Sorular Ve Sorular…

1
51

Günaydın sevgili okuyucularım, nasılsınız bu sabah? Korona hanımın şakası yok, hafife alınmayı hiç kendine yediremiyor ve “Siz beni herhalde yeterince tanıyamadınız, ben size kendimi yeniden bir tanıtayım da görün” diyerek saldırıya geçti. Tablo korkunç tabi ona yardım edenler de var. Önlemleri kâle almayanlar ve alınan önlemlerin aslında yetersizliği.  “Sabah 10.00 gece 20.00 yasakları” valla garibime gidiyor, ne yani o saatlerde korona hanım güzellik uykusuna mı çekilmiş oluyor?

Aşı bulunmuş falan da filan. Aşılar bedava olmazsa kime ne? Parası olan yaşasın olmayan ölsün! Coronavirüs Testi 250 TL olmuş -sanki bedava, sanki lütuf- onu da zengin yaptırsın yoksul ölsün. Zaten çöp toplayanlar yemeklerini kedi ve köpeklerle çöp başında paylaşanları da bu test ya da aşı pekte ilgilendirmez zahir?

Ve sanki başımızda yeterince sıkıntı yokmuş gibi şimdide iftira karalama ve tehditlerle uğraşıyoruz. Aklını başına al, ayağını denk al, bakla kazıkları falan! Valla tüyler ürpertici “korkutucu” demiyorum. Çünkü “korkan onlardan olsun!” Ancak tüyler ürpertici! Halk tarafından seçilmiş, bir yere gelmiş ki bu insanın partisi, kimliği ne olursa olsun değişmez, sonuçta halkın seçtiği bir insan ve ona yapılan hakaret, tehdit halka yapılmış demektir! Ve bunca hakaret ve tehditleri edebilen bu garip insanlar cesareti kendilerinde nasıl bulabiliyorlar acaba? Ve seçilmiş bir insana bu tehditler rahatlıkla edilebiliyorsa ya sıradan halka neler yaparlar? Sahipsiz miyiz gerçekten?

Angus kokusu herhalde kaderimiz oldu. Kaç zamandır ve birkaç sabah o kokuyla uyandık. Kapı pencere açmıyoruz. Başkan artık “Angus kokusu olmayacak” demişti, söz almıştı yetkililerden. Ne oldu yoksa seçilmişlere verilen sözler havada mı kalıyor?

Ve çoktan yazacaktım sevgili okuyucularım gecenin bir yarısında homur-homur sözde sokakları süpüren araçların yaptığı gürültüye uyanmak çoluk çocukla birlikte kaderimiz mi oldu? Gece yarısından önce bu işler yapılamaz mı?

Valla sevgili okuyucularım sorular ve alınmayan yanıtlar aslında bir yanıt beklentimizde yok. Çünkü belli ki biz yazıyoruz biz okuyoruz? Ah nerede o neşeli yazılarımız?

Bu korona hanım ve ekonomik durum resmen umutlarımızı yerin dibine gömdü. Işık aranıyoruz görünür de yok ancak biz iflah olmaz hayalciler olarak bir mucize peşindeyiz!  Ve mucizeler her an olabilir buna inanıyoruz sizde inanın bence! Hatta gözlerinizi kulaklarınızı açın anları kovalayın bendeniz böyle yapıyorum.

Ve şimdilik sağlıkla sevgiyle ayrımsız gayrımsız kalalım. Korona hanıma karşı birlikte savaş verelim tahtanı dibinden sallayalım sonsuza dek onun sandığı tahtını. Bunun içinde mümkün olduğunca evde kalalım, maskesiz çıkmayalım, mesafeyi korumayalım. Abartmayalım ama etkili yapalım kendimiz kandırmayalım sevgili okuyucularım. Yase

& & & & &

Kısa Hikâyeler

Baba ile oğlun arasında geçen küçük bir münakaşa…

İnsan Ve Dünya

Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra Pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşündü. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba oğluna söz vermişti bu hafta sonu sinemaya götürecekti ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna “eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim” dedi.

Sonra düşündü: “Ohh be kurtuldum en iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez…”

Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi ve “Baba haritayı düzelttim, artık sinemaya gidebiliriz” dedi.

Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hala hayretler içindeydi ve bunu nasıl yaptığını sordu. Çocuk şu cevabı verdi:

“Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı. İnsanı düzelttiğim zaman dünya kendiliğinden düzelmişti…”

Günün Şiiri

MERDİVEN

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak…

Sular sarardı… yüzün perde-perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta…

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta…
Ahmet HAŞİM

Günün Sözü
Ne çok gülmüşümdür, içinde binlerce kötülük bulunan ama kendini iyi biri zanneden zayıflara…
Friedrich NIETZSCHE

 

1 YORUM

  1. Damacana suya para vermeyecektik.Bir gelişme var mı? Lütfü Savaş damacana suyu satanlarla ortak mı? Sorum luluk İskenderun Belediyesinde mi? HBB de mi? Bu konuda bildiğiniz ve yazabileceğiniz bir şeyler var mı?

Mehrali ÇELİK için bir yanıt yazın Cevabı iptal et

Please enter your comment!
Please enter your name here