Futbol Bir Lokomotiftir (3)

0
36

Değerli okurlarım, futbola olan sevgimiz o kadarki, bunu bir anda anlayamıyoruz da bu ayak oyunu tatile çıktığında (ölü sezonda) kasetlerden, oynanmış müsabakaları izleyerek kendimizi teselli ediyoruz. Futbolun ne zaman ve nerede ilk kez oynandığı bilinmiyor ama dikkat ederseniz her ülke bu spora sahip çıkmak istiyor.

Neden? Çünkü getirisi, temaşası, insanlara ve ülkelere faydası sayılamayacak kadar çok da ondan. Masa tenisi sporuna sahiplenme var mı? Çin’de oynanıyormuş ve o ülkeye ait spormuş deniliyor, kimselerin gıkı çıkmıyor.

Örneğin, Boğa Güreşi (buna katliam da diyebiliriz) ve Amerikan Futbolu… Bunlara kimse sahipleniyor mu? Hangi ülke bu acımasız sporlar bize aittir, ecdadımız bu sporları geliştirmiştir diyor mu? O iki ülkenin dışında. Sporun lokomotifi olan futbola bizim dışımızda herkes sahipleniyor. Biz neden sahiplenmiyoruz ki?

Efendim, kuşlar ayaklarıyla, insanlar dilleriyle yakalanır… Bizde düne kadar meşin yuvarlağı tekmelemek günahtı. Şahitli ve ispatlı! Bazı muhteremlerin kellesi olarak değerlendiriliyor, ondan dolayı da İslam dininde günahtır, külliyen haramdır. “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” diyen Ulu Önder Atatürk, böylesine sapık düşünce içinde olanların da hakkından gelseydi, Cumhuriyet kadar önemli bir iş yapmış olurdu.

Futbolda, bir sistem, bir taktik bile üretemiyoruz. Alt yapı yok da ondan… O zaman, madem taktik dedik, onu biraz açalım. Taktik, başarı simgeleyen teknik oluşumların, akıllıca ve şartlara göre kullanılarak, sonuç alınmasında rol oynayan en etkin faktördür. Futbolcular rast gele vuruş ve atışlarla değil, bilerek, görerek, çabuk düşünerek, biraz da hissederek ayağında dinlendirdiği meşin yuvarlağı istediği yere, gerektiği yere zekice gönderebilmeli, teknik girişimlerine bu şekilde yön verebilmelidir.

Teknik, taktik uyarlayanlar, karşıt görüş olarak şunları da ilave ediyorlar; Teknik ve taktik açıdan kusursuz olan bir oyuncu, fizik konumu, atletik yapısı ve kondisyonel gücü gelişmemiş ise, teknik ve taktik çalışmalar başarılı olamaz veya istenilen düzeyde olmaz. Anlatılmak istenen şudur; Sporcu kendisine verilen görevi yürütecek güce, dayanıklılığa “Kondisyona” sahip değilse, sonuç hayal kırıklığı olur, başarı tamamen tesadüflere kalır.

Futbolun bilginleri kurallara ağırlık vermişler, “Kuralsız oyun olmaz” demişler. Ne de güzel söylemişler ve uygulamışlar değil mi? Yapılan sporların içinde en sert olanı şüphesiz (olimpik olanlardan söz ediyorum) futboldur. Kuralları da ona göre konulmuştur, hem isabetlidir, hem de tavizsizdir. Basketbolla futbolu kıyaslamak mümkün mü? Basketbolda sporcuların teması söz konusu olamaz. Olduğu anda, düt, düt!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here