Okulsuz Toplum!

0
390

Okulsuz toplum olur mu? Hatırımıza; “Şu okullar olmasa, maarifi ne güzel idare ederdim” nüktesi gelse de; okula toplumsal maruf yaşam bağlamında bir değer atfediyorsak, bu soruyu “olmaz elbette” şeklinde yanıtlayabiliriz..

Ve fakat İvan İllich, “Okulsuz Toplum” adlı kitabında; “insanın bireyselliğinin toplumsal bir kurum olan okulla zincirlendiği” iddiasından hareketle olabilirliğini iddia ediyor.. İddia edileni tartışmadan önce, söz konusu kitabı bir anlamda özetleyen arka kapaktaki tanıtım yazısını veri bağlamında aktarmak istiyorum.. “İvan İllich, değerlerin kurumsallaşmasına karşı duran Okulsuz Toplum adlı yapıtında, var olan eğitim sistemlerinin açmazlarını gösterip; eğitim ve öğrenimin okul dışına çekilmesi ve toplumun okuldan arındırılması gerektiğine değiniyor. Verimsiz, tekdüze eğitim izlenceleri yerine; bireyler arası yakınlığı, tüketici olmak yerine doğaya karşı sorumlu olmayı geçirip; bilginin tekelleşip metalaşmasına karşı çıkarken, istenilebilir bir geleceğin evrensel ve insancıl eğitim biçimleriyle gerçekleşeceği üzerinde duruyor.” (Çeviren; Celal Öner,  Oda Y. 2009)

İvan İllich, ‘değerlerin kurumsallaşmasına karşı’ duran bir tezle okulu tartışma konusu yaparken; tartışma kültürümüze “mahalle baskısı” kavramını kazandıran toplum bilimci Şerif Mardin, bizim okullarımızla ilgili tam tersini iddia ediyor ve “değerlerin kurumsallaşamaması” bağlamında “kültürümüzdeki hissedilir fakirleşmenin nedenlerinden birinin, kültürel arka alanlarının bulunmadığı” gerekçesinden hareketle okullarımız olduğunu söylüyor.. Devamında; “okul çocukları arasında üretilen beklentilerin hep yapmacık olduğunu, sonrasında da yapmacık kaldığını” vurguluyor ve adını da koyuyor: “Okullar müsamere toplumu üretiyor!” (s.81, Türkiye’de Din ve Siyaset, İletişim Y. 2002)

“Müsamere Toplumu” kavramının popüler dildeki karşılığı her ne kadar “mış gibi yapanlar” olsa da; değerler sunumunun müsamerelerdeki ‘yüzeysel yaşanmışlık göstergesine’ atfen söz konusu kavramın ben, “gösteriş toplumu” olarak algılanmasının literatüre daha uygun düşeceği kanısındayım.. İllich’in 1970’li yıllarda yazdığı “Okulsuz Toplum” adlı kitabında, “Şu okullar olmasa…” nüktesinden herhangi bir ize rastlamadım.. Buna mukabil eleştirilerinde, Şerif Mardin’in “okullar müsamere toplumu üretiyor” yargısına benzer, “toplumsal rollerin öğrenilmesi ve konumu, okullaşmada siliniyor” (s.25)  ve “rollerin uygulamaya ait, tatbiki değeri olan özelliklerle ilinti kurulmuyor..” (s.26) şeklinde cümlelere rastladığımı söylemeliyim..

İllich’in kitabının adı, yazarının okula karşı olduğu algısını oluştursa da, “Uluslararası eğitim okulsuzlaştırma aracılığıyla başarılamaz; eğitim meselesine günümüz okul tipine uygun, almaşık yapılı kurumlarla girişilirse başarı kazanır.” (s.9) ve “Almaşık (alternatif) eğitim yolları araştırmalı, adını ‘okul’ koyduğumuz kavram üzerinde anlaşmalıyız.” (s.42) cümlelerine atıfla, onun eleştirilerinin, okulun kurumsal varlığından çok işlevine yönelik olduğunu düşünüyorum.. Okulun işlevsel tanımının; “üretilmiş bilgileri aktarırken yeniden üreterek çocukların zihinsel yetilerini süreç içerisinde olabildiğince geliştiren, kazandırılacak yetenek ve  becerilerle sosyal değişmeyi yönlendiren ve sürekli değişerek gelişen toplumsal yaşama hazırlayan sosyal kurumdur” şeklinde yapıldığını biliyoruz.. Bununla birlikte okulun işlevsel tanımında; her ülkenin dolayısıyla ulusun kendine özgü tarihsel, toplumsal, siyasal, kültürel yapısına uygun olan ve doğal olarak da ihtiyaçlarını karşılayan özellikler bulunduğunu (ki uluslararası okulsal etkileşim ve küresel benzeşime rağmen) bilmiyor da değiliz..

İllich ise okulu; “ideolojik bir eğitim veren, yerleşik düzeni benimsetmeye çalışan, otoriteye bağlı bireyler yetiştiren, mevcut hiyerarşiyi meşrulaştıran, eşitsizlikleri sürekli yeniden üreten bir kurum” olarak değerlendirmekte ve okulu “statükonun kalesi” olarak tanımlamaktadır..  İllich’e göre, “Okul öğrencide bilişsel gelişimi, rasyonel düşünmeyi, zihinsel bağımsızlığı sağlayamamaktadır. Dolayısıyla geleceğin toplumları okulsuzlaşmayı seçecektir.”  İllich’in bu yargısının, günümüz internet dünyasında kısmen doğrulandığını kimse inkar edemez elbette..  Ve fakat bununla birlikte ben, “eğitime erişimde eşitlik de dahil” toplumsal maruf değerlerin kurumsallaşması bağlamında, okulların sorunlu da olsa bir sosyal kurum olarak ‘zorunlu’ varlığını sürdüreceği gerçeğinin de inkar edilemez olduğunu düşünüyor ve yeni eğitim öğretim yılında “okul” çalışmalarında tüm öğretmen arkadaşlarıma ve öğrencilerimize başarılar diliyorum..

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here