Türk Silahlı Kuvvetleri Çökerse!

0
130

Değerli okurlarım, sizlere bugünkü sanat ve kültür sayfamızda, uzun zamandan beri birçok kesimi rahatsız eden önemli bir konuyu bildiğim kadarıyla sunmaya çalışacağım. Öncelikle ve ivedilikle şunları söylemek isterim ki; öyle ya da böyle tutuklanmalar, ihraçlar, mahkûmiyetler ne olursa olsun, ne kadar olursa olsun Türk Silahlı Kuvvetlerinin iskeleti, ana gövdesi laik ve Atatürkçüdür.

Şurasını da üzülerek belirtmek isterim ki; 2008 ve devam eden yıllarda sudan nedenlerle yetişmiş üst düzey subayları tasfiye ettiler. Kumpas mumpas her neyse, bir kulp takıp TSK’nın gücünü azalttılar. Bir gerçeği de göz ardı edemeyiz. Son yıllarda Türk Savunma Sanayi büyük aşamalar kaydetti. Aklımıza gelebilecek her türlü edevatı kendi bünyesinde halledebiliyordu.

Bu önemli gelişmeler Batı’nın da, okyanus aşırı ülkenin de gözünden kaçmıyordu. Bunda sakınacak bir durum yok ama biz de onlara ayak uydurduk. Hal böyle olunca ordu zayıfladı ve de cılızlaştı. Hatta bir genelkurmay başkanını da tutuklayıp hapse attırma cesaretini gösterdik.

Oysa büyük devletler sırtını ordusuna dayar. TSK’ya itibarı iade edilmezse bu coğrafyada rahatsız oluruz. Dost gibi gözükenler yarın can düşmanımız olur. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

15 Temmuz TSK’ya mal edilemez. Ordu içine sızdırdılar FETO’cuların yandaşlarından başkası değildir. Bu adam terör estirip kumpaslarla halkı sindirmeye çalışmıştır. Yaptıklarıyla “BEN GÜÇLÜYÜM” izlenimi vermeye çalışmıştır. Zaten, Kumpas davaları bilinmeden 15 Temmuz anlaşılamaz. Öncelikle onun kankası ile konuşmak gerekmektedir. “Ne istediler de vermedik” ifadesini kullananlar, bu ülkede düşeş atıyor ama şeşin altı yektir, unutmamak lazım.

Sonu nereye varır? Kötü günlerin ömrü kısadır ve bir süre sonra da taşlar yerine oturacaktır bundan kimsenin şüphesi olmasın. Yüce Türk Ulusu, her karış toprağı ecdadının kanıyla sulanmış vatanının tapusunu İstiklal Savaşı vererek kazanmıştır. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde layık Cumhuriyete sahip olmuştur.

Umutsuzluğa düşmeye gerek yok. Yüce Türk Milleti aç kalır ama Hukuk Devleti’nden, Cumhuriyeti’nden ve de Laiklikten noktayı zerre taviz vermez. Bu da böyle biline. Güzel ve mutlu günler, barış içinde bir yaşam bizleri bekliyor. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Evet’ler, Hayır’lar Hikâye

Değerli okurlarım, durup dururken başımıza Evet’ler, Hayır’lar çıktı. Bizim millet olarak aklımız hiç iyi şeylere çalışmaz. Şeytanın aklına gelmeyen bazılarımızın aklına gelir. Evet-Hayır kampanyaları oldukça sert açılış yaptı. Meclisteki referandum tekmeleri yumrukları buharlaşmada üstüne koyarak devam ederse ve de meclisinde dışına taşarsa maazallah…

Bildiğiniz gibi, milletimiz ikiye bölünmüş vaziyette, üstüne üstlük bu yakışıksız ifadeler boyut kazandığı sürece ve aynı zamanda yukarıdan birilerinin de tahrikini hesaba katacak olursak bu işin sonu hiç de iyi gözükmüyor.

Bu olumsuz ortam kimin işine yarar biliyor musunuz? Terör denilen o insanlık düşmanının işine yarar. Terörün düşündüğü katliamları bizimkiler elleriyle hazırlıyor. Bu vebalin altından kalkamaz. Eğer akıllanmazlarsa geriye dönüş de zor olur, hatta imkânsız da olabilir.

Herkes şunu iyice bellemeli ki; sandıktan Evet de çıksa, sandıktan Hayır da çıksa terörün biteceğini kimse düşünmesin. Terör, birlik beraberlik içinde olup tek yumruk haline gelirsek, işte o zaman en aza inebilir.

Terörün dini imanı yoktur kardeşim. O ister ki insanlar korksun, sinsin, hep gözyaşı döksün, kendinden medet umsun. Terör işte bunları ister. İstemeden de olsa terörü yüreklendiriyor ve katliamlara teşvik ediyoruz.

Ülkemizde, düşünce ve düşüncesini söyleme hürriyeti yok mu? Tabi ki var! Yazma ve okuma hürriyeti yok mu? O da var! O zaman, Gazi Meclis’in ismine zarar vermeden, medeni insanlar gibi, bizleri dışlamadan izleyenlere örnek olsak fena mı olur? İnsanların birbirlerini ikna ederse çözemeyeceği programları olamaz.

Meclistekiler merak etmesinler, sizlere rüşvet sunuldu. Sayınız 600 oldu. Yeniden seçilemezsem diye endişeniz olmasın. Dersini çalışmak için Afrika’ya giden var ve de döndüğünde yerli dans figürleri, tamtamlar falan…

Muhalefet partisinin konuyu AYM’ne götürmemesi iki yönlü algılanabilir. AYM’nin reddedeceği kesin, götürülmezse, “En yüksek mahkemeye güveniyorlar, işte bunlar böyle…” diyeceklerdir.

Aslında, siyasetten anlamam ve sevmem de. Fakat olaylar o kadar güncelleşti ki, iki satır da ben yazayım dedim, hepsi o kadar.

Böylesine olumsuz yaklaşımlara gerek yok. Esas mesele şu: Seçilen kişi “Beni millet seçti ve şu tarafa yöneliyorum” derse o zaman ne olacak? Kim temizleyecek bu pisliği? Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki, zayıflamış bir ordu, sindiriliş millet! Gözünü coğrafyamıza dikmiş olanların iştahını kabartmaya gerek var mı? Yedi düvele karşı yeniden bir İstiklal Savaşı verecek gücümüz var mı?

Üstelik İçimizden bir Atatürk de çıkaramayız! Beni Duydunuz mu?

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

“Hayır” Denilmeyen Yer!

İnsanlar günlük yaşamlarında sık-sık kullandıkları sözcüklerdir Evet’ler Hayır’lar. Oysa bunlar çok tehlikeli kelimelerdir. Olağanüstü dikkatli olmak gerekiyor Evet-Hayır derken. Sadece, nikâh masasında “Evet” deniliyor ya, sonradan bu “Evet”i hayırlaştırmak için yıllarca mahkeme koridorlarını aşındırıyor. Bu nedenle; “Evet” derken dikkatli olmalıyız. Çünkü Evetlerde hayır olmaz. Ama hayırlarda “HAYIR” vardır. Benden duymuş olun!

Günün Sözü

Evet de, Hayır da, Bir Romandır!

Öcal’dan İnciler

Hayır Demenin Bir Raconu Vardır

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here