Suriyeli Kişilere Vatandaşlık Verilmesi

0
97

Allah kimseyi evinden, barkından ve vatanından alı koymasın! Yaklaşık beş senedir, komşu ülke insanı vatanından uzaklaştı. Türkiye’nin sıcak ilgisiyle karşılaşsa da nefes alamama durumundalar. Özellikle ufak yaşta olan çocuklar, kadın ve yaşlılar, bu savaş illetini en yakın şekilde hissediyor. Camilerimizin etrafı aç insanlarla doldukça doluyor. Acı dolu serüvenlerini izleyen bizler de onlar kadar perişan ve naçarız.

Onlarda bizim çocuklar gibi okula gidip geliyorlardı. Arkadaşlarıyla özgür beraberlikleri vardı. Evleri vardı, anneleri, babaları, kardeşleri, arkadaşları vardı. Şimdi onların hiçbir şeyleri yok. Ayakkabıları yok. Onların sıcak yuvaları yok. Başka bir yabancı ülkede kaderleri ile baş başa boyunları bükük, bir o yana bir bu yana koşuşturup duruyorlar.

Kırmızı ışıkta, her hangi bir dönemeçte… Durduğunuz her yerde muhakkak onlar var. Bir evde üst üste yaşamak zorunda kalan, yirmiye yakın Suriyeli vatandaş var. Çocukların yarı Arapça yarı Türkçe yakarmaları, bizleri yaktıkça yakıyor. Utançlarından dilenemeyen çocukların yazgıları ise daha başka! Tam bir içler acısı! Çocuklar okullarda eğitim alsa da alışık olmadıkları çevreyle ne yapacaklarını bilemez haldeler.

Türkiye Cumhuriyeti onların hep yanında, Türk vatandaşları onları sarıp sarmalıyor. Onlar mahvolan vatanları için ağıt döküyor. Her yerde ağlıyor bu insanlar. Çocuklar gülse de acılı! Kiminin babası, annesi, amcası, teyzesi, kardeşi yanlarında değil. Türkiye’de kendi kaderleriyle yalnızlar. Onlar; ülkelerinden gelebilecek her sıcak ses sedalarını hasretle bekliyor. Ama maalesef oralardan ne gelen var nede giden. Sessiz bir vadideler, bağırmaları yankılı şekilde kendilerine dönüyor. Gelenden soruyorlar, gidenden soruyorlar. Ümitleri tükenmek üzere!

Allah hiç kimseyi vatanından ve milletinden ayrı koymasın. Vatansız kalan her millet, yalnızlık deryasında kaybolup gider. Aslında Vatanımız cennet gibi. Ne yazık ki bizleri de onlara benzetmek uğruna ellerinden ne gelirse onu yapıyorlar. Bir zaman önce sağcı-solcu diye milletimizi bir birine kırdırdılar. Başaramadılar. Şimdi Türk-Kürt diye hengâme çıkartılar. Yine başaramayacaklar. Ne yaparlarsa yapsınlar, Asil Türk milletinin, önünde kaybolup gidecekler. Çünkü Türk milleti her türlü ezayı ve cefayı çekerek bu kutsal vatanı bu hale getirdi. Yüz yıllardır neler gördü bu millet neler? Çok eziyet çekti, tarihin sayfalarında altın sırmalarıyla duruyor. Seyredene ne mutlu! Vatanları kaybolan milletler, Türkiye’ye bakıp kendilerine ders çıkarmalı. Dünyanın en asil milletinin içinde barınan her azınlık haline şükretmeli. Irak neydi ne oldu?! Suriye neydi ne oldu?!

Ülkelerinden kaçarak Türk devletinin sıcak bedenine sarılan her insan, ülkelerinden gelen her bomba haberleriyle sanki kendi vurulmuşçasına derinden yaralanıyor. Bitiyor, tükeniyorlar.

Bir arkadaşın yakının vefat etmesi münasebetiyle, yatsı namazından sonra okunan Yasin-i Şerif ve akabinde verilen yemekli toplantıdaydım. Yemek yenildi ve ben bir ara çadırdan dışarıya çıktım. Üç tane iyi giyimli çocuk bir anda bana sarıldı. Türkçe-Arapça bir şeyler söyledi. Çadırın içinde bulunan masa üzerinde yenmeyen yemeği işaret ediyorlardı. Bir anda tüm vücudum onların bu halini görünce titredi. Yaz günü terliydim ama döktüğüm soğuk ter altında bunaldım. Adeta çadıra koşarak girdim ve bir anda yemek tabaklarını aldım ve yanlarına gittim. Çadırın bir kenarında yere çömelerek, yemeklerin üzerine adeta kapandılar. Nefessiz şekilde bir yemek yiyişleri vardı ki Allah’ım bu nasıl bir acı! Onların bu halleri karşısında sadece gözlerimden yaşlar akıyordu.

Saçlarını okşarken, insanlığımdan utandım. Bu eziyet çekilmez. Çekilen eziyete yürekler dayanmaz. İnsanlar bir dilim ekmeğe muhtaç. Biz ne yapıyoruz, yemediğimiz ekmekleri çöpe döküyoruz. Biz sıcacık yuvamızda, ayaklarımızı sehpaya uzatıp televizyon izliyoruz. İstediğimiz zaman istediğimiz yerde dolaşıyoruz. Vatanımızda özgürlüğün en kralını yaşıyoruz ama ne yazık ki komşularımız acı içinde! Hasta ve perişanlar.

Bu insanlara barışın ne zaman geleceği meçhul! Suriyeliler yurdumuzun her yanına dağıldı. Onların serbestliği bizleri rahatsız etse de birlik içerisinde onlara katlanacağız, katlanmak zorundayız. Allah hiç kimseyi açlıkla terbiye etmesin. Aç insan; her türlü kanunsuzluğu yapabilecek durumdadır. Ülkemize gelen dost bildiğimiz insanların içerisinde art niyetli olanlar çıkıyor. Buda fotoğrafın diğer bir tarafı! Elden bir şey gelmez.

Emniyetin pasaport bürosu, her gün yüzlerce Suriyeli tarafından ziyaret ediliyor. Vatandaşlık başvuruları değerlendiriliyor. Olsun onlar da bizim canımız ve kanımız. Seksen yıl evvel onlar bizim insanlarımızdı. Hala akrabalığımız tüm hızıyla devam ediyor.

Barzani boş durmuyor, referandum yapacakmış. Kendi misakı milli hudutlarımızda yer alan Kerkük Musul vilayetlerine Kürt vatandaşları yerleştirdi. Türkmenleri azınlık durumuna düşürdü ve referandum yapacak. Bu işin sonu hiç de o kadar kolay değil. Tehdit ediyor, koskoca Türkiye Cumhuriyetini! Yazmanın, anlatmanın çaresizliğindeyim…

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here