Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Yeni yıla girmek için tek bir gün kaldı. Atama bekleyen öğretmenler, memurlar, işçiler yılın ilk ayını heyecanla bekliyor! Umutlarını bağladıkları Ocak ayı dilerim beklentilerini boşa çıkarmaz.
Binlerce üniversite mezunu pırıl pırıl genç insan asgari ücret ile bir işe girmek için kendini paralarken bu kışta kıyamette ailelerine yük olmamak için, simitçilikten, su satıcılığına kadar her işe hiç yüksünmeden koşarken ve Mehmetçik beline kadar kara gömülmüş olarak düşmana karşı savaşırken, ateş düşmemiş şehit vermemiş, her tarafta kan, gözyaşı elem varken bazılarının sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi telaffuz etmekte zorlanacağımız kadar pahalı mücevherlerle, saraylar, köşkler, arabalarla, uçaklarla misilleme yapar gibi düğün yapması doğrusu şaşılacak şey diyeceğim ama diyemiyorum çünkü artık şaşılacak bir şey yaşanmıyor sevgili ülkemizde her şey olağan oldu!
Yargılamıyorum, kimse yanlış anlamasın “Allah mutlu etsin” Ama üzülüyorum, kızıyorum, nasıl böyle olduk diye kendi kendimi yiyorum bu da kendi sorunum tabi. Sen kendini ye, bende havyarları, kesmekte zorlandığım pastayı yerim. İkimizde afiyet olsun. Ama keşke azıcık birazcık duyarlı olsaydık ya çevremize! Neyse güzel bir söz vardır. Zenginin parası züğürdün çenesini yorar diye. Doğru bendenizde parmaklarımı yormayım bari.
Ve umut etmeye devam edeyim, her şey bir gün güzel olacak diye. Ne de olsa umut yoksulun ekmeği. 2016 felaketler yılıydı ya da geçmiş yıldan aldığı belaların devamıydı diyelim. 15 Temmuz’da gerçekleştirilmeye çalışılan ancak büyük bir bozguna uğrayan darbe girişimi ile güzelim ülkemizde, bütün dengeler alt üst oldu. FETÖ cinneti, PKK cinneti derken artan patlamalar, yiten canlar, işten çıkarılmalar, tutuklananlar, OHAL hali, başkanlık sisteminin tartışmaları, meclis kavgaları, vekillerin birbirine su bardakları atacak kadar öfkeli olmaları, Mehmetçiğin Suriye’ye girmesi El Bab’a kadar ilerlemesi, oradan gelen şehitler, sonunda Suriye-Rusya-İran ittifakının sağlandığı bir deklarasyon imzalanması.
Böylece Suriye ile barışa giden yolun açılması, bundan sonra Suriye’ye yılbaşı konseri vermeye giden Kızılordu orkestrasını taşıyan uçağın Karadeniz’e düşmesi derken 2016 geçen yıldan aldığı bela yağmurunu doğrusu sele çevirdi. Ancak üçlü ittifakın sağlanmış olması, yılın son günlerinde 2016 felaket içinde güzel bir şey oldu! Dilerim bu son bir iki gün içinde hiçbir olumsuzluk çıkmasın ve 2017 güzelliklerle başlasın.
Ve sevgili okuyucularım sağlık ve sevgiyle kalalım her zaman dediğimiz gibi ayrımsız gayrımsız hep birlikte. Yase
Günün Şiiri
Anı
Yazdı gözlerimi yumduğumda, öğle sonrası;
dayımdı dutu silkeleyen, çarşafın dört ucunda
dört kadın; herhalde komşu kızları;
dedem de su çekiyordu kuyudan,
Hamidiye’nin güvertesindeydi sanki,
oysa abdest alacaktı birazdan.
Ah! Sonsuz biçimler veren bize
Bellek ve Zaman
Ahmet OKTAY
Günün Sözü
Batmayı, gözden kaybolmayı gördün ya, bir de doğmayı gör! Düşün ki, Güneş’le Ay batıp gözden kayboldukları zaman onların nûruna bir ziyan gelir mi?
Bu hâl, sana; batmak, kaybolmak gibi görünse de, aslında doğmaktır, yeniden hayata kavuşmaktır!
(Hem de ebedî bir hayata…)
Mevlana