Ramazan Özel Sayısı (1)
Değerli Okurlarım, uğurladığımız Ramazan’ın üzerinden on bir ay geçmiş ve biz bunun farkında değiliz. Farkında olmaz olur muyuz, işimize gelmiyor da ondan. Makara sona yaklaşınca hızlı döner bildiğiniz gibi. Hayırlısı olsun…
Cenab-ı Allah’a hamd-ü senalar olsun ki 12 Ay’ın sultanını karşılamayı, O’na görevlerimizi yapmayı olanak sağladı. Bu kutlu ayın bütün insanlara, tüm âlemlere hayırlara vesile olmasını diliyorum.
“Şu kor gibi yakan günlerde oruç tutulur mu?” diyenlere sitemkârım. Öncelikle niyetlenin bakalım neler oluyor. Diğer taraftan (geçen hafta sözünü etmiştim) Sultan Hazretleri daima sıcak günlere denk gelmiyor ki. Arabî olduğu veçhiyle her yıl on gün geri geliyor. Dondurucu soğuklarda da oruç tuttuğumu hatırlıyorum.
Okuduğunuz Ramazan Özel Sayılarını Kardelen Sitesinde yazmaktayım. Şimdilik öyle! Oruç Nisan ya da Mayıs’ta tutulmaya başlandığında İSSUME’deyim. Mevsimine göre yer değiştiriyoruz. Kutlu günleriniz çok olsun ve makalelerimi yazan arkadaşlarıma şükranlarımı sunarım. Helal etsinler…
Denize yakın sitelerin kendine has özellikleri vardır. Bu özellikleri bu güzellikleri gösterdiği için Allah’a hamd ediyorum. Böylesine güzel ve verimli ortamlarda harika gelişmeler oluyor. Yazarların dağarcığı zenginleşir, şairler ilham kazanırlar, sevenlerin sevgisi aşka dönüşür, güzelliklerle iç içe olunur, ard düşünceler yer ile yeksan olur. Bir de günbatımının denizden yansıması var. Çiçekler renk değiştiriyor ve insanlar olabildiğince mutlu oluyor. Bu nadide sitede kendimizi revizyona sokarken, makalelerimi ve şiirlerimi de içime sindirerek burada yazıyorum.
Arada bir aheste-aheste yağmur yağar. Yağmur rahmettir güle-güle yağsın. Suya en çok ihtiyaç duyulan dönemde yağmur yağması, Cenab-ı Allah’ın kullarına bir lütuftur. Kendisine şükürler olsun. Yüce Yaradan sofralarınızdan suyunuzu ve ekmeğinizi eksik etmesin. Her şeyi vermiş ama suyu nedense daha fazla vermiş. “Ya su olmasaydı” Bunu düşünmek bile korkunç. Bu nedenle, hangi mevsim olursa olsun suyun kıymetini bilelim, boşuna akıtmayalım. Yarınların savaşı da muhtemelen su yüzünden çıkacaktır. Unutmayalım…
Yaş kıvamını bulduğunda boyda kısalmalar oluyor ya. Bu hadise vücuttaki su oranının azalmasından kaynaklanmaktadır. Bunları söylerken sıcak mevsimde vücudumuzun daha fazla suya ihtiyacı olduğunu söylemeye çalışıyorum. Su hayattır, suyu yudum-yudum için… Öyle yapın ki, tadına varın, yudum-yudum için ki hücreleriniz hoşnut olsun, tüm organlarınız artı yaşam kazansın. Ekmeğiniz çok suyunuz bol olsun, tuttuğunuz oruçlar da Allah katında kabul ve makbul olsun!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Tüm Ziyaretler ve Sabır
Değerli Okurlarım, Cenab-ı Allah ‘Şerri de belayı da veren benim. Kendinizi korumalısınız. Bunun için de akıl-fikir sahibi ettim sizleri..!’ Öyle buyuruyor bizlere yaradan!
Af ve mağrifeti bol aylarda, Hıristiyanların yortularında, sizlere sunduğum dinsel makalelerimde sadece belli bir kesime seslenmiyorum. Herkese hitap etmeye özen gösteriyorum. İnsanlar hakkında olumlu ve olumsuz şekilde karar vermek bizi aşar ve üstümüze vazife değildir. Cennet Allah’ın hoşnutluğunu kazanan, O’na yakın olan kulların itibar göreceği müstesna mekandır. Cennet sadece Müslümanların gideceği bir mekan da değildir. O’nun hoşnutluğunu kazanan, iyi bir kul olanlar en güzel yerlere giderler. Yüce Allah tüm güzellikleri kulları için yaratmıştır. Onları görmezden gelerek öne çıkmamız söz konusu olamaz. Yaşamımızda bir kez cemaatin önünde oluruz. Tabutu musalla taşına yatırdıklarında! O da nasip olur mu olmaz mı bilinmez? Olur inşallah!
Ey faniler, yaşarken Allah’ı unutmadıysanız, mümkün mertebe hayır hasenatta bulunduysanız, eksik eteği kandırmadıysanız, tüyü bitmemiş yetim hakkı yemediyseniz, paraları ayakkabı kutularına doldurup devleti soymadıysanız, her Cuma daha önce belirlenen yerlerde namaz kılıp şov yapmadıysanız, milleti ikiye bölüp onlara tepeden bakmadıysanız…
Allah’a şirk koşup gıybette bulunmadıysanız, ailenin nafakasını içkiye, kumara vermediyseniz, dini vecibelerinizi elinizden geldiğince yerine getirdiyseniz, özellikle nefsinizi yenmekte metanet ve sabır gösterdiyseniz; gideceğiniz yer bellidir kardeşim.
