Sporcudan Kebapçı Olur mu? (3)

0
51

Değerli okurlarım, sporcunun kebapçı olup olmaması fazla önemli değil, göre-göre öğrenir. Futbol oynamak kadar da beceri istemez. Bu işler oturarak da halledilir. Bu işin, futbolla farkı burada! Futbol oynarken hep hareket halinde olacaksınız ama kebapçıysanız fazla hareket gerekmez. Sadece etin ocakta yanmamasına dikkat edeceksiniz. Müşterilere servis, iyi ağırlamak da bu işin reconudur.

Yani, kebapçılıkla futbolculuk, taban tabana zıt iki meslek dersek hiç de yanlış olmaz. Nezaket ve Centilmenlik ikisinin de olmazsa olmazlarından. Aksi halde birisi müşterilerini yitirirken, diğeri taraftarın, sporseverlerin tepkisini çeker.

Özellikle son yıllarda, Ege Bölgemizin denizi gören yerleri o kadar revaçtaki, öylesine itibar kazandı ki anlatabilmek mümkün değil. Öyle bile olsa bazı şeyleri ve de bildiklerimizi abartmadan anlatmaya çalışacağız.

Uzun yıllar önce… 19 yaşında bir genç Adana Demirspor’un golcüsü. Tekmelere kafayı sokan, başarılı olmaktan başka şansı olmayan bir delikanlı! Gözü kara olmakla beraber, rakiplerini tedirgin eden bir yapıya karaktere sahip.

İşler iyi gidiyor ve futboldaki başarısı gündem oluşturunca üç büyüklerden birisi kendisini transfer ediyor. Bu anlattıklarım Adana Demirsporlu Füze Selami, Kartal Yaşar’dan sonraki gelişmeler. Onları da rahmetle anıyorum. İstanbul’da yaşamak, orada futbol oynamak öylesine kolay bir hadise değildir. Yabancı transferlerin intibakı daha kolay olabilir ama Anadolu’dan gidenler için aynı şeyleri söylememiz mümkün değil.

Şimdiki futbol direktörümüzden söz etmeye çalışıyorum. Beni anladığınızı varsaydığım için isim vermiyorum.

Yıkılan Ali Sami Yen Stadı’nda önemli başarılara imza attı. Tam 14 yıl takımını şampiyon yapamadı ama bildiğim kadarıyla dokuz kez Türkiye Kupası’nı havaya kaldırdı. Aynı zamanda Metin Oktay hayranıydı. İkisi de aynı renklere âşıktı. Zaten başka bir ortak yönleri de yoktu.

Şimdiki futbol direktörüne sonradan “imparator” unvanı da verildi. Oynadığı takımın ve milli takımın kaptanlığını da yaptı. İki defa rakiplerine kafa attığı için kırmızı kart yediğine tanık oldum. Sarı kartların sayısı belli değil.

Sonuç olarak, parlak bir spor yaşamı, mazbut bir aileye ve sevildiğine inandığım bir çevreye sahip. Milan’da Teknik Direktörlük yaptı ve UEFA Kupası’nın kazanılmasında önemli pay sahibi. Son 30-40 yılın her karesinde onun imzası vardı ama konuşma, hitap etme yeteneği fazla gelişmemiştir. Genel olarak futbolu zariftir de giyinişi nedense rüküştür. Demek ki her şey bir arada olmuyor.

Şu ana kadar tanıdığınıza inandığım o kişiyi bildiğim kadarıyla anlatmaya çalıştım. Hatta bu spor adamıyla ilgili bir yazı dizisi hazırlamıştım. Bu olay olmasaydı, yani yarınki sayımızda anlatacağım olay olmasaydı yayınlayacaktık. Zaman her şeyin ilacı! Belki yine yayımlarız.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here