Şiirle Kalın…

0
87

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Yeni yıla günler kala şehit haberleri gelmeye devam ediyor. Yüreğimizi parça, parça yaparak… Ve ne tuhaf dünya hala dönmeye devam ediyor? Herkes sanki  hiç bir şey yokmuş gibi çarşıda pazarda yılbaşı alışverişi yapıyor! Çöp toplayan, mendil satan ayakları çıplak üstü başı perişan, simitleri camekânın  arkasından seyredip iç geçiren çocukların varlığından bi haber? Hoş bi haber olmayanlar ne yapıyor ki?

Ve sevgili okuyucularım yeni yılın ilk sabahına kadar olumsuz bir şey yazmayacağım karar verdim. Şiirle dolsun yaşamımız ve sayfalarımız diye. Sağlık ve sevgiyle kalalım şimdi hep birlikte ayrımsız gayrımsız. Yase

Gafil Gezme Şaşkın

Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün

Yalan dünya senin olsa ne fayda

Akıbet alırlar tatlı canın

Bülbül gibi dilin olsa ne fayda

Söylersin de söz içinde şaşmazsın

Helâli haramı yersin seçmezsin

Nasibin kesilir de sular içmezsin

Akar çaylar senin olsa ne fayda

Söylersin de el içinde sözün var

Yeler çalışırsın oğlun kızın var

Bu dünyada üç beş arşın bezin var

Bedestenler senin olsa ne fayda

Bir gün alır götürürler evinden

Hakk’ın kelâmını koyma dilinden

Kurtulaman Ezrail’in elinden

Dünya dolu malın olsa ne fayda

Pir Sultan Abdal’ım çıktık oturduk

Kaza lokmasını burada yetirdik

Dünya bizim diye çektik getirdik

Yalan dünya bizim olsa ne fayda

Pir Sultan ABDAL

Gizli  Bakışlar

Bir bakış ki açıyor gönül muammasını,

İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,

Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,

Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.

Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,

Bir bakış, bir aşığı saatlerce ağlatır

Bir bakış, bir aşığı aşkından emin eder,

seven insanlar daima gözleriyle yemin eder.

Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

Otuzbeş Yaş Şiiri

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.

Dante gibi ortasındayız ömrün.

Delikanlı çağımızdaki cevher,

Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,

Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allahım bu çizgili yüz?

Ya gözler altındaki mor halkalar?

Neden böyle düşman görünürsünüz,

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!

Hangi resmime baksam…

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.

Dante gibi ortasındayız ömrün.

Delikanlı çağımızdaki cevher,

Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,

Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allahım bu çizgili yüz?

Ya gözler altındaki mor halkalar?

Neden böyle düşman görünürsünüz,

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!

Hangi resmime baksam ben değilim.

Nerde o günler, o şevk, o heyecan?

Bu güler yüzlü adam ben değilim;

Yalandır kaygısız olduğum yalan.

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;

Hatırası bile yabancı gelir.

Hayata beraber başladığımız,

Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;

Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

Gökyüzünün başka rengi de varmış!

Geç farkettim taşın sert olduğunu.

Su insanı boğar, ateş yakarmış!

Her doğan günün bir dert olduğunu,

İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!

Her yıl biraz daha benimsediğim.

Ne dönüp duruyor havada kuşlar?

Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?

Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

Neylersin ölüm herkesin başında.

Uyudun uyanamadın olacak.

Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?

Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misali o musalla taşında.

Cahit Sıtkı TARANCI

Tabiat Odam

Severim kırlarda ben yaşamayı,

On iki ayı.

Severim kırların yeşil göğsünü,

Bütün süsünü.

İstemem başımın üzerinde dam,

Tabiat odam.

İstemem topraktan başka bir yatak,

Kehkeşanlar tak.

Kuşlardan savrulan bir incecik tüy,

Üstümde örtü.

Ve aydan kırpılan bütün yıldızlar,

Rüyamda kızlar.

Her sabah neşeyle uyanan bir eş,

Koynumda güneş.

Dallarda ötüşen kuşlar kabilem,

Bilmezler elem.

Ağlarsak bizimle beraber olur,

Hemşirem yağmur.

Sızlarsak bizimle beraber sızlar,

Kardeşim rüzgâr.

İsteyen toplasın binlerce arşın,

Karlardan kışın.

Mutlaka öptürür bağlarda temmuz,

Çıplak bir omuz.

Severim kırlarda ben yaşamayı,

On iki ayı.

Severim kırların yeşil göğsünü,

Bütün süsünü.

Ölürsem istemem ne yas, ne kefen,

Ne başka bir fen.

Üstümden kalkmasın çimen, çiy, yosun,

Ruhum uyusun.

Ahmet Kutsi TECER

Aşka Türlü Bir Şey

başka türlü bir şey benim istediğim

ne ağaca benzer, ne de buluta

burası gibi değil gideceğim memleket

denizi ayrı deniz,

havası ayrı hava..

bir başka yolculuk dalından düşmek yere

yaşadığından uzun

bir tatlı yolculuk dalından inmek yere

ağacın yüksekliğince

dalın yüksekliğince rüzgarda

ve bir yeni ömür

vardığın çimen yeşilliğince

nerde gördüklerim

nerde o beklediğim

rengi başka

tadı başka..

Can YÜCEL

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here