim, şereflisi, şerefsizi olduğunu, sonradan her ikisinin içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim. Sevmeyi, sonradan da güvenmeyi öğrendim. Güvenmenin daha kalıcı olduğunu, sevginin, güvenin sağlam temelleri üzerinde kurulduğunu öğrendim.

Şu anda cennette olduğuna inandığım bir melekten insan tenini öğrendim. Sonra tenin altında bir ruh olduğunu, daha sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.

Ekmeğin değerini öğrendim, sonra da barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini ve sonra da ekmeği hakça bölüşmenin bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim. Zor anlarımda, kimseye muhatap olmamak için spor yapmayı yeğledim, yaptığım sporla da rahatladığımı, insanlardan uzaklaştığımı gördüm…

Namusun ve namuslu olmanın önemini öğrendim. Yoksun insanlardan namus beklemenin namussuzluk olduğunu ve gerçek namusun yoksunlara zarar vermemek olduğunu öğrendim.

Aç kalmayı, bağrıma taş basmayı, eksik eteğe kötü gözle bakmamayı öğrendim ve en büyük darbeyi de onlardan yedim. Muhabbetim yoktur onlarla. Beni doğuran da bir kadın olduğu için onlara saygılıyım. Üç gün sadece su ile oruç tutanlardanım hamdolsun. Aç kalmayı becerenlerin onurunu, şerefini kurtardığını gözlerimle gördüm, inandım.

Olgun yaşa gelince o an en büyük gerçeği hissettim. Her canlının günün birinde ölümü tadacağını, acıların insanları olgunlaştıracağını, dozunda olursa yaşama lezzet katacağına inandım yaşamdan öğreneceğimiz çok şeyler var. Haram yemeyip, dedikodu yapmayanlar Allah katında avantajlıdır diye düşünüyorum.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Gülmekten Vazgeçmeyin

Değerli okurlarım, çocukluğumda sık sık duyardım. “Bir kahkahaya dört adet pirzolaya bedel” derdi büyüklerimiz. Doğruluğu hakkında kesin bir şey söylenmese bile, gerçek payının fazla olduğu kanaatindeyim. İnanmak için de kahkaha ile yaşamak lazım.

Günümüzde, gülmenin ne anlama bile geldiğini bilmeyenler çoğunlukta. Nasıl gülünür ki. “ALDANDIK” ve “ALDATILDIK” ve de “RABBİM AFFETSİN” diyerek temize çıkanlar, haklı haksız olduğu bilinmeden hayatı karartılanlar vatan haini ilan edildiği şöyle bir ortamda nasıl gülünür ki?

Yaşamın içinde gülmek konusunda ketum davranılırken, dijital dünyada alabildiğine cömert bir tutum sergileniyor. Oysa gülümsemek gerçek hayatta en güzel yüz ifadesidir. Tanıyalım ya da tanımayalım, karşımızdaki birinin gülmesi, gülen bir yüz göstermesi bizi rahatlatır. Gülen bir yüzün etrafa yaydığı pozitif enerji, insanın stresi, umutsuzluğu bir anda yer ile yeksan der. Samimi olarak gülmeyi deneyin isterseniz…

Ancak, aşırı maddiyatçılık, yalnızlaşma, ertelenmiş istek ve arzular yaşama sevincini erozyona uğratıyor. Demek ki, gülmek için yaşam sevincini korumak çok önemli.

Peki, gülünce neler oluyor? Güldükten sonra nasıl rahatladığınızı hiç fark ettiniz mi? Çevreye olumlu sinyaller verdiğinizi, konuştuğunuz insanları ne denli rahatlattığınızı, sorunları en aza indirdiğinizi hissettiniz mi?

Gülmek, özellikle kahkaha kişinin kendine güvenini artırır. Yaşamın çatışma ve zorlukları ile başa çıkmak için zihinsel güç verir. Depresyondan çıkmaya yardımcı olur, stresi azaltır, zihinsel sağlığı geliştirir ve kısa süre için bile olsa günlük yaşamımızda ki gerginliği unutmamızı sağlar. Başkaları ile gülmek iletişim kurmaya, empati yapmaya yardımcı olur. Bu yaklaşım sosyal etkileşimi arttırır.

Hangi asırda yaşamış olursak olalım, yaşam daima çok stresli olmuştur. Daha önce önce yaşayanlar farklı nedenlerle de olsa, bugün olduğundan daha az stres veya zihinsel gerginlik altında değildi.

Gerçekten komik bir film izlemek, ustasından bir fıkra dinlemek, gülmekten öte, kahkaha atmak, insanın kişisel sorunları ve e olumsuzluklarından bir anlığına da olsa uzaklaştırmaktadır. Bu yöntemin eskiden olduğu gibi, günümüzde de etkili olduğu görülmektedir.

Gülmek ya da kahkaha marketlerde satılmaz, parayla da satın alınmaz. Bedava ve de tamamen bizim insifiyatimizde olmasına rağmen bakın dertlere, kötü hastalıklara deva oluyor. Bazı hastalıklar insanları derinden yaralar. Her türlü rahatsızlıkların tedavisi, ilaçları vardır ama en önemli ilaç gülmektir, özellikle kahkaha atmaktır.

Doktorların hastalarına tavsiye etmelerine rağmen, bu sütunlarda altını çizerek söylüyorum. Gülmek, nezaket ve terbiye gibi hiçten gelir ama çok şeyi halleder. Her şey Cenab-ı Allah’dan bu çok doğru. Ancak, gülmeyi seven bir hastanın ecele yenik düştüğüne ve e gülmeyi seven insanların kısa ömürlü olduklarına şu ana kadar hiç tanık olmadım. Ömrünüz, gülmek ve kahkahayla dolsun…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Rakı Denilen Meret…

Öyle bir merettir ki o meret. O mereti yudumlamak için mutlaka bir neden vardır. Neden yaratmaya gerek yok. O kendiliğinden hemen ortaya çıkar. Yeter ki, masaya oturmayı ya da bir çam altını, limon altını bulun. Ondan sonra hiçbir sorun yaşamazsınız. Sorun karşınızda… Bu meret, acıyla içilir, tatlıyla içilir… Çiğköfte ile içilir. Bu işte harika bir olay… Deneyin!

Kavunla içilir. Peynirle içilir, ikisiyle beraber daha da iyi gider. Mutlaka denemelisinizdir. Yemekle de gider, yemeksizde… Sulu da içilir, susuz da zevk alınır… Sodayla da içilir, şalgam suyuyla da…

Gelin görün ki “Anneme söz verdim ve ağzıma bile sürmedim” diyen, Salaklarla içilmez. Bir tek onlarla içilmez… Doğruları söylemekte fayda var!

Günün Sözü
Libasın Yenisi, Dostun Eskisi

Öcal’dan İnciler
Namuslu Olmak Çok Önemli!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here