Önce “İnsanım” Diyebilmeliyiz (4)

0
55

Değerli okurlarım, sporda olsun ya da olmasın, ahlakı özümlemek, insan oldum diyebilmek kolay bir hadise değildir. Muhtemelen kolaydır da, biz onu zorlaştırıyoruz. Belki de insanların işine öyle geliyordur. Genel olarak içimizde iyi bir insan, yaşlıların da içinde genç bir delikanlı yatmaktadır. Bu hiç değişmez, hep böyledir. “İnsanım” diyebilmek muhteşem bir hadisedir. Hayvanlarla aramızda uçurumlar bulunmaktadır. Buna bir örnek vermek istiyorum.

Örneğin, bir ev köpeği ile sokakta başıboş dolaşan köpek arasında bir fark yok mudur sizce? Kesinlikle vardır, hem de gözle gözükür şekilde! Evdeki köpek, o hemcinsine karşın kendini üstün görüyor, moral-motivasyonu yerinde… En azından evdeki insanlara güveniyor. Ev köpeği kendini tanıyor (bunu fazla uzatmaya gerek yok).

“Önce İnsanım” diyeceğiz ama kendimizi de iyi tanıyacağız. Kendini tanıma keyfiyeti, insanları seçmeye başladıktan sonra tezahür edeceğine inananlardanım. Şu yaş bu yaş diye bir şey söz konusu olamaz. Doğal olarak büyüme çağlarında üstüne koyar. Geldiğimiz bu noktada; erkek-kadın söz konusu değildir. Adam gibi adam olmak vardır, “İnsan” olmak vardır ve hepsinin üstündedir. Çünkü insan olmak herkesin kimliğidir.

Toplumların, ulusların yani dünyanın bu kadar ilgisini, enerjisini alabildiğine çeken, bu kadar zamanını alan, nedense bizim ülkemizde otoriteryan ideolojiyi yeniden üretmekten, şiddet kültürünü bol kepçe beslemekten, şiş cepleri daha da şişirmekten… Bütün sınıfları aynı beşikte sallamaktan ve uyumadan önce de kuru, sığ bir temaşa beğenisini okşamaktan başka bir işe yaramıyor diyorum ama ufak tefek fantastik yanları olduğunu da söylemeliyim.

Doğruyu söylememiz gerekirse; aşamalarla günümüze kadar gelen futbol, sivillerin ellerinde yücelmiştir. Nerede olursak olalım, “İnsan Olma” kimliğini unutmadan, sivilim diyebilmek düşünüldüğü kadar kolay değildir. Üniformanın bedenden sıyrılmasıyla sivil olunmuyor. Sivil toplum olmak öylesine kolay bir şey değildir. Önce zihniyet sıyrılacak resmiyetin kıskacından. Zihniyet açılacak hayata, dünyaya. Hayatın ve dünyanın yönelimlerine, devinimlerine…

Siyasetçisi, gazetecisi, topçusu, popçusu cebi biraz para görünce, kendini topluma karşı biraz ayrıcalıklı konumlandırdı mı, bir poz verip karşıdan dondurmayacak o anı, o kareyi. “Aman, bizi bu günlere getirmiş, buralara taşımış otoriteyi, yapıyı sarsacak en ufak bir kıpırdanmaya, titreşime yol açmayalım. Bir yanlış anlaşılma olmasın” demeyecek. Devletin, statükonun, zenginin sözcüsü olmayacak. Kendini tarihin stoperi sanmayacak.

Sivillik öyle bir şey olmalı ki ve olacak ki, hayatın her alanına öyle bir sirayet edecek ki ufuklar açılacak artık. Fantezi olacak. Devletin manzumesini tekrarlayıp durmayacak her alanın önde gideni. Popçusu her telden çalacak, topçusu da herkese pas atacak. “Ben görevimi yaptım, golü kim atarsa” diyecek. “İyi oynayan kazansın” diyecek. İlle de statükonun tarafını tutmayacak. Bu nereden çıktı bilmiyorum ama sivil olmanın da hakkını vermek gerekir diye düşünüyorum.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here