Rahat Bir Nefes…

0
33

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Bol yağmurlu bir Haftayı geride bırakıp güneşli ılık bir güne uyandık bu sabah? Dilerim her şey bugün gibi aydınlık ve ılık geçer. Ancak ABD ve Rusya’nın Ukrayna’daki savaşında ılıklık bir tarafa havalar ısınmaya devam ediyor, sıfırın altındaki soğuklara rağmen. ABD ve Rusya dedim.

Evet, bahane Ukrayna ancak savaş iki büyük devlet ve NATO arasında. Yani o güvenilmez emperyalist batı, işgalci, yayılımcı politikası ile Ukrayna’yı koruma bahanesi ile Karedeniz sahillerine dek inmek için elinden geleni yapıyor.

Ve havalar ısındıkça ısınırken, her zaman olduğu gibi olan sıradan vatandaşa oluyor. Gözyaşları içinde evlerini, barklarını, anılarını bir valize doldurup, ülkelerinden kaçmaya çalışıyorlar, kaçmayanlar bombardımanlardan yaşamını kaybediyor, çocuklar ailesiz kalıyor. Yani bu savaşlar önünde arkasında yıkım olan vahşet işler ve bu vahşet, bir tek silah tüccarlarının işine yarıyor. Bütün dünya sanki onlar için yaratılmış sırf onlara çalışıyor nasıl bir şey bu?

Valla çok ahkâm kesmeyelim ama bu gidişin sonu dilerim anlaşma ile biter. Yoksa 3. Dünya savaşı kapıda gerçi bunu isteyen yok gibi ki bunu körüklemekten kaçınıyorlar izlediğim kadarı ile ancak Rusya’da savaş karşıtlığını Putin karşıtlığına çevirip alevlendilerse ve iç savaş olursa işte o zaman ne olur bilmiyorum ve şiddetle dilerim ki iç savaş olmasın! Çok komik savaşı savaşla durdurmaya çalışmak? Dünya nasıl da kendini yok etmek istiyor hayret bir şey? Keşke birisi çıksa da bu güzelim Dünyayı hepinizin elinden alıverse! Yıkıntılar, gözyaşları valla sinirlerimiz baya bozdu bu 12 günde, dilerim bir an önce anlaşma ile sona erer de bizde rahat bir nefes alırız.

Rahat nefes derken biraz zor herhalde rahat nefes almak, nefes, aslanın midesinde artık! Kaç günden beri Ayçiçek yağı ve un üzerinde yoğunlaştık ülke genlinde. Migros Ayçiçek ve un fiyatını düşürdü. Millet kapılarda sıra oldu bir günde yalnız Migros’ta değil özelikle dolaşmaya çıktığım bütün marketlerde tükendi, raflar boşaldı. Bir alan iki aldı, iki alamayan dostunu arkadaşını yolladı üçledi izlediğim panik inanılır gibi değildi. Bir de tabi kasa önündeki kuyruk maskesiz insanlar üst üste.

Bendenizi oradan buradan arıyorlar “şurada indirim var burada indirim var” diye. “Siz nasıl alışveriş yapıyorsunuz” diye soruyorum “kredi kartı ile yapıyoruz” diyorlar. “Az-az ödemeye çalışıyoruz sonra” ve görülüyor ki bankalarla marketlerle birlikte çalışıyor. Yani eğer faiz ödeyeceksem ucuz aldığım şeye yine aynı hatta daha çok fiyata çıkacaksa neden kendimi bu yığın arasında telef edeyim, diyorum. Ancak tabi bu bendeniz gibiler için geçerli ancak herkesin çocuk çoluğu, ailesi, büyükleri var ve onlar için gerçekten kredi kartı ile alışveriş yapmanın dışında bir seçenekleri yoksa ki yok bu yüzden ve sonuç borç içinde borç. Allah yardım etsin hepimize.