Unutmayın ki bu güzellikler sizinle beraber gelecektir. Çoluk-çocuk, mal-mülk, han-hama, eş-dost artık onlar geride kaldılar. Sorgu, sual, sırat köprüsü sizin için sorun olmayacaktır. Bizden istenen adam gibi adam olmamızdır. Yukarıda saydıklarım da (unuttuklarım da var) adam gibi adam olmanın raconudur. Mademki insan olarak yaratılmışız. Bu vecibeleri de yerine getirmek zorundayız.
Sabırlı olmak… Sabretmek daima iyidir, ferahlamanın anahtarıdır. Saldırgan olmak, itiraz etmek olmamalı! Bizi yaradan işini bilir, kimseden akıl almaz. Herkesin de rızkını verir, kimsenin kuşkusu olmasın. Konu ile ilgili bir örnek vermek istiyorum. Bu yıl fazla yağmur yağmadı ve bir yerde kuraklık baş gösterdi denilebilir. Ahlar-vahlar, eyvahlar gırla… Bizleri yaradanın bir çözüm bulacağını unutuyoruz, günaha da giriyoruz.
Yoksulların ve varlıklı olanların, cennette daha fazla bulunacağı rivayet edilir. Bence ikisi de çok doğru. Fakirin ve yoksulun yaşamı eza, cefa içinde çile içinde geçmiş ama yoksulum diye kimseyi dolandırmamış, camiye yardım paralarını cebine koymamış, Allah’ı peygamberi istismar edip rant sağlamamış. Bu koşullarda yoksulların cennette olmaları çok doğal.
Varlıklı olanlar da insanlıktan uzaklaşmamış ve namusunu satmamışsa, fakirleri korumuş-kollamış, açları doyurmuş, öksüz ve yetimleri sevindirmiş ve bunları yaparken kimseyi aşağılamamış, aksine onure etmişse, bu insanların da cennette olmaları normaldir.
Kutsal günlerde, hasta olanları, büyükleri ziyaret etmek makbuldür. Durumu mütevazi olanlardan başlamak daha iyidir. İnançlı biri dostunu ziyarete gittiğinde 70 bin melek ‘Ey Rabbimiz, senin rızan için ziyaret yapan bu kulunun günahlarını bağışla’ diye dua ederler. Allah’u Teala kendisi için yapılan ziyaretlere ok adar değer verir ki ‘Kulum beni ziyarete gelmiş, bana da onu ağırlamak düşer’ der. O af tanrısıdır, hikmetinden sual olmaz.
Oruç tutanlar maddi-manevi kazançtalar. Sağlık, sıhhat kazanıyorlar, yaşlanmak yavaşlatılıyor, daha ne olsun! Tuttuğunuz oruçları Cenab’ı Allah kabul ve makbul eylesin, Allah’ın selamı üzerinize olsun!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
Söylemek Yetersiz Kalır
İnsanın sadece diliyle Müslüman olduğunu söylemesi, iman etmek için tek başına yeterli değildir. Çünkü iman etmek, dil ile tasdik etmenin yanında Allah’ın dinini fiili olarak yaşamak ve yaşatmakla mümkün olur. Allah Kuran’da iman eden insanları şu şekilde tarif etmiştir.
…Din ahlakının yaşaması için çaba gösteren, gerektiğinde dinin menfaatleri için kendi çıkarlarından özveride bulunan, nefsinin bencil tutkularını yenen, başkalarının hatalarını bağışlayabilen, öfkesini tutup, itidalli davranabilen ihtiyaç içinde olsa bile, başkaları için fedakarlıkta bulunabilen, malını Allah yolunda harcayan, sabreden, Allah’ı çok anan, ibadetlerini titizlikle yerine getiren, herhangi bir haksızlıkla itidalini yitirmeyen, adaletli ve bunun gibi daha pek çok konuda çaba harcayan kimseler…
Dikkat edilirse, sayılan bu fiillerin hiç biri sadece sözle yerine getirilebilecek konular değildir. Yani insanın fiili bir çaba içinde olmadan “Çaba gösteriyorum ya da malımı ihtiyaç duyulduğunda veririm” demesi yeterli olmaz.
Bu nedenle, “Ben Müslüman’ım” demek, iman etmenin ilk aşamasıdır. Ancak, gerçek iman Allah’ın emirleriyle hükümlerini tümüyle yaşamakla mümkün olur. Kuran’da bu konu şöyle açıklanmıştır: “Allah’a çağıran, Salih amelde bulunan, gerçek Müslümanlardanım” diyenlerden daha güzel sözlü kimdir?
Günün Hadisi
İnsanlara, kişinin elde ettiği malın helalden mi haramdan mı olduğuna aldırış etmediği bir zaman gelecektir. Hal böyle olunca da, dualar kabul olunmaz olur.
Günün Ayeti
Gaybın anahtarları O’nun katındadır, O’ndan başka hiç kimse gaybı bilemez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir. O bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane yaş ve kuru dışta olmamak üzere, hepsi, her şey apaçık kitaptadır…
Günün Sözü
Ramazan Ayı, Oruç Ayıdır!
Öcal’dan İnciler
Cenab-ı Allah Dürüstleri Sever