Ve Karmakarışık Durumlar

0
80

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Suriye’de anlaşma yapılır her şey normale döner diye beklerken pat diye  savaş kararı çıktı ve  şimdi İdlib’den kaçan kaçana sınırda tedbirler alınmış, dağ gibi duvarlar örülmüş valla korkun. Ve o dağları aşmaya  çalışan zavallı insanlar yani bir insanlık dramı yaşanıyor. Allah aşkına  bu çaresiz insanlara yardım etmek istiyorsunuz ancak.  Artık biz kendimize yardım edemez durumdayız. Paramız yüzde kırk küçüldü. Elimizdeki parayla kendimizi geçindiremiyoruz, üstelik  işsizlik hat safhada, sinirler tavanda, tahammül katsayımız düşük, doğal olarak beklentilerimiz neydi ne bulduk? İçinde bulunduğumuz durum bu kadar güçken bu insanların o duvarın dibindeki görüntüleri yüreğimi acıtıyor.

Ve düşünüyoruz, Mehmetçiğimiz savaşıyor, Suriyeli gençler nargile çekiyor sahilde, sırf onları görmemek için sahile çıkmıyorum artık zaten.

Yanımızdaki komşular sabahlara kadar  tencere tabak çoluk çocuk tıkırtısı ile bizleri uyutmuyor. Gençler sınavsız üniversiteye giriyor, bizimkiler arkadan geliyor. Valla sıkıntılar bir değil binbir… Hepinizin bildiği bizim yeniden yeninden yazdığımız.

& & & & &

Ve atanamayan öğretmenler hasbel kader sözleşmeli atanıyorlarsa, sigortalarını kendileri ödüyor, yarı maaş alıyor, en az altı yıl aynı şehirde ya da ilçede kalmak zorundalar… Evlerinden, eşlerinden uzakta iseler öyle kalıyorlar, yani onlar bir yerde, biz bir yerde, bütün bunlara okey çeken gençlerin ise durumu iki dudak arasında birisi tamam sözleşmen bitti deyince hiçbir hak hukuk yok, işi bırakacaksın. Nasıl bir şey bu valla anlamıyoruz ve diliyoruz ki yeni milli eğitim bakanı bu işe bir çözüm getirsin.

& & & & &

Ve deniz otobüsleri iki aydır uyukluyor oldukları yerlerde nerden sefer yapılacağı bir türlü karara bağlanmadı. Büyük şehir belediye başkanı küçük şehir belediye başkanını suçlar o da öbürünü ve bu kısır döngü ile milyonlarca para verilerek satın alınan gemiler böylece bekletilir… Ne diyeceksiniz ki Allah akıl versin o kadar.

& & & & &

Ve iyi şeyler oluyor  eski karayolları projesi yüzümüzü biraz güldürdü, tabi bunda çevrecilerin ve sosyal sorumluk almış herkesin çabası var. Yazlık sinema projesi gerçekten nostalji bakımından çok  hoş bir proje ne de olsa başkan eski  yazlık sinemaların  olduğu yılları çok iyi bilir. Hadi bakalım kolay gelsin.

Ve şimdilik sağlıkla, sevgiyle kalalım hep birlikte ve yurtta sulh cihanda sulh şimdi ve her zaman. Yase

& & & & &

İnsanoğlu

Yine milyonlarca yıl önce daha insanoğlu dünyaya gönderilmeden önce erkek ve kadın ruhu aynı beden içinde yaşarlarmış. Birbirleriyle mükemmel biçimde uyumlu bu çiftler sevgi, aşk, mutluluk, gibi ihtiyaçlarını aynı beden içinde karşılarlarmış. Tanrılar insanoğlunun bu uyumuna ve mutluluğuna hayran kalmışlar. Fakat zamanla erkek ve kadın bu yaşamdan, bu monotonluktan sıkılmışlar ve bir gün Tanrıların huzuruna çıkıp “Bizler artık bu şekilde yaşamaktan sıkıldık, monoton ve heyecansız bir hayatımız var” diye şikayette bulunmuşlar.

Tanrılar bu şikayet üzerine toplanıp bir karar almışlar ve kadın ile erkeği var oldukları bedenden ayırmışlar. Bir çoğunu birbirlerinden çok uzağa fırlatmışlar. Kimini güneye, kimini kuzeye, kimini doğuya, kimini batıya, bazılarını da birbirlerinin çok yakınlarına yollamışlar. Birbirlerinden ayrılan bu insanlara eşlerini arayıp bulmaları söylenmiş.

Bu günümüzde hala böyledir. Kimse tek başına yaratılmamış. Herkesin bir eşi var. Fakat önemli olan o kişiyi, doğru insanı bulabilmekte. Bunu başaranlar var. Etrafımızda 70-80 yaşına gelmiş ve hala el ele dolaşan, birbirlerine ilk günkü gibi aşık tatlı yaşlı çiftler görmüyor muyuz? Bu insanlar birbirini bulabilmiş insanlar. Fakat diğer yanda yıkılan aileler, mutsuz olan hayatlar var.

