Spor, Temizlik Aracı Değildir (5)

0
59

Değerli okurlarım, yaptığımız her yanlışta, söylediklerimiz her yalanda, kendimizi “kurtarmak” için bir kılıf bulabilme çabası içine gireriz. Buna kendimizi mecburda hissederiz. Örnek mi istiyorsunuz? O kadar çok ki saymakla bitiremeyiz. Milli karakterlerimizden birisi de en kolay şekilde yalana yanlışa kılıf bulmaktır. Bunda çok başarılıyız. Rahatsızlandığımızda isim yapmış doktorlar ararız.

Bu doktor konusunu biraz açalım dilerseniz. Rahatsızlanıncaya kadar doktorlarla fazlaca irtibatımız olmaz ve buda oldukça doğaldır. Bazı hastalar az ilaç yazan doktorları fazla tutmazlar. Bazıları çok ilaç yazan reçeteyi kabarık tutan tabiplerin meftunudur. Oysa kendine adamış doktorlar, fazla ilaç yazıp reçeteyi kabartmayı israf sayarlar ve iki değişik ilaçla hastalarına yararlı olurlar. Geç de olsa hastaları bu kaliteyi anlayabilir.

Bazı hastalar da, fazla ilaç yazdırdığında ve kabarık reçeteyle eczaneye gittiğinde orada adeta reklâmını yapar o doktorun. Eczacıların canına minnet! Ne kadar ilaç satarsa o kadar kazançlı çıkacak. Özellikle de saygılı davranırlar. Spor, temizlik aracı değildir ama alınan ilaçlar da saygınlık aracı hiç değildir. Sonuçta biri hasta diğeri ticarethane… Bu kadar basit!

Şunları da söylersem daha da eğlenceli olacak diye düşünüyorum. Uzun kamp dönemlerinde ve yeni transferlerle yeni sezona hazırlanan futbol takımlarının belli ve de mantıklı hedefleri vardır. O aşamada kulüp başkanları beyanat vermekten kaçınırlar genel olarak. Hocamız var, nezih ve kibar bir yaklaşım değil mi? Yeni sezon için teknik direktörün bilgisine başvurulduğunda, hoca klasik sözler, yuvarlak laflarla duygularını belirtir.

Peki, Teknik Direktör neler söylemiştir dersiniz. “…Çalışmalarımız çok iyi gidiyor, günde iki idman yapıyoruz, her idmanda yüklemeler iyi, kimsenin şikâyeti yok. Transferler iyide, yönetimden istediğim iki oyumcu vardı, mümkün olmadı. Çok çalışmak suretiyle telafi ederiz…”

Burada önemli bir serzeniş bulunmakta! Hani yönetimden iki futbolcu istemiştim olmadı, pahalı geldi var ya. Kullanılan o ifade şimdilik muallâkta ve giderek kazanacak ve başarısızlığa kılıf olacaktır. Sezon açıldı ve takım yüksek performans gösteriyor. Yönetimin ağzı kulaklarında ve “Hocanın istediği oyuncuları alamadık ama yine de başa oynuyor” bu ifadeler klasikleşmiştir artık.

Bir de bunun aksini düşünelim. Sezon açıldı, üç hafta beş hafta, işler hiç de iyi gitmiyor. Herkesin özellikle taraftarların aklına hiç de iyi şeyler gelmiyor. Yönetimin kılıfı dünden hazır taraftara karşı… “Siz tribünleri doldurmuyorsunuz ki, maddi yetersizlikten hocamızın istediği oyuncuları alamadık, merak etmeyin düzeleceğiz…” Kimse gerçeği söylemez, mutlaka bir kılıf bulur. Hiçbir yönetim böyle hallerde alt yapıdan oyuncu almayı düşünmez. Yazıklar olsun…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here