Spor ve Sağlıklı Düşünmek (1)

0
31

Değerli okurlarım, bazen kükrese de, coşsa da, büyük küçük dalgalarıyla akar gider Fırat nehri yıllardan beri. Daha önceleri değil ama şimdilerde Birecik ilçemizi ikiye bölmüştür. Yeni nesil Fırat için sakin, sessiz ifadesini kullanıyor. Yarım asır öncesini nerden bilsinler, babaları bilir ancak. O sessiz sakin denilen Fırat coştuğunda ilçede kayıklarla gezilirdi.

Birecik’te her taraf yemyeşildir tüm mevsimlerde. Bahçeler, bağlar, ağaçlar ve son yıllarda yükselen modern binalara bakarak sessizce akar ve hiç de yaşlanmaz da… Üzerinde 720 metrelik bir köprü vardır. Yapılırken başmühendisini öldürmüştü cehalet. Merhumun mezarı da köprünün girişindedir. Ne hikmetse hem öldürürüz ve daha sonra da itibar ederiz. Tıpkı “Üç Fidan”a yaptığımız gibi.

Kelaynaklar da buradadır. Sarp kayalıkların Fırat’a bakan yakasındadır ve muhtemelen Fırat’tan aldıkları oksijen onları bu bölgeye bağlamış olabilir. Fırat, her yıl üç beş kişiyi bağrına basıp sonsuzluğa götürse de kimseler O’na darılmaz, sitem etmez. Geçtiği yerlere yaşam sunuyor da ondan. Fırat, üstündeki köprü ve çevrenin yarenliği nice hayatlara öykü, filmlere de konu olmuştur. Bunlar günümüzde bilinse de yarınlarda unutulur mu, tarihe mi gömülür bilemeyiz.

Kelaynaklardan söz etmiştim ya. Çocukluğumuzda yazın dağ-taş bu hayvanlarla doluydu. Cehalet onları küstürdü, korkuttu. Yani gelmez oldular. Dünyanın başka yerinde yaşayamıyorlar. Bunun üzerine üretme çiftliği kuruldu. Çok sayıda Kelaynak olduğunu duydum. Üretilenler kışa doğru gidiyorlar ama tekrar geliyorlar. Bu şekilde cehalette yenilmiş oldu.

Katliam sadece onlara yapılmıyor ki 100 yıllık ağaçlarda nasibini alıyor. Yol yapma adına bizlere tarih öğreten bu yaşam timsalleri aniden yok oluyor. İlçede öyle yerler vardır ki, bitki, hayvan, insan bir arada yaşıyor. Yol yapılıyor bunu anlıyoruz, trafik, benzin istasyonları beyaz şeritler falan. Motor ve korna seslerini söylemiyorum. Hani o sulardaki balıklar, hani çamdaki tırtıl, ottaki kertenkele, karınca, sığırcıklar, ağustos böcekleri. Onlar yapılan yollardan, benzin istasyonlarından nasıl yararlanacaklar.

Aslında bakarsanız doğa kendini tekrarlayarak yaşıyor. Doğa gönül rızasıyla izin verecek ki insanlar dilediğini yapsınlar. Aksi halde doğa diklenir fay hattı harekete geçer ve de dünya öküzün iki boynuzu arasında ya. Ağaçların varlığını ve faydalarını inkâr edemeyiz. Gölge vermeseler bile. Doğduğumuzda beşiğimiz, salıncağımız, öldüğümüzde tabutumuz oluyor.

Sağlam inançlı insanım hamdolsun. İnancımızı futbolla harmanladığımız zaman bizler kazanıyoruz. Namertlere, nohutçulara, kömürcülere karşı gerekeni yapmaya, insanların insanca yaşayacağı bir dünya düşlemeye, pozitif enerji ile yüklenip ömre ömür katmaya… Geleceğe umutla ve güvenle bakmaya, hayatı, doğayı ve insanları sevmeye, geleceğe kök salacak çocuklar yetiştirmeye, sevenler gününü beklemeden; sevenlerle sarmaş dolaş olmaya, her türlü zorluğun üstesinden gelmeye, insanları, hayvanları ve de doğayı sevmek!

Futbolu sevmek, dik durmak! Bunların hepsi de sanattır, uygulayanlar da en büyük sanatkardır.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here