Ve tabi faturalar, artık çarşı pazardaki yangını unuttuk fatura yangını ile uğraşıyoruz. Bizim kapıcıdan söz etmek istiyorum tam da burada kapıcı diyorum ama aslında yalnızca merdiven temizliği için geliyor. Aslında çöp toplayıcısı, dört çocuğu var, kendisi kaza geçirmiş dikkat eksiği var. Bizim sokakta çöp toplarken gördüm onu ve sordum “merdiven temizler mi” diye aslında herkes kapsının önünü temizliyor aile apartmanı olduğu için temiz ama adama bir iş olsun, çöp toplamın dışında diye bu teklifi yaptım. Kabul etti sokaktaki diğer apartmanlara da önerdik bir ikisine de gidiyor. Haftada bir geliyor. Üç apartmanın toplamından aldığı para ev kirasının üçte birini bile ödemiyor.

Ve oturduğu en yine çöpten dönüştürülmüş yıkık dökük bir iki gözlü içinde insan olduğu için ev diyebileceğimiz bir yıkıntı. Kaymakamlığın verdiği kömürle ısınıyorlar. Elektrik namına kullandıkları bir tek çamaşır makineleri var ki bunu da ayda iki kez çalıştırıyorlarmış. Kendisi mavi kartlı olduğu için elektrik faturasının yarısını ödüyormuş. Ancak geçenlerde oğlu işe girip evden ayrılmış arkadaşı ile yaşamaya başlamış. Elektrik idaresi oğlunun işe girmesini bahane ederek yaptığı indirimi kaldırmış.

Gecen hafta telaşla kapıyı çaldı. “Abla bana paramı erken verebilir misin” dedi. “Tabi” dedim “Bir şey mi oldu. “Fatura ödeyeceğim” dedi. “Ne kadar faturan” dedim. “480 TL” dedi. “Ne” dedim..!! “Çok şaşırdım, iki göz oda ve bir lamba ve bir çamaşır makinesi bu kadar olur mu?” “Oluyor” dedi. “Sen yardım almıyor musun?” dedim. Oğlunu anlattı “O sigortalı görünüyor, bu yüzden bizden kestiler yardımı” dedi. Aslında niçin soruyorum ki faturalar zaten kafaya göre gelmiyor mu ama kardeşim bu kadar da olmaz yani!!! Adam bütün parasını faturaya yatırmak zorunda kaldı üstelik borç alarak. Diğer faturaları saymıyorum bile.

Ve hepimiz ne yazık ki artık sırf fatura ödemek için çalışıyoruz yemek içinde bankalara ortağız. 

Bilmem dikkat ettiniz mi sevgili okuyucularım trafiğe çıkan özel araçlarda baya bir azalma var. Yeni benzin zamları ile artık araba sahipleri ya toplu taşıma ya da tabanvaya başvuruyor gördüğüm kadarı ile. Ama bazı tuzu kurulara hiçbir önlem gerekmiyor. Kafeler, getir yemekler tıklım-tıklım çalışıyor. Allah sonumuzu hayretsin artık.

Ve sevgili okuyucularım, sağlıkla, sevgiyle kalalım, hep birlikte, ayrımsız, gayrımsız, savaşsız ve elbette barış içinde… Yase

& & & & &

Sadece

Sadece bu sabah için, içimden ağlamak geldiği halde yüzünü gördüğümde gülümseyeceğim. Sadece bu sabah için, ne giymek istediğinin seçimini sana bırakacağım ve gülümseyerek ne kadar yakıştığını söyleyeceğim. Sadece bu sabah, çamaşırları yıkamaktan vazgeçip seninle parkta oynamaya gideceğim. Bu sabah bulaşıkları lavaboda bırakıp bulmacanın nasıl çözüldüğünü bana öğretmeni izleyeceğim.

Öğleden sonra telefonun fişini çekip bilgisayarı kapatacağım ve arka bahçede oturup seninle köpükten balonlar uçuracağım. Bu öğleden sonra dondurma arabası için çığlıklar attığında sana hiç kızmayacağım ve gelirse bir tane alacağım Bu öğleden sonra büyüdüğünde ne olacağın hakkında hiç canımı sıkmayacağım. Ya da seni ilgilendiren konularda ikinci bir düşünce üretmeyeceğim.

