Sen Ne Biçim Dünyasın?

0
101

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Kişisel acılarımızı, kardeşimle birbirimize yaslanarak geçirdiğimiz günler, bu sabah sona erdi. O İstanbul’a evine döndü. Bendeniz kendimle kaldım; Kendim, acımasız, dili sivri, haksızlığa, adetsizliğe tahammülsüz. Hiç bir şeyi es geçmeyen biri. Bendeniz olmasam o başımı çoktan belaya sokardı. Eskiden sadece “ben” ve kendimdim. Başım sık sık belaya girerdi bu yüzden. Ama uzun zamandan beri “denizim” artık. Bendeniz olunca; “denizde bir zerre bile değilim” demekteyim ve kendimi böyle algılıyorum. Bazen orada boğuluyorum, bazen umarsızca yüzüyorum. “Bu yüzden kendimin ani çıkışlarına” denizler kadar büyük sabrımla bazen “dur” diyebiliyorum. Ama bu sabah “dur” demek gelmiyor içimden. İsyan doluyum ve içim acıyor! Cumartesi günü tam sekiz şehidimiz vardı.  O gün başka bir şeyde vardı!  Ondan önceki günde şehit vardı. Ondan sonraki günlerde; onlardan biri de Hatay’dan!

Hakkâri Dağlıca bölgesinde, şehit olan 28 yaşındaki Jandarma Uzman Çavuş İrfan Mert, dün Kırıkhan’da yapılan cenaze töreninin ardından gözyaşlarıyla toprağa verildi. Yakıcı bir acı ile. Çocuğunu göğsüne yaslayan babanın görüntüleri çıldırtıcı! Nasıl sabırlı olacak ailesi bilemiyorum? Bütün dünya sabır dilese o acı azalır mı acaba? Hiç sanamıyorum. Ve diğer şehitlerimiz onların çocukları aileleri ve dünyayı sarmış acıları ne olacak? Kim, kimler deva olacak onlara? Ve her şehit haberi ile sabrımız taşıyor, aklımız başımızdan uçuyor.

Suriye Ez Zara’da, Aleviler, katil çeteleri tarafından katliama uğruyor, dünyanın gözü önünde. Kimsenin kılı kıpırdamıyor! Ezidi kız çocukları tecavüze uğramış, yaşları daha dokuzu ancak bulmuş. Zincirle birbirine bağlanmış olarak köle pazarında satılıyor! Kim “ne yapıyorsunuz?” diye soruyor?

MHP’de muhalifler kurultay istiyor. Dün hepimiz gördük kurultay nasıl engelleniyor? Sanki savaş meydanındayız, tomalar falan! Hani biz özgür bir ülkede yaşıyorduk? Sayın Bahçeli “yakışmadı bu” diyor. Doğru yakışmadı. Ancak neden kurultayı yaptırmak istemiyor?

Ve bütün bunlar olurken, Sayın Kılıçdaroğlu’na söylenen söz hala tüylerimi diken diken ediyor; “seneye gel boyunun ölçüsünü al” hiç yorum yapmayacağım… Çünkü değmez diye düşünüyorum. Ama kendim kavruluyor. “elimden bir gelse de şöyle gerçekten istediğim gibi yanıt verebilsem” diyor.

Ve sınavlara günler kaldı! Öğrenciler korkulu, öğrenciler kuşkulu, öğrenciler umutsuz; veliler gergin onlarda umutsuz. Sınavlar iyi geçse ne olacak! Diyorlar. İş olanağı yok, ama bir sürü üniversite var. Gitmeyeni dövüyorlar. Peki, sonra ne oluyor? Kuzenlerimden, arkadaşlarımın çocuklarından biliyorum hepsi, iki okul bitirmiş, mastır yapmış daha bir sürü vıdı vıdı ama ne yapıyorlar? Kocaman bir “hiç”. Yok yok… Aralarından biri dolmuş şoförlüğü yapmaya başladı, hak yemeyelim; zaten, haksızlık ve adaletsizlik hayatımızın tam ortasında. Bizde halkayı genişletmeyelim bari.

Valla bazen gerçekten çıldırmak elde değilmiş. Yani normal yaşayan, normal düşünen bir insanın, bütün bu olan bitene kayıtsız kalması bendenizce olası değil.