Aradığımız kişi, geçmişte aynı bedende yaşadığımız kişi belki bize çok uzak, belki de yanı başımızda ama biz onu görmemekte ısrar ediyoruz. Kim bilir belki o kişiyi bulacağız. Sadece bakmak yetmiyor, görmek önemli. Muhteşem diye nitelendirdiğimiz gülü bulmak uğruna ayağımızın altında ezdiğimiz papatya kim bilir belki de aradığımızdır…

& & & & &

Vekil ve Aslı

Üzerindeki kıyafet ve davranışlarından köyden geldiği belli olan bir adam, son dakikada yetiştiği trene binmiş. Bindiği vagon dolu olduğu için oturacak yer bulamamış. Diğer vagonları da tek tek dolaşmış, hepsi dolu… Tam umudunu kestiği anda vagonlardan birinin boş olduğunu görmüş ve ‘milletvekillerine aittir’ yazısını da fark etmeden, girip oturmuş. Biraz sonra, biri gelmiş ve adama çıkışmış; “Ne işin var burada, çabuk kalk! Burası, benim yerim!”

“Nereden senin oluyormuş, para verip biletimi aldım. Burası da boştu, niye kalkayım?”

“Bak arkadaş, şu levhaya dikkat etsene, burada ‘milletvekillerine aittir’ diye yazıyor. Ben milletvekiliyim, sen kimsin?”

“Hadi oradan be… Sen milletin vekili isen ben de asliyim. Milletin aslı varken, vekilin ne işi var!..”

Asıl olan değerini anladığında, vekil vekilliğini bilmek zorunda kalır.”

Günün Şiiri

Hürriyete Doğru

Gün doğmadan,

Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.

Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,

İçinde bir iş görmenin saadeti,

Gideceksin;

Gideceksin ırıpların çalkantısında.

Balıklar çıkacak yoluna, karşıcı;

Sevineceksin.

Ağları silkeledikçe

Deniz gelecek eline pul pul;

Ruhları sustuğu vakit martıların,

Kayalıklardaki mezarlarında,

Birden,

Bir kıyamettir kopacak ufuklarda.

Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin;

Bayramlar seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler mi?

Gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı?

Heeeey!

Ne duruyorsun be, at kendini denize;

Geride bekliyenin varmış, aldırma;

Görmüyor musun, her yanda hürriyet;

Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;

Git gidebildiğin yere.

Orhan Veli KANIK

* * *

Bilardo Topları

Ayrıldığımız gündü.

Mutfaktaydık, buzdolabının yanında, kapısı açıktı,

Her şey bambaşka görünüyordu yüzüne vuran o soğuk ışıkta

“Biliyor musun” dedin.

“Sen neye benziyorsun biliyor musun?”

Epeydir aradığın bir şeyi bulmuş olmanın hem sevinç,

Hem keder veren gizli bir an için bulandırmıştı yüzündeki tedirginliği, kırgınlığı.

Sis ışığa çıkmıştı.

Sonra yavaşça çevirip başını yüzüme baktın kuyuya düşmeye benzeyen derin bir korkuyla.

“Neye?” dedim, yan yanayken yaşadığımız ayrılığın adını sorar gibi, “Neye?”

“Bilardo toplarına.”

“Neden?” dedim.

“Yazgını hep başkalarının ıstakalarının insafına bırakıyorsun da ondan…”

Bir uçurum gibi derinleşen sessizlik o an başlamıştı bile bizi birbirimizden uzaklaştırmaya.

Beni terk etmeden önce yaptığın son konuşma oldu bu.

Sonra iki arkadaşım geldi, birinin omzunda ağladım, hangisiydi şimdi hatırlamıyorum.

Sonra birlikte başka bir kente gittik,

Anlarsın ayrılığın ilk günlerinde o eve katlanamazdım,

Sonra ben başka aşklara,

Sonra başka evlerin duvarlarına başka takvimler astım.

Şimdi ne zaman birinden ayrılsam ıstakaların sesi patlıyor kulaklarımda

Ardından bilardo topları dağılıyor dört bir yana

Seni hatırlıyorum o soğuk ışıkta bir daha

Bir daha

Bir daha

Murathan MUNGAN

Günün Fıkrası

Temel boğazda tekneyle turist gezdiriyor, bir gün bir Amerikalıyı alıyor başlıyorlar gezmeye… Amerikalı bir saray görüyor. “-Bu ne kadar zamanda yapılmış” diye soruyor. Temel: “-5 yılda” diye cevap veriyor. Amerikalı: “-Yazık bizde olsa 1 yılda yapılırdı.”

Biraz sonra bir cami görüyor. “-Bu ne kadar zamanda yapılmış” diye soruyor… Temel: “-2 yıl” diye cevap veriyor. Amerikalı: “-Yazık be bizde olsa 3 ayda biterdi” diyor. Temel uyuz oluyor duruma…

Biraz sonra bir tarihi yapı daha görüyorlar..gene soruyor Amerikalı… Temel: “-2 ay” diyor. Amerikalı yine: “-Yazık be bizde olsa 1 haftada biterdi” diyor. Temel iyice kıllanıyor.

Tam o sırada Boğaz Köprüsü’nün altına geliyorlar… Amerikalı yukarıyı göstererek: “-Bu köprü ne kadar zamanda yapıldı” diyor. Temel şaşkın şaşkın bakışlarla kafayı kaldırıp; “-Hangisi? Bu mu? Bu dün burada yoktu yaa…”

Günün Sözü

Bir sorunu çözmenin en iyi yolu nedenini yok etmektir.
Martin Luther King

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here