Bu öğleden sonra kurabiye pişirirken bana yardım etmene izin vereceğim ve tepende dikilip düzeltmeye çalışmayacağım. Bu öğleden sonra Mc Donald’s a gideceğiz ve iki tane çocuk menusu isteyeceğiz ki, iki oyuncak alabilesin. Bu gece seni kollarımda tutacağım ve nasıl doğduğunu seni ne kadar çok sevdiğimi anlatacağım. Bu gece küvette suları sıçratmana izin vereceğim ve sana hiç kızmayacağım. Bu gece geç saate kadar oturmana ve balkonda oturup yıldızları saymana izin vereceğim. Bu gece yanına uzanıp en sevdiğim TV programlarını bir kenara bırakacağım.

Bu gece sen dua ederken parmaklarımı saclarında dolaştırıp bana en büyük armağanı verdiği için Tanrıya şükredeceğim. Kayıp çocuklarını arayan anne ve babaları düşüneceğim Yatak odaları yerine çocuklarının mezarlarını ziyaret edenleri ve hastane odalarında donuk bakışlarla, daha fazla içlerinde tutamadıkları çığlıklarıyla hasta çocuklarını seyreden anne babaları düşüneceğim. Ve bu gece yanağına iyi geceler öpücüğü kondurduğumda seni biraz daha sıkı ve biraz daha uzun tutacağım kollarımda Tanrıya senin için teşekkür edip bize yalnızca bir gün daha vermesi için yakaracağım…

Günün Şiiri

Arkadaşım Badem Ağacı

Sen ağaçların aptalı
Ben insanların
Seni kandırır havalar
Beni sevdalar
Bir ılıman hava esmeye görsün
Düşünmeden gelecek karakış..
Acarsın çiçeklerini..
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü…
Bir güler yüz bir tatlı söz..
Açarım yüreğimi hemen
Yemişe durmadan çarpar seni karayel
Beni karasevda
Hem de bilerek kandırıldığımızı
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza
Koş desinler bize şaşkın
Sonu gelmese de hiç bir aşkın
Açalım yine de çiçeklerimizi
Senden yanayım arkadaşım
Havanı bulunca aç çiçeklerini
Nasıl açıyorsam yüreğimi
Belki bu kez kış olmaz
Bakarsın sevdan düş olmaz
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama
Vur kendini sen de bu güzel havaya
Aziz Nesin

Günün Fıkrası

Hocanın son günlerde canı ciğer çekmiş. Gündüz ciğerci çırağıyla eve ciğer gönderiyormuş lâkin akşam eve geldiğinde sofrada yine bulgur pilavı… Bir böyle, iki böyle derken, bir akşam dayanamayıp sormuş: “Yahu hatun, ben de nefis sahibiyim, kaç gündür ciğer gönderiyorum eve, akşam yine aynı yemek; ne oluyor bu ciğerlere?”

Kadın ne dese beğenirsiniz? “Bana niye soruyorsun; şu hain kediye sor. Ne zaman pişirmeye kalksam fırsatını bulup kapıyor!”

Hoca birden yerinden fırladığı gibi baltayı hanımının çeyiz sandığına kilitlemiş; derin bir nefes almış. Karısı şaşkın şaşkın: “Hayırdır, Hoca, demiş baltayı kimden saklıyorsun?”

“Kediden!”

“Yapma Hoca, demiş, karısı, kedi baltayı ne yapsın?”

Hoca bu; sıradan bir koca değil ki: “Bana bak kadın, demiş, ciğer iki akçe idi, bu balta kırk akçe eder. Ya kedi kaparsa!”

Günün Sözü

Uçamazsan koş, koşamazsan yürü. Yürüyemezsen sürün ama ne yaparsan yap ilerlemek zorundasın…
Martin Luthert KİNG

Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın, yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.
Platon

Bilge insanlar konuşurlar çünkü söyleyecek bir şeyleri vardır. Aptal insanlar konuşurlar çünkü bir şey söylemek zorundadırlar.
Platon

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here