Ve sevgili okuyucularım şimdilik sağlık ve sevgiyle kalalım diyorum. “ama içimiz tırmık tırmık, bedenimiz ruhumuz yara bere içinde, nasıl sağlıkla, nasıl mutlulukla kalalım” mı diyorsunuz. Peki, en azından kalmaya çalışalım bari. Ama birlik ve beraberlikten ödün vermeyelim, ayrım gayrım yapmayalım, teröre ve teröriste lanet edelim. Ve bizi bu durumlara getirenleri de Allah’a havale edelim” diyorum.

yase-şehitler1

Nur içinde uyuyun şehit kardeşlerim, mümkünse hakkınızı helal edin. Etmeseniz inananın hiç kırılmayız çünkü haklısınız! Yase

Dalkavuk

Eskiden konaklarda dalkavuk bulundurmak adetmiş. Konağın birinde bir gün bey demiş ki: “Bir dalkavuk alacağım, filan gün imtihan var, sağa sola haber salınız.” Derken o gün gelmiş, kapının önünde dalkavuk adayları sıra olmuş. Biri içeri alınmış. bey sormuş: “Sen dalkavuk musun?”

“Evet efendim.”

“Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.”

“Olur, mu efendim? Ben filan Bey’in yanında şu kadar, feşmekân Bey’in yanında da bu kadar sene dalkavuk olarak çalıştım.”

Bey: “Olmadı, sen çık” demiş. Derken ikinci, üçüncü… adaylar gelmiş, konuşma hep aynı, cevaplar hep aynı. Bey, dalkavuğunu bulamayacağını düşünmeye başlamış ki, içeri biri girmiş. Bey: “Söyle bakalım sen dalkavuk musun?”

“Evet efendim.”

“Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.”

“Hayır, hiç benzemem efendim.”

“Dur bakayım, biraz da benziyorsun galiba.”

“Evet efendim. Ben biraz da dalkavuğa benzerim.”

Bey hemen dışarı haber salmış: “Tamam ben dalkavuğumu buldum.” Netten alıntı

Günün Şiiri

Bakışların

Bir bakışın kudreti bin lisanda yoktur
Bir bakış bazen şifa bazen zehirli oktur…

Bir bakış bir aşığa neler neler anlatır
Bir bakış bir aşığı saatlerce ağlatır.

Bir bakış bir aşığı aşkından emin eder
Sevişenler daima gözlerle yemin eder…

Victor HUGO

Akşamlar Hey Akşamlar

Kim esir değildir

Kendi içerisinde?

Akşamlar hey akşamlar!

Doğmasaydım eğer

O küçük şehirde

Kim böyle boş gezer,

Yüzer gibi olur,

Bir koca nehirde?

Yorgunluk hey yorgunluk!

İnatçı yorgunluk!

Dalgın bir yüz kadar

Tozlu ayakkabılar.

Yorgunluk hey yorgunluk!

Cahit KÜLEBİ

Bizim Dağlar

Ararat dağı anamın pişirdiği

Çocukluğumda yediğim nişastadır.

Yıldız dağı bir ekilmiş tarladır

Mevsim mevsim yıldızların bittiği.

Sultan dağında ak kuzular meleşir

Uzun yayla’da pehlivanlar güleşir

Bingöl dağı çiğdem çiğdem yeşerir

Belli olur abı hayat içtiği.

Kaz dağından beyaz bulutlar uçar

Keşiş dağında Kerem’in yolu geçer

Çamlıbel’de Köroğlu kalmaz naçar

Kop dağında öküzlerin çektiği.

Cahit KÜLEBİ

Günün Fıkrası

Temel’in Keçisi

Temel günlerden bir gün keçisinin boynuna tasma takıp yanında gezdiriyormuş. Yolda Dursun ona rastlamış ve: “Ula Temel ne yapaysun?” demiş.

Temel: “-Köpeğimi gezdireyrum” demiş.

Dursun: “Ula Temel iyi de bunun boynuzları var” demiş.

Temel: “Ula Dursun, ben onun özel hayatuna karışmayrum…”

Günün Sözü

Deniz bile olsan, yağmur da ıslanırsın.

Victor HUGO

 Dünyada en çok istediğim ve bana yaşamı gerçekten sevdiren iki şey var; aşk ve özgürlük. Aşk uğruna gerekirse, yaşamımdan vazgeçerim. Özgürlük uğruna ise aşkımı da feda ederim.

Victor HUGO

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here