Spor, Temizlik Aracı Değildir (2)

0
31

Değerli okurlarım, bazı kanallarda “Pembe Diziler” yayınlanmakta. İyi ki öyle diziler var. Yarı çıplak, birçok yerleri estetikli hatunlar. Bu dizilerde birçok gerçekleri görebiliyoruz. Yine de bir konunun altını çizmeden de geçemem. Onlarım yaşam biçimleri, bizim örf ve adetlerimize, kültürümüze tamamen ters. Yani bizim kabul edemeyeceğimiz bir hadise. Bu dizileri yapanlar, ulusal kültürlerini gizlemiyorlar, yani “Biz Buyuz” diyebilme yürekliliğini gösterebiliyorlar. Onlarda değişim diye bir hadise söz konusu değil, hele bir gecede değişmek mümkün değil. Ancak, sporlarıyla beraber ulusal kültürlerini, aile yaşamlarını açık yüreklilikle ortaya dökerken, bazı gerçeklerinde altını çizebiliyorlar

Yalansız Bir Yaşam, Dürüstlük, Yüzleşebilme, Gerçekler. Şimdi sizlere soruyorum, bizde bunların hangisi mevcut? Aşağıdakiler yukarıdakiler hepsi de konumuza dahil. Zaten yukarıdakiler sütten çıkmış ak kaşık gibi ben beyazdır evvel Allah. Dürüst müyüz? Çıkar uğruna yapmadığımız bir şey kalmıyor mu? Kendimizi aklamak için günahsız birine iftiranın bin bir türlüsünü söylemiyor muyuz? Bu da yetmiyor, toplumda bile onu küçük düşürmeye çalışmıyor muyuz? Bu yaptığımızla da övünüyor muyuz? Gerçekleri kabul ediyor muyuz? Özür dilemeyi becerebiliyor muyuz? Özeleştiriye açık mıyız?

Geriye bir şey kalmadı ki! Birileri gelip de sizin takımın zaafı şunlar. Yanlışlarınız, şu yaptıklarınızdan kaynaklanıyor. Bu yaklaşımlarda bulunmazsanız kazanırsınız diyor mu? Babaların çocuklarına söyleyeceği önerilerdir, nasihatlerdir bunlar ama birileri gelip dostça bu güzel önerilerden birisini söylese ne olur biliyor musunuz?

“En Büyük Düşmanımız Olur, O Kişi İle Görüşmeyi Derhal Keseriz…” Oysa teşekkür etmek gibi, özür dilemek gibi güzel yaklaşımlar varken, bunların hiç birine itibar etmeyiz de, o kişiyi görmezden gelmeyi yeğleriz. Şehrimizin profesyonel takımlarından birisinin başkanına bir zamanlar ve işlerin de iyi gittiği dönemde bazı uyarılarda bulunmuştum. Büyük Başkan beni duymazdan geldi. Başka yerlerde, “Öcal Bey haklı, eksiklerimiz şunlar” diyor da, yüzüme karşı “haklısın, eksiklerimizi artıya çevirmeye özen göstereceğiz” diyebilme asaletini gösteremiyordu. Nedeni malum, sağ olsunlar.

Bir futbol müsabakası oynanmadan kazanılmaz. Müsabakadan önce kazanabilmenin (görüşmeler suretiyle) alt yapısını oluşturmaya “ŞİKE” diyorlar. Biz bu yanlışımızla bile yüzleşemiyoruz. Yüzleşmemek bizim milli zaafımızdır. Aynaya bakmaya korkuyoruz. Çünkü aynalar yalan söylemez, yanlışları olduğu gibi yansıtır. Kısa boylu Kasımpaşalı arkadaşım vardı. Demişti ki, “Aynaya baktığımda neler görmüyorum ki, hesap günü geldiğinde, bu faturayı nasıl öderim, bu hesabı nasıl veririm bilemiyorum…” aynen böyle söylemişti. Ben de, “adam gibi adam olursan, her şeyin telafisi vardır” diye onu rahatlatmıştım.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here