‘Devlet ve toplum düzeninin kesintisiz olarak işlemesi, kamunun ortak ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik mal ve hizmetlerin üretilip halka sunulmasını içeren sistem şekli’ olan kamu yönetimi; hizmetlerinin ülke düzeyinde daha etkili ve daha verimli sağlanabilmesi amacıyla, merkezi yönetim ve yerel yönetim olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
‘Merkezi Yönetim’ esas itibariyle bakanlıklar ve bağlı kuruluşlardan, ‘Yerel Yönetimler’ ise il özel idareleri, belediyeler ve köylerden meydana gelmiştir. Merkezi yönetim ve yerel yönetimler, idarenin birbirini tamamlayan iki unsuru olup kuruluş ve görevleriyle bir bütün teşkil ederler.
Önümüzdeki bu iki çarkın birincisi yerel yönetimlerdir. Yukarıda belirtildiği gibi devletin rahat işlemesi yerel yönetimlere direk bağlantılıdır. Vatandaşın seçimlerle getireceği belediye başkanları meclis üyeleri muhtar ve azalar devlet yönetiminin birlikteliğini oluşturur. Bazen göreve getirilen kişiler siyaset üstüde olabilir. Halka hizmet aşkıyla yanan bu gibi kişiler göreve getirtilir ancak kutsal bir görevin iştirakçileri sık elenmeli ve sık dokunmalıdır. Son olarak Gaziantep ilinden, ilçemiz İskenderun Belediye Başkan Yardımcılığına getirtilen iki görev adamı, yukarıda belirttiğim siyaset üstü kişilerdir.
Son günlerde bir seçim dedikoduları yayıldıkça yayılıyor. Gerçi ateş olmayan yerden duman çıkmazmış. Bir şey var ki dillendiriliyor. Seçim lafını duyan cepleri dolu bazı kişiler bu günlerde gizli toplantılardalar.
Adaylığın gerçekleşme aşamasında; basın toplantıları derken talip oldukları siyasi partinin mecralarında bende varım diyecekler. Başkanlık olmaz ise bir yerde görev verilecek. Bu gibi kişiler birden bire ortaya çıkar ve kaybolmuş ismini ortaya çıkartmaya çalışır. Onlar sağduyulu kişileri çok iyi kullanmasını bilir. Gönülsüz gelin gibi ağlar ve kendilerini acındırmasını da çok iyi bilirler. Bu gibi nazlanmalardan başarılı çıktığını sanırlarken, aldananın kendi olduğunu bilmeden yapacaklarını yaparlar. Onlar yaşadıkları yeri de tam manasıyla bilmezler. Toplantılara gider gelirler. Basın ordusu arkalarında ilen “Aman şöyle yaparım, böyle yaparım” gibi nidalarla kamuoyunu yanıltır ardından kıs-kıs gülerler.
Havalıdırlar. “Ben istemiyorum ama yan cebime koyun” der gibi mızmızlanıp bir tarafa çekilir pusarlar. Bazen onlarla konuştuğumda ne denli memleket sevdalısı olduklarını ağızlarından dinler gülerim. Memlekete dair çok şeylerin münazarasını yaparlar. Onlar bulunmaz bir Bursa kumaşı gibi kendilerini hissettiklerinden dolayı çevresinde bulunan kişileri de çok güzel kullanırlar. Arkalarında karanlık güçler ona destek verir ve her kuyrukları sıkıştığında o güçlerden medet umarlar.
Arzum bu memlekete hizmet edecek “Gönül Paresi” kişilerin ortaya çıkmasıdır. Demokrasi varsa her şey var. İnsanların, özgür seçme ve seçilme hakları var. Öbür tarafta ateş gibi olan kişiler çoğunlukta ama siyasetten korkar ve çekinirler..Bir türlü kendini ortaya atamaz.. Kendini anlatamaz. Anlatmaya kalkışsa dahi parasal çemberi kıramaz.
Bence şu an yapılan siyasetin ekserisi parasal güce dayalı!. Parasal gücü kendinde bulan çoğu kişiler kendilerini hep üst düzey ortamın üstünde hisseder. Onlar için hangi okulu nasıl bitirdiği ve hangi okul mezunu olduğunun asla önemi yok. Basına kahvaltı programları başladığında bu gibi kişilerle bir anda haşır-neşir oluruz. Anlatırlar da anlatırlar ama ne anlattıklarını kendileri de bilmezler. Spor giyim gitmiş, kravatlı takım elbise altında ciddi pozisyondalar. Yandaşlar ise alkış tufanında. Üçü-beşi fazla veren; gazete manşetlerinde…
Dün böyleydi yarın da böyle olacak. Her gün tanıdığımız insanların sıfatlarında değişiklikler oluştuğundan dolayı; verilen, alınan selamlar da değişik aksamlarda olacak. Ne olurdu şu siyaseti bilenler ortaya çıksa da dedikodusuz bir seçim dönemi yaşasak. Bazen sebepli sebepsiz dedikoduların sınırı aşıldığında sosyal medyada ve gazete sütunlarında zevkle gezindiğimiz sayfaların arasında ezilip duruyoruz. İnşallah bu seçimlerde “gönlümüze göre” bir seçim dönemi geçiririz diye dua ediyorum.
